Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, AA muhabirinin Türkiye ekonomisine ilişkin sorularını cevapladı.

Türkiye'de son 16 yılda perçinlenen istikrarın belli bir refah artışı sağladığını anlatan Kibar, 80 milyonun hep birlikte elde ettiği bu refahın olumsuz haberlere ve kur kaynaklı spekülasyonlara kurban edilmemesi gerektiğini söyledi.

Dolardaki artışı vatandaşlarının moral ve motivasyonunu düşürmek için kullanan kesimleri eleştiren Kibar, "Ülkemizde insanlar kısa süreç endişesiyle hızlıca panik yapıyor. Biz bu paniği hak etmiyoruz. Ne ekonomimiz ne üretim sistemimiz bunu hak etmiyor. Daha sağduyulu, serinkanlı olmalıyız. Kötü haberleri çok hızlı sahiplenip onun parçası olmayalım. Ülkemizin faydasına olacak şekilde çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız icap ediyor." çağrısında bulundu.

Dışarıdan yapılan spekülatif amaçlı yaklaşımlara alet olmamak gerektiğini ifade eden Kibar, "Dış kaynaklı spekülasyonlar ülkemizdeki kaynaklara finansal olarak yeniden girecek yabancı yatırımcıya, bu kaynakları çok daha ucuza sahiplenme fırsatı verecek. Kötü haberleri hemen sahiplenip felaket tellallığına aracı olarak aslında kendi gelirimize, kendi çocuklarımızın geleceğine ihanet ediyoruz. Biz mevcut değerlerimizi aşağıya çekmeye değil, yukarıya taşımaya çalışmalıyız." uyarısını yaptı.

"İSTANBUL YENİ HAVALİMANI'NA HER UÇAKTA EN AZ 5-10 BİN DOLAR ÜLKEYE KALACAK"

İstanbul Yeni Havalimanı'nın 29 Ekim'de devreye alınacağını anımsatan Kibar, Türkiye'nin sahip olduğu yeni yatırımları küçümsememesi gerektiğini söyledi.

Kibar, "İstanbul Yeni Havalimanı'na inen her bir uçakta en az 5 bin dolar 10 bin dolar ülkeye kalacak. Yabancısı gelecek, alışverişini yapacak ve bu ekosistemde oluşacak tüm o kaynak, o yatırımın geri ödenmesiyle, nihayetinde ülkeye muazzam bir eser kazandırmış olacak." ifadelerini kullandı.

"İŞ PLANLARIMIZI TİCARETİN İYİYE GİDECEĞİ FORMATTA KURGULUYORUZ"

Türk ekonomisinin kur ve faiz kaynaklı bu badireyi de atlatacağını vurgulayan Kibar, "Biz ülkemize, devletimize ve özellikle de ekonomimize güveniyoruz. Bu güveni toplumun değişik kesimlerinde oluşturamazsak başkalarının yapmak istedikleri, ulaşmak istedikleri hedeflere kısmen maşa durumuna geliriz. Biz kurum olarak, gerek yapmakta olduğumuz yatırımları gerek iş planlarımızı, ülkemizle ilgili ticaretin daha iyiye gideceği formatta kurguluyoruz. İç pazarda bazı daralmalar olsa da ihracat piyasalarında daha aktif olarak bu süreci aşacağız. Daha önce aştık, yine aşacağız. Bu dönem aslında pek çok fırsatı da beraberinde getiriyor." ifadelerini kullandı.

Kurdaki volatilitenin ekonomideki işleyişi olumsuz etkilememesi için finansal risk yönetim enstrümanı anlamına gelen hedge mekanizmalarının etkin kullanılması gerektiğini anlatan Kibar, "Bugün büyük şirketlerimiz de, kobilerimiz de hedge mekanizmalarını kullanabilir. Bankacılık sistemimiz son derece güçlü ve dijital olanaklar sunuyor. Küçük işletmelerin hedge imkanları kullanmasına müsaade ediyor. Faizlerin arttığı bir ortamda bunun maliyeti artıyor ama kullanılamıyor diye bir şey yok." bilgilerini verdi.

"SANAYİNİN KULLANDIĞI DOĞALGAZDA ASLINDA YÜZDE 50'LİK ZAM OLMADI"

Kendisinin iş yaşamı süresince çok önemli ekonomik çalkantılı dönemler gördüğünü anlatan Kibar, şu anda Türkiye ekonomisinin tamamının değil, enerji ve inşaat sektörlerinin sorun yaşadığını öne sürdü.

Kibar, "Türkiye'de şu anda metal sektöründe sıkıntı yok. Çelikte, tekstilde sıkıntı yok. Turizmde sıkıntı yok. Yani biz 'kriz' diyoruz her şeyi havuzun içine atıyoruz. Ülkemizin içinde değer yaratan birçok sektör var. Hem yabancı para biriminden değer yaratıyor hem de yerli para türünden." değerlendirmesinde bulundu.

Devletin sanayide kullanılan enerji maliyetlerini uzun zamandır fonladığını ifade eden Kibar, bu konunun sanayi çevrelerinde ve kamuoyunda yanlış yorumlandığını kaydetti.

Kibar şu değerlendirmeyi yaptı:

"Enerji maliyetini uzunca süredir devlet fonladığı ve desteklediği için esasında sanayinin üretimde kullandığı enerji dolar bazında düştü. Burada piyasada yaygın olarak dillendirildiği gibi yüzde 50'lik bir zam olmadı zaten. Sanayinin kullandığı doğalgazda aslında yüzde 50'lik bir zam olmadı. O sadece doğalgaz kullanan enerji santrallarının fiyattaki yansımasıdır. O santralların elektrik üretim maliyetindeki artış yüzde 15'tir ve kurun bu kadar hareketli olduğu bir dönemde bu çok normal. Çünkü zaten sen doğalgazda dışa bağımlısın.

İngiltere'de doğalgazda hane başına bu yıl 44 pound zam yapıldı. Türkiye'de kur bu haldeyken bile hane halkının faturasına artış yansımadı. Sanayide ve enerji üretim yerlerinde kullanacaklara kısmen yansıdı. Reel satın alma fiyatının tam yansıması şeklinde uygulanmadı. Herkes eleştirel tarafına bakıyor ama işin realitesine de bakmamız lazım. Maliyet yapısını da koymalıyız paçalın içine."

"KAPASİTEYİ İHRACAT PAZARLARINA YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ"

Ali Kibar, Kibar Holding'in Türkiye distribütörü olduğu Hyundai'nin binek araç satışlarına ilişkin soruyu, "Binek araçlarında yurt içi satışımız önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12-15, toplam pazar talebinin azalmasından dolayı bir düşüş yaşadı. Fakat biz bu kapasiteyi mümkün olduğunca ihracat pazarlarına yönlendirmeye çalışıyoruz. Planlama iyi yapabiliyor ve realize edebiliyorsak esasen ülkeye katma değer anlamında daha fazla getiri sağlamış oluyoruz." cevabını verdi.

"YATIRIMCI BURAYA GELİP PARK EDER"

Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar konut stokunda görülen artışın daha önce olduğu gibi yapılan kampanyalarla yeniden eritileceğini belirterek, "Herhalde önümüzdeki dönemde hükümetimizin çalıştığı bir program doğrultusunda oluşan konut stokunun nasıl eritileceğine ilişkin kararlar alınır. Şu anda Türk Lirası bazında baktığımda ben önümüzdeki süreçte Türk iç pazarına değil, önemli miktarlarda yabancı yatırımcının da gayrimenkul alacağını düşünüyorum. Baktığınız zaman gurbetçilerimiz bile belli birikimleriyle gelip direkt apartman alabilecek noktada. Sıcak gayrimenkul sektörüne dışarıdan gelecek yatırımcı, buraya gelip park eder. O kaynak bir daha dışarı gitmez. Bugün Alman, Fransız, İspanyol Türkiye'den gayrimenkul alımına geliyor." diye konuştu.

"İLK OLARAK ALÜMİNYUMU DÜŞÜNEBİLİRİZ"

Kibar, holding şirketlerinin borsaya kote olmayı şimdilik gerekli görmediklerini belirterek, "Borsaya açılmayı birkaç kere düşündük ama son zamanlarda doğru zamanın geldiği yönünde bir kanaatimiz olmadı." dedi.

Holdingin 46 yıldır sanayi iş kolları ağırlıklı olmak üzere ticaret ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösterdiğini hatırlatan Kibar, bugüne kadar organik büyüme yolunu tercih ettiklerini söyledi.

Kibar şöyle konuştu:

"Biz ağırlıklı sanayi yatırımlarımızı 80'li-90'lı yıllarda yaptık. Ondan sonra tesislerimizin kapasite kullanım oranlarını artırdık. İhracat pazarlarına katma değerli transformasyonu yaparak satmaya gayret ettik. Ondan sonraki yıllarda yatırımların kendini geriye ödemesiyle yarattığı değerleri de tekrar yeni yatırımlara yönlendirdik. Bizim büyümemizin temeli bu. İş kolu olarak hep serbest piyasa teamülleri zincirinin içinde, kendi işlerimizi iyi yönetmeye çalıştık. İç kaynaklarımızla yatırımlarımızı finanse etmeyi başarabildik.

Birkaç defa borsaya girmeyi düşündük ama o dönemlerde de uluslararası piyasalarda uygun fiyat seviyeleri söz konusu değildi. Eğer borsaya kote olmak tekrar gündemimize gelirse ilk olarak alüminyumu düşünebiliriz, gıdayı düşünebiliriz, holdingi düşünebiliriz, gayrimenkulle ilgili bazı geliştirdiğimiz projeler olacak, onunla ilgili düşüncemiz olabilir."

AA