Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir çocuk ya da genç için karnenin önemli bir unsur olduğunu ama motivasyon, teşvik için abartılı ödül vaadinde bulunulmaması gerektiğini belirterek, "Abartılı vaatlerde, çocuk ödülü rüşvet gibi görmeye başlar." dedi.

Prof. Dr. Tarhan, yaptığı açıklamada, ebeveynin karneyle ilgili tutumunun çocuğun akademik ve hayat başarısı konusunda kalıcı etkiler ortaya çıkardığını, hatta bazen sarsıcı etkilerin oluşabileceğini belirtti.

Karneyle ilgili genellikle çok yapılan ebeveyn tutum hatalarından birisinin karnedeki zayıf not üzerinden eleştiri olduğuna dikkati çeken Tarhan, bu durumun karne korkusu oluşturduğunu ve çocuğun motivasyon tekniği olarak korkuyu kullandığını söyledi.

Tarhan, çocuğun bu durumu hayatın birçok yerinde de uygulamaya başladığını aktararak, "Korkutarak çalışmak çocuk için negatif bir baskıdır. Bu çocuğun hayatla temas biçimi haline gelir. Olaylarda ancak korktuğu zamanlarda harekete geçer, korkutmayan durumlarda yetenekleri gelişmez. Beyin temelli çalışmalarda şu ortaya çıkmış, beyindeki öğrenme merkezini en çok ödül harekete geçiriyor. Ceza, kısıtlı bir şekilde harekete geçiriyor. Beyindeki ödül-ceza merkezini en çok harekete geçiren şey, içinde sevgi olan disiplin. Beyindeki öğrenme ile ilgili merkezleri ve ağı çalıştırıyor." diye konuştu.

Karnesi zayıf olan bir çocuğun ailesinin bu sorunun nasıl çözüleceğinin yollarını araması gerektiğini ifade eden Tarhan, şunları kaydetti:

"Çocuk böyle durumlarda karşısında parmak sallayan, buyurgan bir anne-baba yerine onu anlayan, yardım etmeye ve rehberlik etmeye çalışan bir anne baba görecek. Böyle durumda çocuğun iyi ve gizli potansiyeli harekete geçirilecek. 'Annem, babam bu kadar hata yaptığım halde bana şu anda iki hediye verdi. Biri bana kızmayarak sevgisini gösterdi. İkincisi de benim geleceğim için bana yol gösterdi.' Bu durumda anne-baba, çocuğa iki hediye vermiş olur ama diğer davranışta sadece korku veriyor. Bunun için anne-baba, 'karneyi nasıl fırsata dönüştürebiliriz?' fikrine kafa yorsun. Karne sonuçta o çocuğun kötü ya da iyi çocuk olduğunu göstermez."

"Karne bir dönemin sonuç raporudur"

Nevzat Tarhan, karnenin bir dönemin sonuç raporu olduğunu ve bu konu üzerinde konuşurken ebeveynlerin çocukla doğruyu da yanlışı da konuşması gerektiğini ifade ederek, "Ödüllendireceğim diye sadece doğruları konuşur, yanlışlar konuşulmazsa çocuk yanlışları nasıl çözeceğini öğrenemez. Ama konuya doğrularla başlayıp daha sonra 'Yanlışları nasıl çözeceğiz? Bunları beraber düşünelim.' dediği zaman çocuğun sorun çözme stili geliştirilir." ifadelerini kullandı.

Negatifi konuşabilmenin bir beceri olduğunu dile getirerek, karne konuşması yaparken dikkat edilmesi gereken hususların altını çizen Tarhan, "Burada dikkat edilecek önemli nokta, anne ve babanın ortak bir dil kullanmasıdır. Anne A, baba B derse veya baba kızacak diye anne bir şeyleri örtbas ediyorsa, böyle durumlarda çocuk örtbas etmeyi öğreniyor. Çocuğun kişiliği olumsuz etkileniyor. Anne baba önceden bir araya gelip konuşmalıdır. Maksat burada çocuğun davranışını geliştirecek sonuçlar çıkarabilmek. Anne-baba ortak dil kullanırsa, çocuk bir durumda kendi bencil çıkarı için hoşuna gittiği zaman anneye, işine geldiği zaman babaya yönelmek gibi ikircikli davranışı öğrenmez. İkircikli davranış, çifte standart uygulamak, yani iki yüzlü davranış, aslında ailedeki bu farklı mesajlarla ilgilidir." değerlendirmesini yaptı.

"Kıyaslamak öz güveni zedeler"

Karneyle ilgili mesaj verirken abartılı anlamlar yüklemekten kaçınılması gerektiğini belirten Tarhan, şöyle devam etti:

"Bir çocuk ya da bir genç için karne önemli bir şeydir ama karneye, bir motivasyon tekniği, teşvik olarak abartılı ödül vaadinde bulunmamak gerekir. Ödül konusunda abartılı vaatlerde bulunulursa çocuk ödülü, rüşvet gibi görmeye başlar. Çocuğun, emek vermeden, bedel ödemeden, yorulmadan bir şey elde edemeyeceğini öğrenmesi lazım. Bu nedenle karneyi, çocuk için iç motivasyon tekniği olarak kullanmamız gerekiyor. Bizim kültürümüzde en çok yapılan hatalardan biri de başarılı olan komşu ve akraba çocukları örnek gösterilir. Böyle durumlarda çocukta, ona karşı bir kıskançlık duygusu oluşur. Örnek gösterilen çocuğun başarısız olmasını arzulayan bir çocuk olur ve barışçıl olmayan bir rekabet öğrenir. Kıyaslamak çocukta aynı zamanda eksiklik, yetersizlik duyguları uyandırır. Öz güvenini zedeler. Bu nedenle çocuğun öz güvenini zedelemeden karnedeki yanlışı konuşabilmek çok önemli."

"Karne sabır becerisinin gelişimi için fırsat"

Prof. Dr. Tarhan, çocuğa bir hedef koyup değerlendirme yapılması gerektiğini ifade ederek, ailenin çocuğun geçmişteki başarılarını hatırlatılıp, hedef belirlenmesine yardımcı olabileceğini söyledi.

Tarhan, kıyas sonucunda sosyal kaygıları olan, hata yapmaktan korkan bir çocuğun ortaya çıkmasına sebep olunacağını vurgulayarak, "Eğer öz güveni olmayan bir çocuk istiyorsak, çocuğun devamlı kusurlarını konuşalım. Ama öz güveni olan bir çocuk istiyorsak, çocukla hatayı, yanlışı, kötü bir durumu konuşabilmeyi başarmak gerekiyor." dedi.

Çocuğun öz güvenini artırmak için kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerin konulabileceğini dile getiren Tarhan, aşırı ve fazla ödülün de motivasyon kıracağını, çocuğun bir şeyi emek vererek, terleyerek, yorularak elde etmeyi öğrenmesi gerektiğini ifade etti.

Tarhan, çocuğa sabrın da öğretilmesi gerektiğine, bu konuda ebeveynin konuşma ve davranışının çok önemli bir unsur olduğuna dikkati çekerek, "Başarının en önemli sırlarından birisi de meditatif eylemdir. Yani sabır, doğru yerde doğru zamanda, doğru duruş gösterebilmektir. Yani çocuğun dayanıklılık, tahammül, sabır becerisinin gelişmesi için karneler birer fırsattır." şeklinde konuştu.

Aileleri, öğrenme, dikkat, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği gibi sorunlara yönelik de uyaran Tarhan, çocuğun öğrenme modeline göre, eğitim vermek gerektiğine işaret etti.

Prof. Dr. Tarhan, konuşmasını şöyle tamamladı:

" 'Proje çocuğu' yetiştiren anne-babalar vardır. Sıfır hata ister. Çocuk 97 alır, 'Niye 100 alamadın?' der. Böyle çocuklar genellikle bakıyorsunuz, hep başarılı, dil biliyor, piyano çalıyor, bale eğitimi almış. Kazanıyor, kazanıyor anne-babanın desteği ile Harvard'a gidince, Harvard'ı yarım bırakıyor, müzik-sanatla ilgilenmeye başlıyor. 'Mutlu değilim' diyor. Mutlu olacağı bir alan seçiyor. Onun için çocuğun akademik başarısı değil, aynı zamanda kendiyle barışık bir çocuk olması için, çocuğu hayata da hazırlamak gerekiyor. Anne-babalık, bunun için çocuğu hayata hazırlamaktır. Çocuğu mutlu etmek değildir. Çocuğun her dediğini yapmak değildir, çocuğu proje çocuğu gibi yapmak değildir. Hayatın olumlu-olumsuz yönlerine hazır halde yetiştirebilmeyi başarabilmektir. Karne burada bize, bununla ilgili çeşitli fırsatlar sunabilir."

Kaynak: AA