Galatasaray'ın yıldızlarından Harry Kewell, ülkesi Avustralya'da yayınlanan 4-4-2 dergisinin Mart sayısına kapak oldu. Kewell'ın kariyerine şekil veren isimler onun hikayesini anlattı. İlk söz menajeri Bernie Mandic'in: "Aramızda yazılı bir şey yok. Bir kez el sıkıştık; o kadar. Harry'nin hiçbir zaman uçuk beklentileri olmadı. Daha 17-18 yaşındayken 'Ben ayaklarımı konuşturacağım' derdi. Futbola duyduğu aşk, sadece futbol oynama sevdasından.
Rüyalarındaki kadını, rüyalarındaki arabayı ya da hayalindeki statüyü elde etmek için futbolu sevenlerden değil o. Onu ilk 11 yaşında gördüm. Marconi'nin 13 yaş altı takımındaydı. Paul Reid'i çok beğenmiştim ama arkadaşım 'Hayır hayır. Asıl şu çocuğa dikkat et!' diyerek bana Harry'i göstermişti. Haklı çıktı. Harry, Leeds'te 20 yaşını devirdiğinde Inter onun için 20 milyon Pound veriyordu. Leeds ile sözleşmesi 2003'te bitiyordu. Sadece, 'Kalbinin sesini dinle' dedim. Çocukluğundan beri rüyalarında iki takım vardı: Liverpool ve Milan. İkisinden birine, tercihen Liverpool'a gitmek istiyordu. Belirlediğimiz rakama ilk ulaşanın teklifini kabul edecektik. Birçok teklif geldi. Liverpool en iyisi değildi. Hatta Chelsea'nin önerisi % 30 daha yüksekti. Manchester United ve Barcelona ikinci sıradaydı. Daha sonra Milan, Liverpool ve Arsenal geliyordu. Liverpool, Harry'nin de kendilerini istediğini görünce resmi teklifi yaptı.

Bizim koyduğumuz çıtaya ulaşıyordu. Harry, Liverpool'a 'Evet' deyince öteki takımlar tekliflerini daha da yükseltti. Liverpool için sağlık kontrolünden geçerken, Manchester United 'Rakamı siz belirleyin' dedi. Ama Harry sözünden dönmedi. Onlar da Kewell olmayınca Ronaldo'yu aldılar. Liverpool kariyeri Harry'nin istediği gibi gitmedi. Üst üste önemli sakatlıklar yaşadı. Böyle kaliteli ve profesyonel bir futbolcunun medyada kılıçtan geçirilmesi çok acıydı. Harry'nin en büyük şansı yanındaki ekibi. Bu sayede o kötü dönemden çıktı ve Galatasaray günlerine başlayabildi. Harry olağanüstü bir insan. Başka bir hedef belirleseydi, uzay mühendisliğinden savaş pilotluğuna hiç fark etmez, mutlaka başarırdı. Onun için başarısızlık alternatif değil. Çok çalışma veya acı onu yıldırmaz. Ne karanlık günler yaşadı ama hepsini aştı. Daha iyi bir futbolcu ve insan olarak üstelik. Bir profesyonel futbolcu için iyi bir baba, iyi bir eş olmak kolay değil. Ekip olarak bizim görevimiz onun bu tip zorluklarla daha kolay baş etmesini sağlamak. Harry gibi bir oyuncunun sözleşmesinde kaç sıfır olacağına bakmayı babaannesi de becerir. Harry için para asla öncelik olmadı. Benim işim ona dürüst bir bakış açısı sağlamak."

"B PLANIM YOK, FUTBOLCU OLACAĞIM"

Geçiyoruz, Mandic'in "Harry, David ile çalıştığı için çok şanslı" dediği Kewell'ın Avustralya'daki ilk antrenörü David Lee'ye: "Harry'i 11 yaşını bitirmek üzereyken bir seçmede gördüm. Çok mücadeleci, futbola yaklaşımı üst düzeyde bir çocuk gördüm onda. O dönemde yetenekten çok, çocukların futbola bakışları önemlidir. Dört yıl boyunca haftada üç kez Harry ile çalıştım. Ona verdiğimiz her şeyi alıyordu. Çok konsantreydi; zirveye çıkma arzusu taşıyordu. Bir gün çocuklara, futbolcu olamazlarsa B planlarının ne olduğunu sordum. Harry'nin cevabını unutamam: 'Benim B planına ihtiyacım yok.' Futbol dışında bir şey yapmak istemiyordu. 11 yaşındayken bile bir gün Liverpool'da oynayacağına inanıyordu. Bunu başaracağından hiç şüphe etmedim."

"GÜLÜMSEMESİ HİÇ KAYBOLMADI"

David Lee'nin girişimiyle Harry 1995'te denenmek üzere Leeds United'ın yolunu tutar. Paul Hart'ın yönetiminde 1997'de Gençler FA Cup'ı kazanan takım, 2000'de UEFA'da, 2001'de Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynayacak takımın iskeletini oluşturacaktır. İşte Hart'ın sözleri: "Daha 15 yaşında geldiğinde, çok pozitif, dürüst, açık, sevimli, yüzünde her zaman bir gülümseme olan bir çocuktu. 17 yaşında A takıma çıktı. Sol bek oynattığımız sezon bile 17 gol attı. Bu görevden keyif almasa da verdiğimiz her görevi elinden gelenin en iyisini yaparak yerine getirmeye çalışıyordu. Kariyerinde o günlerin büyük yararını gördü. Defansta kalmayacağını biliyorduk. Değişik pozisyonlarda oynatıp iyi bir kariyere hazırladık. Sağ kanatta da görev yaptı. Zaman geçtikçe hep ilerledi, daha iyi bir futbolcu oldu. Ama sevimliliği, pozitifliği, çalışılması keyif veren kişiliği hiç değişmedi."

"19 YAŞINDA OLGUNLAŞMIŞTI"

Kewell, Galatasaray ile anlaşma yapmadan önce özel fizyoterapistini konuştu. Les Gelis'i yanında garantiledikten sonra imzayı attı. Gelis, Kewell için şunları dedi: "Harry ile 1997'de tanıştım. İran ile Dünya Kupası eleme maçımız vardı. Kewell 19 yaşında gencecik bir yıldız adayıydı. Yüzüne bakarsan küçük bir çocuktu, ama sahada duruşuyla çoktan olgunlaşmıştı. 2006'dan beri onun özel fizyoterapistiyim. Üst düzey oyuncular, % 100 fit olmadıklarında bile oynama baskısı altındadır. Harry de bunlardan biri. Üstelik sahaya çıktığında yapısı gereği hiç saklanmaz; o gün verebileceğinin tamamını verir. Bir hafta oynayıp, bir hafta dışarıda kalmak ona iyi gelmiyor. Galatasaray'da düzenli ve iyi oynama fırsatı buldu. Harry, kendisi dahil, herkesten çok talep eder. Her şeyi mükemmel yapmaya çalıştığı için etrafındakilerden de aynısını bekler. Çok çalışmaktan asla kaçmaz. Her gün, sürekli antrenman yapabilir gibi gelir insana. Onunla çalışmanın değerini biliyorum."

Avustralya futbolunun en zengini

Avustralya 4-4-2'nun Mart sayısında ülke futbolunun en zenginleri de sıralanıyor. Kulüp hissedarları ve menajerlerinin de bulunduğu 50 kişilik listeye Harry Kewell 18 numaradan girdi. Ancak üzerindeki 17 kişi de kulüp hissedarları olduğundan Kewell 54 milyon dolarlık servetiyle "Avustralya'nın en zengin futbolcusu" oldu. 2008'de çok kazanan Avustralyalı sporcular listesinde ise Harry Kewell 10.5 milyon dolarla Formula pilotu Mark Webber, tenisçi Leyton Hewitt, NBA basketbolcusu Andrew Bogut'u geride bıraktı. Sadece golfçü Greg Norman'a geçilip ikinci sırayı aldı. Dergi, Kewell'ın Liverpool'dan aldığı ücretin aynısını Galatasaray'dan da aldığını yazdı: Haftada 60 bin pound, yani 150 bin TL.

Sabah