Uzmanlar, eşcinselliğin insanın kimliğinde katliama yatkınlık yaratacak bir bulgu olmadığını söylerken eşcinsel sivil toplum örgütü Kaos-GL, “Ali Bulaç, homofobisine kılıf arıyor” dedi
“Liberal İslamcı” olarak tanınan sosyolog Ali Bulaç, geçtiğimiz pazartesi günü CNN Türk"te katıldığı “Reha Muhtar"la Çok Farklı” programında, “Irak ve Afganistan gibi ülkelerde yapılan sivillere yönelik toplu katliamların eşcinsel askerler tarafından yapıldığını” idda etti.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay"ın Zeki Müren ve Bülent Ersoy"la ilgili sözlerinin tartışıldığı programda Bulaç, Bakan"ın bilinçaltındaki düşüncelerini ifade ettiğini de kaydetti.
Programın ilerleyen bölümlerinde Bulaç"ın eşcinsellerin katliama yatkınlığıyla ilgili iddiası üzerine modacı Cemil İpekçi, programa telefonla bağlandı. Cemil İpekçi, Bulaç"ın sarf ettiği sözlerle suç işlediğini ve eşcinselleri toplum içinde hedef haline getirdiğini söyledi.

Tehlikeli yaklaşım
Bu açıklama birçok kesim tarafından eleştirildi. Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği (Kaos-GL) yaptığı açıklamada, Bulaç"ın bilginin doğruluğunu tespit etmeden zihinleri bulandıracak bir açıklama yaptığını belirterek şöyle dedi:
“Homofobik insanların genel eğilimi aynı zamanda, eşcinsellik söz konusu olduğunda, o olayın, haberin doğruluğunu araştırmaz, haberin içeriğiyle değil, habere konu olan kişilerin cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleriyle ilgilenirler. Sanırım bu olayda haber olması gereken konu, ihlali gerçekleştirenlerin cinsel yönelimi değil, sivillere yönelik toplu katliamların gerçekleşmiş olması ve bunların da askerler tarafından gerçekleştirilmiş olması.
Bu haber alt metninde bize "Bu katliamları Irak"taki, Afganistan"taki ordular değil, bu ordulardaki eşcinsel askerler yaptı" diyor. Bunun tehlikeli bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz.
Peki ABD"nin Irak"a ve Afganistan"a girmesi sonrasında öldürülen eşcinseller ve eşcinsellere yönelik cadı avını da mı eşcinsel askerler yaptı? Öldürülen sivillerin içindeki eşcinsellerin katili kim?”
Nefret söyleminin cezalandırılmadığı bir toplumda katillerin sadece tetiği çeken kişiden ibaret olmadığı da ifade edilen açıklamada, “Katilin tetiği çekmesini kolaylaştıran zihniyet de, katiller kadar suçludur. Ermenilere yönelik nefretin sonucu, Ermenilere yönelik paranoyaları geliştirerek, paranoyaları besleyerek Hrant"ın (Dink) öldürülmesinin koşulları yaratıldı. Aynı şey bugün eşcinseller için yapılıyor” denildi.

Katliama yatkınlığın nedeni değil
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güler Fişek, “Ben bu literatürü bildiğim ve incelediğim kadarıyla eşcinsel kimliğin olduğunu ne duydum ne de gördüm. Yalnız insan kimliği vardır. Eşcinsel olup olmamak insanın kimliğinde katliama yatkınlık yönünde bir fark yaratacak diye bir şey ne gördüm, ne okudum, ne de öğrendim. Böyle bir şey olduğunu hiç mi hiç sanmıyorum. Literatürde bunu destekleyecek bir şey çıkacağını da hiç sanmıyorum. Bunu örneklendirmek veya temellendirmek gerekiyor. Ne ABD ordusunda ne de bir başka orduda böyle bir araştırma yapılmamıştır” dedi.
Konuyla ilgili olarak Ali Bulaç açıklama yapmak istemediğini bildirdi.

Ali Bulaç canlı yayında ne demişti?
Ali Bulaç"ın programda yaptığı konuşma: “Aslında 1 Haziran 2004 değişikliğinden sonra cinsel tercihleri tartışmak veya toplumun nefretini bunun üzerine çekmek suç oldu. Bunun aleyhinde tahkir edici propagandalar yapılamaz. İnsanın cinsel tercihlerde bulunma hakkı varsa onları eleştirme hakkı da olmalı. Mazbut paradigmadan dünyaya bakan insan, cinsel tercihte bulunan insanı eleştirme hakkına sahip. Cinsel tercihte bulunan insan bu tercihini evrensel doğru olarak empoze edemez. Ben çocuk ve torunumun eşcinsel olmasını istemem. Olmaması için de elimden geleni yaparım. Eşcinsellere karşı bir nefret ve ayrımcılık da gütmem.”
Eşcinselliğin özendirildiğini savunan Bulaç, “Eşcinsellik geliştikçe insanların kitlesel olarak öldürülmeleri hızlanıyor. Eşcinsellikle sivillerin savaşta katledilmesi arasında bir orantı var. Meşru yollardan savaşı göze alamadığın zaman kitlesel olarak öldürüyorlar. Şu anda Irak ve Afganistan"da kitleler halinde sivil halkı öldürenlerin çok önemli bir kısmının eşcinsel olduğunu söylüyorlar. Bundan da özel bir zevk alıyorlar. Bu derin ruhsal travmalarla da ilgili bir konudur” dedi.

"Nefrete katkıda bulunan bir suçlama"
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver ise şöyle konuştu: “Türkiye"de bolca var olan ve giderek vahim bir hal alan nefret suçlarına katkıda bulunan bir açıklama. Bu iddiayı kanıtlamak veya bir örnek bulmak mümkün değildir. Kadın veya erkek olmak ya da eşcinsel olmanın insanları daha çok suç ve şiddete teşvik etmesi ancak o toplumdaki genel kültürel yapıyla açıklanabilir. Eşcinseller bu katliamları daha iyi yaparlar diye bir sonuca varmak mümkün değildir. Siz herhangi bir dini veya etnik kimliğe mensup birini belli suçla yargılarsanız, sokakta gördüğümüz o insana karşı ister istemez önyargılı davranacağız. Zaten eşcinsellere yeterince önyargılı davranılıyor, buna yeni bir şeyler eklemeye gerek yok. Tersine varolan önyargıları nasıl ortadan kaldırabileceğimizi konuşsak daha hayırlı bir iş yapmış oluruz.”