9 Eylül 2011 tarihinde gerçekleştirilen suç duyurusunun gerekçelerini Cihan Haber Ajansı (Cihan)'na anlatan köylüler, şimdiye kadar korkularından bir girişimde bulunamadıklarını, demokratik ortamdan istifade ederek başvuru yapma kararı aldıklarını açıkladı.
 
Köylüler, Dersim Olayları’nın uzantısı olarak 1938 yılında Erzincan merkeze bağlı Kılıçkaya köyü ve çevre köylerden toplanan yaklaşık 100 Alevi vatandaşın, önce ahıra kapatılıp ardından da köyün Tunceli sınırındaki Zini Gediği’ne çıkartılarak kurşuna dizildiği iddialarıyla ilgili soruşturma açılması için savcılığa başvurdu.
 
Erzincan’a 25 kilometre uzaklıkta bulunan 95 hanelik, 300 kişinin yaşadığı Kılıçkaya köyünde, o günlerde 17 yaşında olan Hasan Ali Düzgünkaya (90), babasının ve 2 amcasının da aralarında bulunduğu 17 kişinin askerler tarafından 1 gün ahıra kapatıldığını iddia etti. Düzgünkaya, ertesi gün de kent merkezinden yaklaşık 83 kişinin köye getirilerek, Zini Gediği'nde kurşuna dizilerek öldürüldüğünü ileri sürdü.
 
Olayları hatırlayan Cansa Düzgünkaya (87) ise köylerine o gün brandalı bir arabanın geldiğini ve kendisinin o sırada harmanda çalıştığını söyledi. Köyde yaşayan kadınların ve ağabeyinin kendisine olayları anlattığını söyleyen Düzgünkaya, arabada bulunan vatandaşların Zini Gediği'ne doğru götürüldüğünü savundu.
 
Hasan Ali Düzgünkaya, daha sonra köylerinden toplanan yaklaşık 100 kişinin 1 gün boyunca hapsedildiklerini iddia ettiği ahırı gazetecilere gösterdi.
 
"İNSANLAR KORKULARINDAN DOLAYI BUGÜNE KADAR ACILARIYLA YÜZLEŞEMEDİ"
 
Kılıçkaya köylülerinin avukatı Sezai Demirbilek ile Erzincan Adliyesi'ne giderek şikâyette bulunan Dr. Erdal Çetinkaya da o tarihlerde dedesinin de Zini Gediği'nde öldürülenlerin arasında yer aldığını ileri sürdü. Çetinkaya, katliamın ardından şimdiye kadar insanların korkularından dolayı acıları ile yüzleşemediğini savundu.
 
Şimdilerde daha açık ve demokratik bir zeminde insanların bunları konuşmaya cesaret bulduğunu öne süren Çetinkaya, “Başbakanımızın bahsettiği Dersim Katliamı'ndan dolayı şikâyette bulunduk. Bunlardan biri de benim. Benim de dedem Erzincan-Tunceli sınırında bulunan Zini Gediği denilen yerde öldürülerek katledilmiştir. Kemikleri şu an açıkta bulunmaktadır. Dedemin mezarı dahi yok, kefensiz yatmaktadır. Bunun için şikâyetçi oldum. Kemiklerde DNA testi yapılması ve dedeme ait olup olmadığının belirlenmesini diğer köylüler gibi ben de istiyorum” diye konuştu.
 
9 Eylül tarihinden itibaren soruşturma açılması için 9 kişinin müracaatını savcılığına bildirdiklerini açıklayan köylülerin avukatı Sezai Demirbilek de “Mağdur yakınları ile bölgede halen toplu bir mezar olduğunun tespit edilmesini, tespit edilen toplu mezardan kemik ve DNA tespiti yapılarak mağdur yakınlarının aile bireylerine naaşlarının teslim edilmesini istedik." açıklamasında bulundu.