Aktif Haber'in haberine göre, DTP ve BDP'nin önemli isimlerinden biri olan Kamuran Yüksek'in Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesinde evinde bulunan bilgisayarda 27 Aralık 2008 başlığıyla kayıtlı bulunan bir belge bulunuyor. Çok çarpıcı ifadelerin yer aldığı belgede Güneydoğu illerinden getirilen örgüt mensuplarının şehirlerde barınma ihtiyacının nasıl karşılandığı anlatılıyor.

İşte akıllara durgunluk veren o şok ifadeler:

“ Kamuran arkadaşa son dönemde partimize ve önderliğimize yapılan saldırılara tabanımız tarafından gerekli karşılık verildi. Özellikle gençlik kendinden bekleneni layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor. Tüm bu mücadele sürecinde Türkan Hanım, gerekli desteklerini esirgemedi. Yurtsever arkadaşlarımıza hem maddi yönden hem de barınma yönünden sahip çıktı. Yeni gelecek arkadaşlara da yer hazır. Son süreçteki eylemlerde Doğu'dan getirdiğimiz YDGM'li birçok arkadaşımız yakalandı ve cezaevine girdi. Mevcut yapıyı sağlamlaştırmak ve eylemleri yükseltmek için önceki gelen yurtsever arkadaşlar kadar kabiliyetli yurtsever gençlere ihtiyacımız var. Barınma ve maddi açıdan hiçbir sıkıntımız yok. Türkan Hanım'ın önceki arkadaşlara sahip çıktığı gibi yeni arkadaşlara da sahip çıkacağını umuyoruz.”

Soruşturmayı yürüten savcı, metinde geçen 'Türkan' ifadesinin geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Türkan Saylan olduğunu değerlendiriyor. ÇYDD'ye yönelik Ergenekon kapsamında açılan davanın delil klasörlerinde de derneğin yasadışı örgüt mensuplarına burs ve barınma imkanı sağlandığı iddiaları yer alıyordu.

ÇYDD iddianamesine yansıyan bir belgede de özellikle araç yakma eylemlerine karışan bazı öğrencilerin deşifre olması üzerine takınılacak tutum açıklanıyor. Polis içinden gelen bilgilere göre “Araç yakanlar nedeniyle burslar konusunda daha dikkatli davranmak zorundayız. Türkan Abla, gerekirse kayıt silinsin ama bursta kesintiye gitmemeliyiz görüşünde. Yalnızca Türkan Abla'nın belirlediği listedeki polis müdürleriyle görüşülecek” deniyor.

KCK yapılanmasının devam ettiği 2008 yılının son aylarında İstanbul bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Örgüt İstanbul'da bir gençlik meclisi kuruyordu. Toplantı Bağcılar'da yapıldı. Katılımcılar arasında dönemin DTP Milletvekili Sebahat Tuncel de vardı.

Yapılanmanın nasıl şekillendiği, nelerin amaçlandığı ve yapılması gerekenlerin konuşulduğu o toplantıdan iddianameye de yansıyan bölümler…

Toplantının açılışının ardından DTP Milletvekili Sebahat Tuncel'in konuşması yer alıyor. Konuşmalar arasında Başbakan Erdoğan'a yönelik ağır ifadeler dikkat çekiyor.

Tuncel'in konuşmaları arasında PKK'nın merkezi Kandil'e de atıflar var. Toplantıda gençliğin önemine vurgu yapılırken bu yolda ölmekten geri durulmaması da isteniyor.

Toplantıda geçen en ilginç bölümlerden biri de bir dönem ekonomik kriz sebebiyle Yunanistan ve Fransa'da baş gösteren olaylardan heyecan duyulması ve bunlardan devrime yaklaşıldığı anlamı çıkartılması.
KCK operasyonları kapsamında belediye başkanlarının gözaltına alınışı tartışma konuları arasında yer almıştı. Ancak örgütün belediyelere yönelik planı da konuşmalar arasında yer alıyor.

Türkiye önümüzdeki Haziran ayında genel seçimlere gidiyor. Peki bu süreçte provokasyon amaçlı eylemler yaşanacak mı? Türkiye'yi karıştırmak isteyen gruplar var mı? KCK bu yapılanmanın neresinde? Hangi karanlık ittifaklar söz konusu. Önümüzdeki aylarda olabilecek sokak ve öğrenci olayları deşifre oluyor.

İşte perde arkasında konuşulan o planlar...

Üniversitelerdeki olaylarda KCK rolü

Haşim Söylemez, “Şu anda bütün üniversitelerdeki en güçlü yapılanma KCK'nın gençlik yapılanmasıdır. Dolayısıyla bunlar, üniversitelerde mesela harç bahanesiyle, harçlara yapılan zam bahanesiyle, öteki örgütlerle işbirliği yapıp kolektif hale gelebilir. Bunlar kendilerini deşifre etmiyorlar ama amaçları doğrultusunda hükümeti zor duruma düşürmek, seçim sürecinde oyalayabilmek, meşgul etmek için uğraşıyorlar” dedi.

Emekli Savcı Gültekin Avcı da, KCK'nın başındaki Öcalan'ın kendi ağzından Mart ayına kadar kendi vizyonlarının beklediği şekilde birtakım adımların atılması gerektiğini, böyle bir adım atılmadığı takdirde Mart'ta aradan çekileceğini ifade ettiğini hatırlattı ve bu aradan çekilmenin tekrar terör saldırılarının başlaması demek olduğunu , tekrar ortalığın anarşiye sevk edilmesi demek olduğunu, tekrar terör eylemlerinin, şehit cenazelerinin artması demek olduğunu, karakollara, askeri merkezlere saldırıların düzenlenmesi demek olduğunu ifade etti. Avcı, Ortamın ateş topu haline dönmesinin, anarjinin kol gezmesinin toplumda militarizasyonu artıracağını, istenmeyen , demokratikleşmeye darbe vuran bir görünüm oluşturacağını belirtti.

KCK üniversitelerde de örgütlendi

Terör konusunda Türkiye'nin en yetkin kalemlerinden Gazeteci Haşim Söylemez, KCK'nın üniversitelerdeki yapılanmasına dikkat çekti. Söylemez, “KCK'nın şu anda Türkiye'nin bütün üniversitelerinde bir gençlik yapılanması var. Boğaziçi Üniversitesi'nden, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden, en çok olayların yaşandığı yerlerden birisi DTCF'nde, Anadolu'nun başka yerlerinde, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde, Akdeniz Üniversitesi'nde, Muğla Üniversitesi'nde KCK'nın gençlik yapılanmasının iyi örgütlendiğini, Sanat Kültür Kolu, Müzik Kültür Kolu, Edebiyat Kültür Kolu gibi her birimi de ele geçirmiş durumdalar. Dolayısıyla bu da bunlara ekstradan bir hareket kabiliyeti kazandırıyor. Bu kollar adına hareket ediyorlar ve afişlerini, duyurularını çok rahatlıkla yapıyorlar” dedi.

KCK Davası'nı gerginlik için kullanmak isteyenler var

Araştırmacı Yazar Emre Uslu'da seçim öncesi döneme özellikle dikkat çekiyor. Uslu, “ KCK davası, sadece KCK davası olmaktan çıkmış, Kürt sorununun ana tartışma konularından biri haline gelmiştir. Özellikle önümüzdeki dönemde seçim olduğundan dolayı seçimlerde de Kürt milliyetçilerinin, o partilerin ya da BDP'nin gerginlik stratejisini talep edeceğinden dolayı KCK davası, önümüzdeki dönemde bir gerginlik aracına dönüşecektir. Öngörüm, bu gerilime ihtiyaçları olduğu için sürpriz bir şey olmazsa, Mart ayında PKK'nın şiddeti yeniden başlatacağı görünüyor.

Bombalı eylemler de KCK'nın eseri

Uslu, “PKK'nın eylemlerinin tamamı KCK'nın eylemidir. Taksim'deki bomba da, Hakkari'de öldürülen sivillerde, şimdiye kadar her nerede ise PKK adına sıkılan her kurşun KCK'nın eylemidir zira KCK, PKK'nın üzerinde bir çatı örgütüdür” dedi.

Gültekin Avcı da, KCK'nın önümüzdeki günlerde eyleme hazırlandığını belirtiyor. KCK'nın özellikle Mart'tan sonraki süreci terörize etmesi şaşırtıcı bir durum değil çünkü, özellikle AK Parti'nin bölgedeki inisiyatif gücünü kırabilmek amacıyla ve seçimlere de yaralanmış bir AK Parti, yani güvenlik zafiyetiyle yaralanmış birAK Partiimajıyla girmesi açısından, özellikle derin yapıların, birtakım illegal muhalefeti seçen odakların KCK ile işbirliğine gidebilecekleri, AK Parti'yi en azından 276 ile 330 bandı arasına sıkıştırmak isteyebilecekleri düşüncesinden hareketle bu süreci çok iyi değerlendirmek isteyeceklerini düşünüyorum. Neticede terör olaylarının tırmanması demek ciddi bir mağduriyet demek, terör olaylarının stratejik mağduru her zaman hükümettir” dedi.

KCK'lı gençler eylem için özel eğitiliyor

Haşim Söylemez, şu anki gençlik faaliyetlerinin, gençlerin şehirlerde Molotof kokteyli eylemlerde, birtakım provokatif eylemlerde kullanıldıkları gibi, bazı gençlerin de bireysel bazı durumlarda TAK gibi kısımlara aktarılabildiğini belirtti. Son birkaç aydır dağa götürülen gençlerin 3 aylık bir eğitimden geçirildiğini, bu eğitimin amacının, tamamen provokasyon yapmak olduğunu, gençlerin başlattığı olaya daha sonra da büyük güçler katıldığını ifade etti.

Cumhuriyet Mitinglerinde KCK'lılar da vardı

Haşim Söylemez'in önümüzdeki günlerde yeniden başlayacağı duyurulan Cumhuriyet mitingleri ile ilgili çarpıcı bir iddiası var. Söylemez, KCK'lı gençlerin de mitinglerde yer aldığını belirtiyor.

Cemevi saldırısında KCK izi

İstanbul Başakşehir' de bulunan Veli Baba Cemevi'ne 26 Aralık 2010 günü eylemci bir grubun saldırısı olmuş, ortalık savaş alanına dönmüştü. Saldırıyla ilgili 20 kişi yakalandı ancak işin ilginç yanı yakalanan saldırganların terör örgütü PKK üyesi olmak suçlarından polis kaydı vardı ve daha önce iki ayrı İETT otobüsü yakılması eylemlerine karışmışlardı.

Gültekin Avcı, organize edilen bu tür eylemlerin failinin KCK'nın içerisindeki derin yapı olduğunu belirtti. Avcı, KCK'nın zaman zaman derin yapının eylemlerini üzerine almak durumunda kaldığını ifade etti.

Haşim Söylemez de Cemevi saldırısında Apo sloganı atanların, gerçekten Apocu gençlik mi değil mi bunun bilinemeyeceğini belirterek bunu kullanarak Alevileri sokağa dökme eylemlerini gerçekleştirmek istediklerini ifade etti.

Kaos için cinayetler işlenebilir

Nasturilerin, Ermenilerin, Alevilerin, Yezidilerin kendi içlerinden KCK gençlerini ayıklamaları gerektiğini belirten Söylemez, önümüzdeki sürecin bir kaos süreci olacağını ifade etti.

BDP'li Başkan Vekili'nden itiraf: Öz savunma gücü PKK'lılar için düşünüldü

Emre Uslu, kendisinin görüştüğü, bölgedeki önemli bir belediyenin, BDP'li Belediye Başkan Vekilinin öz savunma gücünün postpkk dönemine hazırlık olduğunu, dağdan inen PKK'lıların istihdam edileceği bir proje olduğunu söylediğini belirtti.

Aktif Haber'in haberine göre, DTP ve BDP'nin önemli isimlerinden biri olan Kamuran Yüksek'in Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesinde evinde bulunan bilgisayarda 27 Aralık 2008 başlığıyla kayıtlı bulunan bir belge bulunuyor. Çok çarpıcı ifadelerin yer aldığı belgede Güneydoğu illerinden getirilen örgüt mensuplarının şehirlerde barınma ihtiyacının nasıl karşılandığı anlatılıyor.

İşte akıllara durgunluk veren o şok ifadeler:

“ Kamuran arkadaşa son dönemde partimize ve önderliğimize yapılan saldırılara tabanımız tarafından gerekli karşılık verildi. Özellikle gençlik kendinden bekleneni layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor. Tüm bu mücadele sürecinde Türkan Hanım, gerekli desteklerini esirgemedi. Yurtsever arkadaşlarımıza hem maddi yönden hem de barınma yönünden sahip çıktı. Yeni gelecek arkadaşlara da yer hazır. Son süreçteki eylemlerde Doğu'dan getirdiğimiz YDGM'li birçok arkadaşımız yakalandı ve cezaevine girdi. Mevcut yapıyı sağlamlaştırmak ve eylemleri yükseltmek için önceki gelen yurtsever arkadaşlar kadar kabiliyetli yurtsever gençlere ihtiyacımız var. Barınma ve maddi açıdan hiçbir sıkıntımız yok. Türkan Hanım'ın önceki arkadaşlara sahip çıktığı gibi yeni arkadaşlara da sahip çıkacağını umuyoruz.”

Soruşturmayı yürüten savcı, metinde geçen 'Türkan' ifadesinin geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Türkan Saylan olduğunu değerlendiriyor. ÇYDD'ye yönelik Ergenekon kapsamında açılan davanın delil klasörlerinde de derneğin yasadışı örgüt mensuplarına burs ve barınma imkanı sağlandığı iddiaları yer alıyordu.

ÇYDD iddianamesine yansıyan bir belgede de özellikle araç yakma eylemlerine karışan bazı öğrencilerin deşifre olması üzerine takınılacak tutum açıklanıyor. Polis içinden gelen bilgilere göre “Araç yakanlar nedeniyle burslar konusunda daha dikkatli davranmak zorundayız. Türkan Abla, gerekirse kayıt silinsin ama bursta kesintiye gitmemeliyiz görüşünde. Yalnızca Türkan Abla'nın belirlediği listedeki polis müdürleriyle görüşülecek” deniyor.

KCK yapılanmasının devam ettiği 2008 yılının son aylarında İstanbul bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Örgüt İstanbul'da bir gençlik meclisi kuruyordu. Toplantı Bağcılar'da yapıldı. Katılımcılar arasında dönemin DTP Milletvekili Sebahat Tuncel de vardı.

Yapılanmanın nasıl şekillendiği, nelerin amaçlandığı ve yapılması gerekenlerin konuşulduğu o toplantıdan iddianameye de yansıyan bölümler…

Toplantının açılışının ardından DTP Milletvekili Sebahat Tuncel'in konuşması yer alıyor. Konuşmalar arasında Başbakan Erdoğan'a yönelik ağır ifadeler dikkat çekiyor.

Tuncel'in konuşmaları arasında PKK'nın merkezi Kandil'e de atıflar var. Toplantıda gençliğin önemine vurgu yapılırken bu yolda ölmekten geri durulmaması da isteniyor.

Toplantıda geçen en ilginç bölümlerden biri de bir dönem ekonomik kriz sebebiyle Yunanistan ve Fransa'da baş gösteren olaylardan heyecan duyulması ve bunlardan devrime yaklaşıldığı anlamı çıkartılması.
KCK operasyonları kapsamında belediye başkanlarının gözaltına alınışı tartışma konuları arasında yer almıştı. Ancak örgütün belediyelere yönelik planı da konuşmalar arasında yer alıyor.

Türkiye önümüzdeki Haziran ayında genel seçimlere gidiyor. Peki bu süreçte provokasyon amaçlı eylemler yaşanacak mı? Türkiye'yi karıştırmak isteyen gruplar var mı? KCK bu yapılanmanın neresinde? Hangi karanlık ittifaklar söz konusu. Önümüzdeki aylarda olabilecek sokak ve öğrenci olayları deşifre oluyor.

İşte perde arkasında konuşulan o planlar...

Üniversitelerdeki olaylarda KCK rolü

Haşim Söylemez, “Şu anda bütün üniversitelerdeki en güçlü yapılanma KCK'nın gençlik yapılanmasıdır. Dolayısıyla bunlar, üniversitelerde mesela harç bahanesiyle, harçlara yapılan zam bahanesiyle, öteki örgütlerle işbirliği yapıp kolektif hale gelebilir. Bunlar kendilerini deşifre etmiyorlar ama amaçları doğrultusunda hükümeti zor duruma düşürmek, seçim sürecinde oyalayabilmek, meşgul etmek için uğraşıyorlar” dedi.

Emekli Savcı Gültekin Avcı da, KCK'nın başındaki Öcalan'ın kendi ağzından Mart ayına kadar kendi vizyonlarının beklediği şekilde birtakım adımların atılması gerektiğini, böyle bir adım atılmadığı takdirde Mart'ta aradan çekileceğini ifade ettiğini hatırlattı ve bu aradan çekilmenin tekrar terör saldırılarının başlaması demek olduğunu , tekrar ortalığın anarşiye sevk edilmesi demek olduğunu, tekrar terör eylemlerinin, şehit cenazelerinin artması demek olduğunu, karakollara, askeri merkezlere saldırıların düzenlenmesi demek olduğunu ifade etti. Avcı, Ortamın ateş topu haline dönmesinin, anarjinin kol gezmesinin toplumda militarizasyonu artıracağını, istenmeyen , demokratikleşmeye darbe vuran bir görünüm oluşturacağını belirtti.

KCK üniversitelerde de örgütlendi

Terör konusunda Türkiye'nin en yetkin kalemlerinden Gazeteci Haşim Söylemez, KCK'nın üniversitelerdeki yapılanmasına dikkat çekti. Söylemez, “KCK'nın şu anda Türkiye'nin bütün üniversitelerinde bir gençlik yapılanması var. Boğaziçi Üniversitesi'nden, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden, en çok olayların yaşandığı yerlerden birisi DTCF'nde, Anadolu'nun başka yerlerinde, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde, Akdeniz Üniversitesi'nde, Muğla Üniversitesi'nde KCK'nın gençlik yapılanmasının iyi örgütlendiğini, Sanat Kültür Kolu, Müzik Kültür Kolu, Edebiyat Kültür Kolu gibi her birimi de ele geçirmiş durumdalar. Dolayısıyla bu da bunlara ekstradan bir hareket kabiliyeti kazandırıyor. Bu kollar adına hareket ediyorlar ve afişlerini, duyurularını çok rahatlıkla yapıyorlar” dedi.

KCK Davası'nı gerginlik için kullanmak isteyenler var

Araştırmacı Yazar Emre Uslu'da seçim öncesi döneme özellikle dikkat çekiyor. Uslu, “ KCK davası, sadece KCK davası olmaktan çıkmış, Kürt sorununun ana tartışma konularından biri haline gelmiştir. Özellikle önümüzdeki dönemde seçim olduğundan dolayı seçimlerde de Kürt milliyetçilerinin, o partilerin ya da BDP'nin gerginlik stratejisini talep edeceğinden dolayı KCK davası, önümüzdeki dönemde bir gerginlik aracına dönüşecektir. Öngörüm, bu gerilime ihtiyaçları olduğu için sürpriz bir şey olmazsa, Mart ayında PKK'nın şiddeti yeniden başlatacağı görünüyor.

Bombalı eylemler de KCK'nın eseri

Uslu, “PKK'nın eylemlerinin tamamı KCK'nın eylemidir. Taksim'deki bomba da, Hakkari'de öldürülen sivillerde, şimdiye kadar her nerede ise PKK adına sıkılan her kurşun KCK'nın eylemidir zira KCK, PKK'nın üzerinde bir çatı örgütüdür” dedi.

Gültekin Avcı da, KCK'nın önümüzdeki günlerde eyleme hazırlandığını belirtiyor. KCK'nın özellikle Mart'tan sonraki süreci terörize etmesi şaşırtıcı bir durum değil çünkü, özellikle AK Parti'nin bölgedeki inisiyatif gücünü kırabilmek amacıyla ve seçimlere de yaralanmış bir AK Parti, yani güvenlik zafiyetiyle yaralanmış bir AK Parti imajıyla girmesi açısından, özellikle derin yapıların, birtakım illegal muhalefeti seçen odakların KCK ile işbirliğine gidebilecekleri, AK Parti'yi en azından 276 ile 330 bandı arasına sıkıştırmak isteyebilecekleri düşüncesinden hareketle bu süreci çok iyi değerlendirmek isteyeceklerini düşünüyorum. Neticede terör olaylarının tırmanması demek ciddi bir mağduriyet demek, terör olaylarının stratejik mağduru her zaman hükümettir” dedi.

KCK'lı gençler eylem için özel eğitiliyor

Haşim Söylemez, şu anki gençlik faaliyetlerinin, gençlerin şehirlerde Molotof kokteyli eylemlerde, birtakım provokatif eylemlerde kullanıldıkları gibi, bazı gençlerin de bireysel bazı durumlarda TAK gibi kısımlara aktarılabildiğini belirtti. Son birkaç aydır dağa götürülen gençlerin 3 aylık bir eğitimden geçirildiğini, bu eğitimin amacının, tamamen provokasyon yapmak olduğunu, gençlerin başlattığı olaya daha sonra da büyük güçler katıldığını ifade etti.

Cumhuriyet Mitinglerinde KCK'lılar da vardı

Haşim Söylemez'in önümüzdeki günlerde yeniden başlayacağı duyurulan Cumhuriyet mitingleri ile ilgili çarpıcı bir iddiası var. Söylemez, KCK'lı gençlerin de mitinglerde yer aldığını belirtiyor.

Cemevi saldırısında KCK izi

İstanbul Başakşehir' de bulunan Veli Baba Cemevi'ne 26 Aralık 2010 günü eylemci bir grubun saldırısı olmuş, ortalık savaş alanına dönmüştü. Saldırıyla ilgili 20 kişi yakalandı ancak işin ilginç yanı yakalanan saldırganların terör örgütü PKK üyesi olmak suçlarından polis kaydı vardı ve daha önce iki ayrı İETT otobüsü yakılması eylemlerine karışmışlardı.

Gültekin Avcı, organize edilen bu tür eylemlerin failinin KCK'nın içerisindeki derin yapı olduğunu belirtti. Avcı, KCK'nın zaman zaman derin yapının eylemlerini üzerine almak durumunda kaldığını ifade etti.

Haşim Söylemez de Cemevi saldırısında Apo sloganı atanların, gerçekten Apocu gençlik mi değil mi bunun bilinemeyeceğini belirterek bunu kullanarak Alevileri sokağa dökme eylemlerini gerçekleştirmek istediklerini ifade etti.

Kaos için cinayetler işlenebilir

Nasturilerin, Ermenilerin, Alevilerin, Yezidilerin kendi içlerinden KCK gençlerini ayıklamaları gerektiğini belirten Söylemez, önümüzdeki sürecin bir kaos süreci olacağını ifade etti.

BDP'li Başkan Vekili'nden itiraf: Öz savunma gücü PKK'lılar için düşünüldü

Emre Uslu, kendisinin görüştüğü, bölgedeki önemli bir belediyenin, BDP'li Belediye Başkan Vekilinin öz savunma gücünün postpkk dönemine hazırlık olduğunu, dağdan inen PKK'lıların istihdam edileceği bir proje olduğunu söylediğini belirtti.


Aktifhaber