Konu hakkında bir açıklama yapan AK Parti Aydın milletvekili Ali Gültekin Kılınç, ilgili kanun maddesinin Cumhurbaşkanının onayından geçtikten sonra resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğini kaydetti. AK Parti Hükümeti olarak insan onuruna yaraşır ve güvenli binalarda ve şehirlerde yaşamanın en temel hak olduğuna inandıklarını ifade eden Kılınç, yılların birikmiş sorunlarını çözdükleri gibi, kentsel yenilenme ile göçün, plansızlığın ve afetlerin hesaba katılmadığı yapı anlayışının sonucu olarak ortaya çıkan şehirlerin de derdine derman olmayı hedeflediklerini söyledi.
Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanunun resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğini söyleyen Gültekin Kılınç, “Zor ve yorucu bir alana daha neşter vuruyoruz. Ama biliyoruz ki insanımızın özverisi, doğru ve güzele olan desteği ve hükümetimize olan inanç ile bu sorunu da çözecek, ülkemizin yarınlarına bir tuğla daha koyacağız. Bu kanun beraberinde, Sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi herkese sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamayı, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacının karşılanması için, devlete her türlü tedbirleri alması hususunda görev yüklemektedir. Ayrıca, afet riski altındaki alanlar ile riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerini teşkil etmek üzere, iyileştirme, tasfiye ve yenilemelerin yapılabileceğini içermektedir” dedi.
Mecliste görüşülerek cumhurbaşkanının onayından sonra yürürlüğe giren kanunun Türkiye için bir milat olarak kabul edildiğini belirten Kılınç, “1950'li yıllarda sanayileşme ile birlikte İstanbul, İzmir, Ankara ve Kocaeli gibi kentler, yoğun göç alarak yoğun bir şekilde gecekondulaştı ve kontrolsüz bir biçimde büyüdü. Sonuçta planlama yapılmadan, yoğun göçe maruz kalan kentlerde, her türlü afet tehlikesi ve risklerini gözetmeyen kontrolsüz yerleşim alanlarının oluşması, çarpık ve sağlıksız yapılaşma ve kentleşme, yetersiz altyapı ve sosyal donatı eksikliği gibi çeşitli nedenlere bağlı sorunlar yaşanmaya başlandı. Ülkemizin büyük bir bölümü, başta deprem olmak üzere tabii afet riski altında olmasına rağmen mevcut yapıların büyük bir kısmının muhtemel afetlere karşı dayanıklı olmadıkları, orta şiddetteki bir depremde bile ağır derecede hasar görüp yıkıldıkları, bundan dolayı sosyo¬ekonomik problemlerin yaşandığı, devletin beklenmedik büyük mali külfetler ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. On binlerce insanın ölümüne, çok yüksek mali kayıplara neden olan 1999 Marmara Depremi 2011 Van depremi bu felaketlerin gerçek boyutunu acı bir şekilde ortaya çıkardı” şeklinde konuştu.

aydinpost-facebook.20120414234532.jpg

aydinpost-twitter.jpg