"Bir kişinin her şeye karar verdiği değil, hukukun üstünlüğünün olduğu bir demokrasi; birilerinden emir ve talimat alan bir yargı değil, hukukun üstünlüğüne inanan bir yargı istiyoruz" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediyesi hizmet binasında Çankaya Belediyesi ile DİSK'e bağlı Genel İş Sendikası arasındaki Toplu İş Sözleşmesi'nin imza törenine katıldı. CHP'nin sosyal demokrasi alanında Türkiye'ye kazandırdıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit'in Çalışma Bakanı olduğu dönemde getirilen Toplu İş Sözleşmesi ve grev hakkının bunlar arasında olduğunu söyledi. Son seçimlerdeki asgari ücret tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, CHP'li bütün belediyelerde asgari ücretin net en az 1500 lira olarak uygulandığını açıkladı. Yine son seçimlerde CHP iktidarında taşeron işçi olmayacağı sözünü verdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ama başta işçi kardeşlerimiz buna çok fazla inanmadılar. Asgari ücreti bin 500 lira nasıl yaptıysak, taşeron işçisi olarak çalışan 1 milyona yakın işçiye söz veriyoruz, CHP iktidarında taşeron uygulaması olmayacaktır. Hepsine kadro ve Toplu İş Sözleşmesi hakkı verilecektir" dedi.

'Yanlış yaptıklarını artık onlar da kabul ediyorlar'

"İşsizliğin kabus gibi çöktüğü bir Türkiye'deyiz" diyerek annelere seslenen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Anne, çocuğunun eline kına yakar askere gönderir, umutla dönmesini bekler, arkasından hayır dualar okur. Ama görünen tablo hiç de iç açıcı değil. Her gün şehitlerimiz var, her gün annelerin gözyaşları sel olmuş akıyor. Her ne kadar biz teröre karşı ortak tavır takınıyorsak da hiç kimsenin unutmaması gereken bir gerçek var, ateş düştüğü yeri yakıyor. Evlere eğer bir ateş düşüyorsa orada huzuru beklemek mümkün değil. Annenin gözyaşını dindirmek mümkün değil." Türkiye'nin iyi yönetilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin iktidarı devraldığı 2002'de sıfır terör olduğunu ifade ederek, "Neden şimdi Türkiye terör batağının ortasında? Bunu düşünmek zorundayız. Bugüne kadar 'Yanlış yapıyorsunuz' diye söyledik, 'Hayır, biz doğruyu yapıyoruz' dediler. Bugün bu noktaya geldik. Yanlış yaptıklarını artık onlar da kabul ediyorlar. Düşüneceğiz ki doğruyu bulalım, düşüneceğiz ki neyin yanlış neyin doğru olduğunu kendi vicdanımızda sorgulayalım. Eğer düşünmeden birinin peşine takılıp körü körüne yol alırsak, sadece kendimizi değil ülkeyi de bir felaketin eşiğine götürmüş oluruz. O nedenle anneler ve babalar, sizin düşünme ve Türkiye'nin gerçeklerini sorgulama ihtiyacınız var. Eğer bunu yapabilirsek Türkiye önemli bir noktayı aşmış olacaktır" diye konuştu.

'Darbe fırsatçılığını asla kabul etmiyoruz'

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimini asla unutmayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da toplu kalkışmaya karşı milletin toplu birliktelik gösterdiğini ve bu birlikteliği korumak istediklerini söyledi. İnsanların darbe girişimine karşı "Siyasi görüşümüz, kimliğimiz ve yaşam tarzımız ne olursa olsun demokrasi istiyoruz" dediğini ve bunun arkasında herkesin durması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, bir kişinin her şeye karar verdiği değil, hukukun üstünlüğünün olduğu, sivil toplum örgütlerinin güçlendiği, yüzde 1 oy alan bir partinin genel başkanının da parlamentoda olduğu bir demokrasi istediklerini dile getirdi. 'Talimat alan değil hukukun üstünlüğüne inanan yargı'

Darbe hukukundan arınmış bir Türkiye hedeflediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Birilerinden emir ve talimat alan bir yargı değil hukukun üstünlüğüne inanan bir yargıdan söz ediyoruz. Böyle bir yargı istiyoruz" ifadesini kullandı.

'KHK'larla yönetilen değil, Anayasaya uygun bir Türkiye'

Örgütlü toplumun demokrasinin özü olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen bir Türkiye değil Anayasa'ya uygun, yasalara uygun, hukukun üstünlüğüne uygun, kimsenin mağdur edilmediği ama suçluların adil yargılandığı bir demokrasi istiyoruz. Medyanın özgür olduğu, gazetecilerin hapse atılmadığı, sanatçıların işine son verilmediği, bilim insanlarının tutuklanıp hapislere atılmadığı bir Türkiye istiyoruz yani dünyaya örnek bir Türkiye istiyoruz. Bunu savunmak sadece benim görevim değil, sadece sizin de göreviniz değil 15 Temmuz kalkışmasına karşı çıkan herkesin ortak görevi olmak zorundadır. Darbe fırsatçılığını asla kabul etmiyoruz, 'OHAL çıktı, Kanun Hükmünde Kararname çıktı şu muhaliflerin tamamını hapislere atın'... Bu da doğru değil. İnandırıcı değil." 'Başka bir partiye oy veriyorsan senin şikayet etmeye hakkın yok'

Taksim Manifestosu'ndaki "Ne darbe ne dikta, tam demokrasi istiyoruz" sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bizim yürüyüşümüzün amacı demokrasidir. Demokrasi, insan hakları güçlensin diye, insan hakları ihlal edilmesin diye, özgür bir medya olsun diye ve siyaset kurumu bütün eleştirilerden ders alsın diye biz yolumuza devam ediyoruz" diye konuştu.

'Yolumuzdan dönmeyiz'

Kendisine yönelik saldırıya da değinen Kılıçdaroğlu, "Elbette yolumuza devam ederken önümüze engeller, tehditler çıkacaktır, kurşunlar atılacaktır ama dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan. Demokrasi yolundan. Çünkü siyasetçinin görevi ülkeye huzuru ve barışı getirmektir. Düşünce özgürlüğünü getirmektir. Bağımsız medyayı getirmektir" ifadesini kullandı. 'Bir bedel ödenecekse genel başkanlar ödemek zorunda'

Herkesin aş ve iş sahibi yapmanın, siyasetçinin görevi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir bedel ödenecekse o bedeli bu ülkenin aydınları değil, bu ülkenin simitçisi, çaycısı, manavı, kasabı değil o bedeli önce siyaset için yola çıkan siyasi partilerin genel başkanları ödemek zorundadır. Bunu göze alarak karşınıza çıktım. Acı çekilecekse o acıyı başkalarının annelerinin, babalarının, çocuklarının duyması yerine siyasetçinin eşi, çocukları o acıyı duymalıdır diye düşünüyorum. Bu nedenle yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz diyorum" şeklinde konuştu.

İmzalanacak Toplu İş Sözleşmesi'ne de değinen, tüm sendikalara ve işçilere seslenen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Senin hakkını koruyan CHP, taşeron işçiliği gündeme getiren CHP, asgari ücret net bin 500 lira olacak diyen CHP, sendikal hakları sonuna kadar
savunan CHP. Eğer CHP dışında başka bir partiye oy veriyorsan senin şikayet etmeye hakkın yoktur kardeşim, aç kalmaya mahkumsun sen. Senin örgütlenmeni savunuyoruz, senin alın terinin değerini vermek istiyoruz, senin daha güçlü olmanı istiyoruz biz. Sen taşeron işçisi olarak çalışırken yanındaki kardeşinin işsiz olmasını istemiyoruz. İşsizliğin olduğu bir yerde sorunları engelleyemezsiniz. Herkes elini vicdanına koyup şu sorunun yanıtını versin, 14 yıldır Türkiye'nin hangi sorununu çözdüler. Yetki verin 4 yıla Türkiye'yi sadece bölgesinin değil dünyanın imrendiği bir ülke haline getireceğiz. Çünkü biz her kuruşun hesabını her vatandaşa vermeye hazırız. Çünkü biz siyaseti köşeyi dönme aracı olarak kullanmadık, kullanmayacağız da. Kul hakkı yemedik, yemeyeceğiz." Belediye işçilerine yüzde 12 zam

DİSK Genel Başkanı Kani Beko da kıdem tazminatının işçilerin yüz yıllık kazanımları olduğunu belirterek, "İlerki günlerde sokaklar ısınacak. Eğer kıdem tazminatlarımıza leş kargaları el uzatacaksa hep birlikte grev, genel grev yapacak mıyız?" ifadelerini kullandı. Kamuoyunda "kiralık işçilik" olarak bilinen esnek çalışma uygulamasının tüm itirazlarına rağmen yasalaştığını anımsatan Beko, uygulamanın çalışma hayatında "köle düzeni" yaratacağını kaydetti.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın Che Guevara'ya yönelik sözlerini anımsatan Beko, "Küba, ulusal kurtuluş savaşı sonrası sosyalist sistemle yönetilen bir ülke ancak o ülkenin en güzel yerinde Fidel Castro'nun, Che'nin dikmiş olduğu bir Mustafa Kemal var, bir de Nazım Hikmet büstü var. Ben buradan selam olsun Che'ye diyorum, selam olsun Fidel Castro'ya diyorum" dedi.

Konuşmaların ardından, Çankaya Belediyesinde çalışan 850 kadrolu işçiye birinci yıl için yüzde 12, ikinci yıl için yüzde 13, belediyeye bağlı şirketlerde çalışan bin 400 işçiye ise yüzde 13 ila 15 arasında zamın yapıldığı Toplu İş Sözleşmesi, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ile Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan arasında imzalandı. İmzaların ardından Genel-İş Genel Başkanı Çalışkan Kılıçdaroğlu'na çiçek ve plaket takdim etti. Kılıçdaroğlu kendisine sunulan çiçeği, bir belediye çalışanının çocuğuna verdi.