Sanatçının Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında gerçekleştirilen anma töreninde, Kur'an-ı Kerim okundu ve dua edildi.
Sanatçının oğlu Ali Sunal, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, annesi Gül Sunal'ın talihsiz bir kaza geçirdiği için bugün katılamadığını belirterek, "Düştü, kaburgası kırıldı gelemedi selamlarını iletti. En kısa zamanda onunla birlikte de geleceğiz. Ona da buradan geçmiş olsun diliyoruz, Allah başımızdan eksik etmesin" dedi.
"Her yıl daha da artarak devam eden bir özlemle anıyoruz"
Sunal, zamanın nasıl geçtiğinin anlaşılmadığını ifade ederek, babalarının vefatından sanki 22 yıl değil 22 gün geçmiş gibi hissettiklerini söyledi.
Çocukluğunun süper kahramanlarından Cüneyt Arkın'a da rahmet dileyen Sunal, şunları söyledi:
"Onunla fotoğrafımı ararken sünnet düğünümün olduğu albümü buldum. Orada birlikte fotoğrafımız vardı geçenlerde onu paylaştım, aynı albümde babamla da bir fotoğrafım vardı onu da görünce çok güzel günler yaşanmış diye düşündüm. Çünkü güzel insanlarla yaşanmış, o yüzden de şanslı hissediyoruz kendimizi. Mekanları cennet olsun."
Kemal Sunal'ın kızı Ezo Sunal ise bu yıl da sevenlerine Kemal Sunal'ı yalnız bırakmadıkları için teşekkür ederek, "Her yıl daha da artarak devam eden bir özlemle anıyoruz ve görüyorum ki bütün sevenleri de o şekilde. Kocaman bir aileyiz, arayan soran, mesaj atan, dua eden herkese buradan çok çok sevgilerimi yolluyorum" diye konuştu.
Törene ünlü oyuncunun ailesinin yanı sıra yakınları, sevenleri ve sanatçı dostları katıldı.
Kemal Sunal hakkında
Başta "İnek Şaban" olmak üzere canlandırdığı iyi ve saf adam rolleriyle her yaştan izleyicinin beğenisini kazanan Kemal Sunal, izleyiciyi güldürürken düşündürmeyi de başardı.
"Süt Kardeşler", "Hababam Sınıfı", "Tosun Paşa", "Sahte Kabadayı" ve "Kapıcılar Kralı" gibi filmlerin yanı sıra gülüşüyle de hafızalarda yer edinen Kemal Sunal'ın vefatının üzerinden 22 yıl geçti.
Türk sinemasında bugün bile çok izlenen yapımlarda başrol oynayan ve tam adı Ali Kemal Sunal olan sanatçı, Malatyalı Mustafa Sunal ile Saime Hanım'ın ilk çocuğu olarak 11 Kasım 1944'te İstanbul Küçükpazar'da dünyaya geldi. Daha sonra Sunal'ın Cemil ve Cengiz adı verilen iki kardeşi daha oldu.
Oyunculuk yeteneğini felsefe öğretmeni Belkıs Balkır fark etti
Saime Sunal, yapılan bir röportajda oğlunun içine kapanık ve son derece sessiz bir kişiliği olduğunu anlatarak, "O kadar içine kapanıktı ki sıkıntısını, üzüntüsünü belli etmiyordu. Keşke belirtseydi, keşke kavga etseydi de o kadar kapalı olmasaydı" ifadelerini kullanmıştı.
Kemal Sunal, ilk öğrenimini Mimar Sinan İlkokulunda, liseyi ise 11 yılda bitirdiği Vefa Lisesinde tamamladı. Henüz lisedeyken tiyatroya ilgi duymaya başlayan sanatçının yeteneğini, felsefe öğretmeni Belkıs Balkır fark etti. "Sen oyuncu olmalısın" diyen Belkıs öğretmen, Sunal'ın babasını ikna ettikten sonra, usta oyuncuyu Kenter Tiyatrosu'na götürerek, Müşfik Kenter ile tanıştırdı.
Dar gelirli bir ailenin çocuğu olarak zorlu şartlar altında çocukluk ve gençlik dönemini geçiren Sunal, bir röportajında "İşte o yokluklar Kemal Sunal'ı yarattı" demişti.
Sanatçı, henüz tiyatro ve sinemaya adım atmadan önce elektrikçi çıraklığı yaptı, üniversite öğrenimi sırasında ve sonrasında ise Emayetaş Fabrikasında çalıştı.
İlk rolünü lisede "Zoraki Takip" oyununda aldı
Lisede amatör olarak ilk kez "Zoraki Tabip"le sahneye çıkan Sunal, aynı tarihlerde oynadığı bir oyun ile Akşam gazetesinin düzenlediği liseler arası tiyatro yarışmasında "En İyi Karakter Oyuncusu" ödülünü aldı.
Unutulmaz sanatçı, profesyonel tiyatro oyunculuğuna 1966'da başladı. Kenter Tiyatrosu'nda ilk kez "Deli İbrahim" adlı oyunda sahneye çıkan Sunal, canlandırdığı "celladın yardımcısı" rolüyle repliği olmamasına rağmen seyirciyi güldürmeyi başararak, dikkatleri üzerine çekti.
Sunal, 1981'de Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulunda başladığı vatani görevini, Ankara Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki usta birliğinde tamamladı.
Kenter Tiyatrosu'nda uzun süre kalmayan Sunal, oyuncu Bülent Kayabaş ile tanışmasına vesile olan ve henüz yeni kurulan Pendik Tiyatrosu'na katıldı.
Sinema ve tiyatronun, gülen ve güldüren yüzü Sunal, bir yandan tiyatroya devam ederken şu anki adı Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi olan Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu'nda 2 yıl öğrenim gördü. Eğitimini yoğun tiyatro turneleri sebebiyle yarım bırakan Sunal, 1992'de çıkan öğrenci affı sonrasında üniversitenin 2. sınıfından devam ederek, 1995'te 51 yaşındayken mezun oldu.
Mezuniyet töreninde, "4 yıllık üniversite maratonu sonunda bitti ama benimki biraz zor bitti. Ben 4 yıllık üniversite hayatını 27 yılda bitirdim." diyen sanatçı, daha sonra radyo, televizyon ve sinema bölümünde yüksek lisans yaptı ve "Televizyon ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü" başlıklı tez hazırladı. Sanatçının tezi, aynı adla 2005'te ailesi tarafından kitaplaştırıldı.
Sinemaya "Tatlı Dillim" filmiyle başladı
Pendik Tiyatrosu'nun maddi sorunlar nedeniyle kapanması sonrası, idol olarak gördüğü ve 4 yıl kaldığı Ulvi Uraz'ın tiyatrosuna geçen Sunal, ardından da Aksaray Küçük Opera'da, Ayfer Feray Tiyatrosu ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda sahneye çıktı.
Devekuşu Kabare'de Sunal'ın oynadığı "Dün Bugün" adlı oyunu izleyen Münir Özkul, ünlü yönetmen Ertem Eğilmez'e, "Bak Ertem, bu çocuğa dikkat et. Bunda iş var." diyerek, Eğilmez ile Sunal'ın tanışmasını sağladı.
Sunal, Eğilmez'in 1973'te çektiği "Tatlı Dillim" filminin kadrosuna katılarak, sinemaya ilk adımı attı. Filmde Sunal'ın yanı sıra Münir Özkul, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Filiz Akın da rol aldı.
Sanatçı, 1974'te Atıf Yılmaz'ın yönettiği "Salako" filminin ardından 1975'te rol aldığı Zeki Ökten'in "Hanzo" ve "Şaşkın Damat" filmlerinde başrol oynadı.
Yeşilçam'ın en parlak yıllarından biri olan 1975'te, Rıfat Ilgaz'ın eserinden Eğilmez'in beyaz perdeye uyarladığı "Hababam Sınıfı"nda usta isimlerle rol alan Sunal, filmin ardından "Şaban" ve "İnek Şaban" lakaplarıyla tanınır oldu.
Bir yılda 5 farklı yönetmenle, 6 unutulmaz filme imza attı
Usta oyuncu, 1976'da "Süt Kardeşler", "Hababam Sınıfı Uyanıyor", "Tosun Paşa", "Sahte Kabadayı", "Meraklı Köfteci" ve "Kapıcılar Kralı" gibi unutulmazlar arasına giren filmlerde, 5 farklı yönetmenle çalıştı.
Devekuşu Tiyatrosu'nun Ankara turnesi sırasında Gül Sunal ile tanışan ve 1975'te evlenen başarılı oyuncunun, Ali ve Ezo adını verdiği çocukları dünyaya geldi.
"Tatlı Dillim" filminden sonra tiyatro ve sinemayı aynı anda yürütmeyi bırakan sanatçı, kariyerine sinemayla devam etti.
Başarıya giden yolun disiplinden geçtiğine inanan, işinde her zaman titiz ve tertipli olduğunu söyleyen Sunal, rollerinde genellikle halkın içinden bir halk kahramanını canlandırarak dikkati çekti.
Usta oyuncu, Rıfat Ilgaz'ın "Hababam Sınıfı" eserinin sinema uyarlamasında canlandırdığı "İnek Şaban" tiplemesi başta olmak üzere, birçok filmde özgün fiziği ve hayat verdiği tiplerin halka olan yakınlığı nedeniyle kısa zamanda Türkiye'nin en sevilen oyuncularından biri oldu.
Halkın Sunal'a olan sevgisinin altında yatan sır
Sanatçı, verdiği röportajlardan birinde, telif yasası nedeniyle her akşam sunulan filmlerden sadece yapımcının para aldığını, oyuncuların hiç para kazanmadığını anlatarak, gördüğü ilginin nedenini şöyle değerlendirmişti:
"Bu sevginin arkasında yatan sır, ilk başta benim sade bir vatandaş olmamdan kaynaklanıyor. Halkın arasından gelmemden, sırtımı halka dayamamdan kaynaklanıyor. Ben bir balon değilim, böyle çıkanlar oluyor her gün basında televizyonda gözükmeye mecburlar ayakta kalabilmek için. Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok, senelerce de olmadı."
Kemal Sunal, 26 yıllık sanat hayatına, tiyatro oyunları hariç 6'sı yan rol, 76'sı başrol olmak üzere 82 film sığdırmayı başardı.
"Saygılar Bizden", "Şaban Askerde", "Şaban ile Şirin" ve "Bay Kamber" olmak üzere 1993-1996'da toplam 4 dizide de oynayan Sunal, filmlerinde öğretmenden bekçiye, kapıcıdan çöpçüye kadar birçok karaktere girerek, her dönem seyirciler tarafından ilgi gördü.
Aynı zamanda canlandırdığı her karakterle seyircilerin yüzünü güldürmeyi başaran ve halk tarafından fazlasıyla benimsenen Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerin genelinde, Türk halkının geleneklerinden, adetlerinden ve inanışlarından örnekler öne çıktı.
Yer aldığı yapımlar bir "başarı öyküsü" özelliği taşır
Motivasyon filmleri olarak da adlandırılan Sunal'ın yer aldığı yapımlar ayrıca bir "başarı öyküsü" özelliği taşıdı.
Usta oyuncu, "İnek Şaban" filminde bir karpuzcunun başarılı bir kaleci olup yükselmesini, "Doktor Civanım" filminde bir hademenin doktor kılığında köylülerin gözünde büyümesini, "Korkusuz Korkak" filminde Mülayim'in sıradan bir memurken mahallenin gözünde kahraman olmasını, "Salako" filminde saf bir köylünün iyi niyetli bir eşkıyaya dönüşmesini, "Bekçiler Kralı" filminde sıradan bir bekçinin, mahallelinin dertlerine çare bularak halkın umudu haline gelmesi, "Yüz Numaralı Adam" filminde ise yine fakir bir karakterin reklam yıldızı olmasını canlandırdı.
Bugüne kadar birçok ödüle değer görülen Sunal, aynı zamanda "Kapıcılar Kralı" filmiyle 1977 Antalya Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü", 1989'da "Düttürü Dünya" filmindeki rolüyle Ankara Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü, 1998'de de Antalya Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü"ne değer görüldü.
Uçak fobisi olan ve hayatında hiç uçağa binmeyen Sunal, "Balalayka" filminin 3 Temmuz 2000'de yapılacak çekimlerine katılmak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilen usta oyuncunun rol aldığı yapımların bazıları şöyle:
"Canım Kardeşim, Oh Olsun, Mavi Boncuk, Salak Milyoner, Hanzo, Hababam Sınıfı Serisi, Şaban Serisi, Meraklı Köfteci, İbo ile Güllüşah, Sakar Şakir, Yüz Numaralı Adam, Bekçiler Kralı, Zübük, Sahte Kabadayı, Avanak Abdi, Korkusuz Korkak, Şark Bülbülü, Devlet Kuşu, Gol Kralı, Üç Kağıtçı, Doktor Civanım, Yedi Bela Hüsnü, Postacı, Varyemez, Propaganda."