30 yaşında her şeye sıfırdan başladı. Şimdi 75 yaşında "Ayrıldık ama yüreğimiz İstanbul"da" diyor...

Bu ülkede lütuf ve keyfi kararlarla kalmıyoruz. Kalmaya hakkımız olduğu için buradayız. Devletin bizi korumasını istemiyoruz. Ancak bu ülkenin vatandaşları olarak devlet kavramının korunmasını istiyoruz. Burada, yerimizde kalacağız. Kiliselerimizi yeniden yapmak, ölülerimizi gömmek, okullarımızı, işyerlerimizi, evlerimizi toparlamak için Rumlar düştüğümüz yerden doğrulacağız.”

İstanbul"da 6-7 Eylül 1955 yılında yaşanan olayların hemen ertesinde Embros (İleri) adlı Rum gazetesinde yayınlanan bu yazı, ülkeyi yönetenler için önemli bir uyarı niteliğindeydi ama beklenen olmadı. Selanik"te Atatürk"ün evinin bombalandığı haberiyle sokağa dökülenler olayların sorumlusu olarak hedef gösterilen Rumlara ait mekanları tahrip etti. Ardından Kıbrıs"ta tırmanan gerginliğin faturası yine İstanbul"da yaşayan Rumlara çıkarıldı. 1964"te Yunan vatandaşı olan Rumlar için sınırdışı kararı verilmesiyle tam bir kaos ortamı oluştu. Daha önce hükümet yetkililerini uyaran Embros gazetesinin yazıişleri müdürlüğünü yapan Aleko Papadopulos da yaşadıklarına daha fazla seyirci kalamadı. Sınırdışı kararı Yunanistan vatandaşı olanlar için verilmişti. Kendisi Yunan vatandaşı değildi. Ama kendi halkının başına gelenlerden tedirginlik duyunca o da doğup büyüdüğü toprakları 1964"te terk etmek zorunda kaldı.

Panik vardı

30 yaşında eşi ve 3,5 yaşındaki oğluyla gittiği Atina"da sıfırdan bir hayat kurdu kendine. Bir gazetede köşesinde kaleme aldığı yazılar nedeniyle 1989 yılında Abdi İpekçi Ödülü verildi. Papadopulos, yazılarında Türk-Yunan Dostluğuna vurgu yaptığı için bu ödüle layık görülmüştü. Atina"da Eftalopos (7 tepe) adlı yayınevinin sahibi olan Aleko Papadopulos yaşadıklarını şöyle anlattı:

Cihangir"de oturuyorduk. Benim Yunan pasaportum yoktu. Türk tebaasıydım. Evliydim bir çocuk sahibiydim. Yaşamak zordu, her bakımdan zordu yaşamak. Her türlü zorluğu karşılıyorduk. Gazeteci olmak daha zordu. Bir taraftan Rumlar gidiyordu, okuyucu kalmıyordu. Evler, dükkanlar, işler devrediliyordu. Her şey bedavaya satılıyordu. Panik durumu yaşanıyordu. Beni Harbiye Orduevi"ne davet ettiler. İki saat devamlı olarak bir odadan diğer bir odaya adımı soyadımı işimi filan soruyorlardı kumandanlar. Bu korkutucu bir durumdu.

1962"li yıllardan itibaren kendimi yabancı hissetmeye başladım. Kıbrıs meselelerini gazeteler Kıbrıs Rumları diye yazıyordu. Biz de İstanbul Rumlarıydık. Onlar Rum bizler Rum. Böyle bir durum yaratılmıştı. Bütün gazeteler aleyhimizde yazıyor, tanımayanlar da bütün bunlara inanıyorlardı.

Dilimizi konuşamıyorduk, herkes bizim aleyhimizdeydi. Okuyucu kalmamıştı. İyi zamanlarda gazetenin tirajı 15 bindi. Ama daha sonra tiraj bin 500"e inmişti ve sürekli de düşüyordu. Bir gazeteci başka bir iş yapamazdı ki! Eşim ve 3,5 yaşında bir oğlum vardı. Ailemi düşünerek tek yol olarak terk etmeyi görmüştüm.”

Türkiye"ye nasıl kötülük edebilirdik?

Aleko Papadapulos, Başbakan Erdoğan"ın açıklamasından memnun: “Açık bir görüş, tabii geri dönüşü olamaz. Geç kalmış bir açıklama. Bundan sonra geri dönmek imkansız tabii. 75 yaşında biri geri dönüp ne yapacak? İstanbul"da ancak turist olarak geri gelebilir. Bizler kanunlara saygı gösteren, askerliğini yapan, vergisini ödeyen vatandaşlardık. Türkiye Cumhuriyeti"ne ne kötülük edebilirdik? Kıbrıs dolayısıyla biz hedef olduk. En kolay hedef İstanbullu Rumlardı. Bu şartlar altında faşizanlık durumu hasıl oldu. İstanbul"da kalan 2500 Rum"un her bakımdan rahat yaşamasını istiyoruz. Patriğin rahat bırakılmasını istiyoruz. Patrik nereye gitse Türkiye"nin lehinde konuşuyor, aleyhinde konuşmuyor ki! Ruhban okulunun açılması sıfırdan yaratılmış bir konudur. Gerek Patrikhanenin İstanbul"da bulunması gerekse Ruhban okulunun açılması bence Türkiye"nin lehindedir.

İpekçi ödülü aldı

Atina"da “Epoptia” isimli bir siyasi dergide köşe yazarlığı yapan Aleko Papadopulos, yazdığı bir makalede Türk-Yunan dostluğunu dile getirdiği için 1989"da Abdi İpekçi Barış Ödülü"ne layık görüldü. Daha sonra Eftalopos (7 tepe) adlı bir yayınevi kuran Papadopulos “İstanbul"a duyduğum özlem nedeniyle bu ismi kullanmak istedim” diye açıklıyor yayınevine verdiği ismi..

Yassıada"da tercümanlık yaptı

1960 yılındaki Yassıada duruşmalarında Başbakan Menderes ve Demokrat Parti yöneticilerinin yargılanmaları sırasında 6-7 Eylül olayları da gündeme geldi. Tarihi duruşmayı gazeteci olarak izleyen Aleko Papadopulos, tanık olarak dinlenen Patrik Athenagoras"ın tercümanlığını yapmış: Patrik, ifadesinde Menderes"i suçlamadı...