CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde CHP Gençlik Kolları  tarafından düzenlenen Umut Kongresi'nde konuştu. Kılıçdaroğlu, topluma umut vermek  için çok sayıda gencin Türkiye'nin farklı illerinden geldiğini belirtti.  Kılıçdaroğlu, bir ülkenin gençleri olduğu sürece o ülkenin geleceğinden söz  edilebileceğini ve yarınlara umutla bakılabileceğini ifade etti. Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısının gençlerden oluştuğunu ancak bu  kişilerin yarısının işi olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, kendi kuşağının bu  alanda gerekli sorumluluğu yerine getiremedikleri değerlendirmesinde bulundu.  Kılıçdaroğlu, "Bizim kuşak, gençlere gerekli önemi vermedi. Gençler, 'değişim'  istediler, kapılarını kapattılar. Gençler, 'gelecek için umut' istediler, kapı  kapandı. Gençler, daha çok çalışmak istedi, okumak istedi, okurken yurtlarda  kalmak istediler ama önlerine barajlar kondu. Şimdi, sizler umut için tekrar  toplanıyorsunuz." diye konuştu.


 

 Kılıçdaroğlu, gençlerin düşünce ortamının ülkenin geleceği olduğunu  dile getirerek, şöyle devam etti:"Sizin kuşağınızın bir özelliği daha var. Dünyayla dalga geçmek. Yeri  ve zamanı gelince, en güzel dersi verirsiniz. Ders verdiğiniz alanlardan birisi  de Gezi olaylarıdır. Bütün dünyaya gençliğin damgasını vurduğu olaylar. O  olaylardan sonra bir diktatöre diz çöktürdünüz. Bu, hala hazmedilmiş değil ama  biz gayet iyi biliyoruz ki bu ülkenin gençleri, bu ülkenin umududur.

 Sizden isteğim, kesinlikle ayda bir kez, Mustafa Kemal Atatürk'ün  Gençliğe Hitabesi'ni mutlaka okuyun. Orada göreceksiniz, bu ülkede devrimi yapan,  ülkenin bağımsızlığı ve özgürlüğü için mücadele eden, ekonomik alanda kalkınması  için olağanüstü başarılara imza atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye  Cumhuriyeti'nin geleceğini, gençlere bırakıyor. Hiçbir kuruma, hiçbir aileye,  hiçbir kişiye değil, ülkenin gençlerine bırakıyor. Bu kadar ağır ve onurlu bir  mirası devralmış durumdasınız. Neden ağır bir miras? O Gençliğe Hitabe'de size  verilen görevler var. Bu görevi taşımak da herkesin değil sizin görevinizdir."

 Gençlere, Mustafa Kemal Atatürk'ün Bursa Nutkunun da mutlaka okunması  tavsiyesinde bulunan Kılıçdaroğlu, bugünlerde şehitlerin ardından dökülen  gözyaşlarının yetersiz kaldığını, hayatın sorgulanması gerektiğini vurguladı.  Kılıçdaroğlu, "Neden şehitlerimiz geliyor? Neden Ortadoğu bataklığı içindeyiz.  Neden etnik kimlik, inanç, siyaset Türkiye'de ana omurga olarak ortaya çıktı?  Neden, insan olarak birbirimize bakmamayı öğrendik ve öğrettiler? Hepimiz,  insanız. Kimliğimizle, değerlerimizle insanız. Neden, ayrışma ve neden bölünme?  Bunu sorgulamak zorundayız? Bunu sorgulamazsanız, gerçeği bulamazsınız." diye  konuştu.

'CUMHURİYET EDĞERLERİNDEN UZAKLAŞTIĞIMIZDA'

 CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, üniversitelerin baskı altında olduğunu  iddia ederek gençlere büyük görevler düştüğünü belirtti. Kılıçdaroğlu, "Bırakın  öğrencilerin, hocaların bile konuşmaktan korktuğunu biliyoruz. Aydınlar konuştuğu  zaman, zindanlara atıldığını da çok iyi biliyoruz ama bütün bu zorluklar  inandığımız yoldan bizi döndürmemeli. Biz, bir devrimcinin bıraktığı mirasın  arkasından koşuyorsak ve Türkiye'yi çağdaş uygarlığın üzerine çıkarmaya  çalışıyorsak, hiçbir güç inandığımız yoldan bizi döndürmemelidir." ifadesini  kullandı.

 Farklı siyasal görüşlerin, inançların, kimliklerin olabileceğinin  altını çizen Kılıçdaroğlu, mutlaka güçlü bir ortak payda oluşturulması  gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ortak paydada, ülke sevgisi, bayrak sevgisi,  İstiklal Marşı, üniversiteler, kadın-erkek eşitliği, demokratik parlamenter  sistem, güçlü demokrasi, özgür basının bulunması gerektiğine işaret etti. Atatürkçülük hakkında görüşlerini aktaran Kılıçdaroğlu, Atatürkçülüğün  iki temel ayağı olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Atatürk der ki, 'Özgürlük ve bağımsızlık benim karekterimdir.' Ulusal  Kurtuluş Savaşı'nın ana noktası da budur. Bu yeterli midir? Hayır. İkinci ayak  ise ekonomik bağımsızlıktır. Çünkü, bir ülke ancak üretirse güçlü olur. Üreten  ama hakça bölüşen bir Türkiye. Eğer, bir ülke üretmiyorsa, dünyada söz sahibi  olamaz.

 Osmanlı'nın batış nedenlerine bakın. Üretemeyen bir Osmanlı, kendi  parasını basacak bir bankası olmayan Osmanlı. En güçlü olduğu Fatih Sultan  Mehmet'in Osmanlı surları için top dökecek ustayı dışarıdan getirmesi gibi. Koca  Osmanlı, top dökememiş, tüfek yapamamıştır. Dumlupınar'a gittim ve Meydan Savaşı'nda kullanılan silahlar  sergileniyor. Bunlar, Amerikan, Alman ve Rus tüfeği. Osmanlı'nın, Cumhuriyetin,  yok. Bu gerçeği bildiği içindir ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk yaptığı iş,  İzmir'de İktisat Kongresi'ni toplamak olmuştur. Bir kilometrelik milli  demiryolumuz yok, kendi paramızı basacak Merkez Bankasını 1921'de bulduk, 1925  yılında Türkiye Kayseri'de uçak fabrikasının temelini attı. Malatya'dan  Nazilli'ye kadar her yere fabrika kuruldu. Bir kilo şeker üretemiyorduk,  1920'lerde şeker fabrikalarının temeli atıldı. 1934'te Kayseri'den kalkan ilk  uçağımız Ankara'ya indi ve 1940'lı yıllarda uçak ihraç eden bir ülke olduk. Tüm,  bunlar olurken de Osmanlı'nın borçları son kuruşuna kadar ödendi. Ne oldu da  üreten ülke, böyle oldu? Marshall yardımlarına iyi bakın. 'Siz, neden denizaltı  üretiyorsunuz, size bunların tamamını bedava vereceğiz.' dediler ve 2. Dünya  Harbi'ndeki bütün döküntüleri aldılar. Ne zaman uyandık, Kıbrıs çıkartmasıyla.  Dediler ki, 'Bizim verdiğimiz gemileri, Kıbrıs çıkartmasında kullanamazsınız,  uçakların benzini vermeyeceğiz.' Geldiğimiz nokta budur. Cumhuriyetin kurucu  değerlerinden uzaklaştığınız andan itibaren Türkiye bir bataklığa sürüklenir.  Bugün, Ortadoğu bataklığına Türkiye'nin sürüklendiği gibi."

 Demokrasinin varlığının çok önemli olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "146  gazetecinin hapiste olduğu bir Türkiye'de demokrasiden söz edemezsiniz." dedi.Kılıçdaroğlu, demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından birinin güçler  ayrılığı ilkesi olduğunu ifade ederek, yasama ve yargının yürütme organının  vesayeti altında olması halinde bunun sorun yaratacağını bildirdi."Bildiri imzaladım diye, beni üniversitelerden atıyorlarsa, kapının  önüne koyuyor veya hapse atıyorlarsa, o ülkede demokrasiden söz edilemez." diyen  Kılıçdaroğlu, kendisinin de söz konusu bildiriye karşı olduğunu ve doğru  bulmadığına değinerek, ama bu gerekçeyle bir kişinin üniversiteden atılmasının da  doğru olmadığı değerlendirmesinde bulundu.

  Kılıçdaroğlu, gençlere yatırım yapılması, onların eğitim alırken  barınma ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için yurt yapılması gerektiğini  belirterek, "Neden yapılmıyor? Gençler, karanlık odaklara teslim edilsin, diye.  Biz, buna karşıyız. Üniversite gençleri, üniversite yönetiminde belli oranda söz  ve karar sahibi olmalıdır. 'Söz ve karar sahibi yaparsak, bunlar daha dünün  çocukları. Bunlar, acaba üniversite yönetimini karıştırabilirler mi?' Senin,  'dünün çocukları' dediğin kişileri, sen yeri geldiğinde idam sehpasına  gönderiyorsun, yeri geldiğinde asıyorsun." diye konuştu.

TOPLUMA DAYATMAK İSTİYORLAR

 CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemiyle ilgili  tartışmalar yapıldığını belirterek iktidarın ABD'dekinden farklı bir sistem  getirmeye çalıştığını öne sürdü.Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Güney Amerika modellerindeki gibi bir Başkanlık sistemi de değil.  Gayri milli bir Başkanlık sistemi gelecek, milli değil. Bir kişiye, bütün ülke  teslim edilmek isteniyor. Valiyi o tayin edecek, milletvekilini, büyükelçiyi,  hakimi, savcıyı o belirleyecek. Böyle bir sistem, dünyada yok. 'Türk tipi  başkanlık sistemi' diyorlar. Bütün Türk tarihine bakın, böyle bir sistem yoktur.  Gayri milli bir sistemi, bu topluma dayatmak istiyorlar. Bunu, gayet rahatlıkla  her yerde söyleyebilirsiniz.

  Bizi, uygar dünyadan koparacak olan bir rejim değişikliğine biz izin  vermeyeceğiz. Bu ülkenin geleceği için ve çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye  bırakmak için izin vermemekte ve bunun mücadelesini vermekte kararlıyız. Size, bu  ülkenin insanlarına borcumuz var. Cumhuriyet, onların düşündüğü gibi kurulmadı. Altın tabak içinde  cumhuriyet bize ikram edilmedi. Cumhuriyeti kuranların, hangi bedelleri ödediğini  biz gayet iyi biliyoruz. Şimdi, rejimi değiştirerek, cumhuriyeti kaldırarak, adı  sözde sadece cumhuriyet olacak bir dikta yönetimini getirmek istiyorlar. 'Ne  dikta, ne darbe, yaşasın demokrasi.' bunu savunuyoruz."

Kılıçdaroğlu, kimden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun teröre hep  birlikte onurla karşı durulacağını ve terörle mücadele edileceğini söyledi.  Terörün, bir insanlık suçu olduğunu hep birlikte haykırılacaklarına vurgu yapan  Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Güçlü olursak, birlikte olursak, teröre karşı dik durursak, terör  belasından bu ülkeyi kurtarırız. Gencecik, fidan gibi çocukları babaları toprağa  veriyor. Bir babanın çocuğunu toprağa vermesi, hayatının en büyük acısıdır. Bu,  acıdan Türkiye'yi kurtarmak lazım ve kurtarırken de akılla, mantıkla, birikimle  mücadele edeceğiz.

Bizi kaygılandıran, Türkiye'nin yakın tarihini dahi bilmeyen bir kadro  tarafından Türkiye'nin yönetilmesidir. Yakın tarihi diyorum, Osmanlı tarihini  zaten hiç bilmiyorlar. Türkiye'nin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesini, bugün  Türkiye'ye terör olarak dönmesini hep birlikte düşünmek zorundayız. 30 kişinin,  40 kişinin, 103 kişinin hayatını kaybettiği terör olaylarından sonra bir siyasi  sorumlu ortaya çıktı mı?  Bu, bizim demokrasi eksikliğimizi gösteriyor. Nerede,  hangi yanlışları yaptık, bunu sorgulamamız gerekiyor."