Kara kışın ortasında uzun süreli elektrik kesintisi kimin aklı?

Abone Ol

Yoksa kim bilmez eksi 2,3 derecede kaloriferlerin bir saat içinde söndüğünü, klimaların da devre dışı kalmasıyla 4 saatlik bir kesintinin insanları perişan etmeye yetip, aratacağını?

Efeler’in bazı mahallelerinde(Örnek Girne 27,28 Ocak) elektrik kesintisi olacağından habersiz, yaşı o günleri hatırlamaya müsait bazı mahalle sakinleri kesintilerin planlı ve günlük yapıldığı 1970’li yıllar geri mi geliyor, endişesine kapıldı.

Aynı kaygıya biz de kapılmadık desek yalan olur. Çünkü Organize Sanayi Bölgelerinde başlayan kısıntı planlı kesintilerin bir habercisi mi, demekten insan kendini alamıyor.

Biraz da o merakla aradığım dağıtıcı firmanın santral görevlilerinden yapılmakta olan kesintilerin bakım amaçlı olduğunu söylediler ama bu kesintilerin ileriki günlerde de devam edecek mi, soruma biz abonelere ekrana yansıyan iki günlük bilgi verebiliyoruz, ilerisi için bir şey dememiz mümkün değil, diyerek ucu açık bir yanıt verdiler.

Bu konuyu belirttikten sonra benim asıl üzerinde durmak istediğim termometrelerin -2,3 dereceyi gösterdiği karakışın tam ortasında 4 saat süreli bir elektrik kesintisinin insafla bağdaşır, yanının olmadığıdır.

Konuyu görüştüğüm santral görevlisi bu kararın dağıtım firmalarına ait olmadığını Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu(EPDK) tarafından iki ay önceden verildiğini söyledi.

Kara kışın ortasında 4 saatlik elektrik kesintisi yapılması kararının kim tarafından verildiğinden ziyade düşünülmesi gerekenin adı geçen karardan insanların en az olumsuzlukla nasıl kurtulacağı konusudur.

Sonuçta karar ha dağıtıcı firma tarafından verilmiş ha Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından verilmiş pek bir önemi yok.

Mühim olan verilen kararda birinci önceliğin insan olup olmadığıdır. 

Kesintiye bu açıdan bakınca kış ortasında insanların büyük bölümünün yaşadığı kentlerde ısınmasında gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak bir ihtiyaç olan elektriğin kesilmesi hususunda verilen bir karardan beklenen kesintinin katlanılabilir makul bir zaman aralığında yapılmasıdır.

Çünkü bu kesintiden mağdur olma ihtimali yüksek yatağa bağımlılar, bebekler, yaşlılar, hastalar vardır.

4 saatlik kesinti kararını verenlerin uygulanacak zamanın kara kışa denk geldiğini bilemeyeceklerini düşünmek mümkün olamayacağına göre geriye tek ihtimal kalıyor, güce dayalı sorumsuzluk, yani ben yaptım oldu mantığı…

Yoksa kim bilmez eksi 2,3 derecede kaloriferlerin bir saatin içinde söndüğünü, klimaların da devre dışı kalmasıyla 4 saatlik bir kesintinin insanları perişan etmeye yetip artacağını…

Hâlbuki alacakları kararda insanı merkeze almak isteyenler için makul başka seçenekler, başka yollar da bulunabilirdi.

Mesela 4 saatlik kesinti ikişer saatlik bölümler halinde uygulanabilir, yaşlılar, bebekler, yatağa bağımlı güçsüzler üşümek zorunda bırakılmazdı.

Sonuç olarak kara kışın ortasında 4 saatlik elektrik kesintisi kararı ile Lord Acton’ınGüç (iktidar) yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır,” sözünde ne kadar haklı olduğu bir kez daha kanıtlanmış oldu.

KARDA DA KABAHAT ASKIDA KALDI

Hal vaziyet buyken hem de kimin hangi konuda kusurlu olduğu ayan, beyan ortadayken tıpkı orman yangınlarındaki sorumluların dumanlar arasında gözlerden kaçırıldığı gibi kar konusunda da estirilen tipiyle, kar fırtınasıyla asıl sorumlular da gözlerden uzak tutulmak isteniyor.

Bizde oldum olası iktidarlar olumsuzluklar karşısında bile üzerlerine toz kondurmazlar.

O nedenle bizde sorumluluğunu yerine getirmede kusuru bulunanlar Batı’daki gibi istifa etmezler.

Kabahatliler içeriden olmadı dışarıdan suçu üzerine atacakları bir sorumlu mutlaka bulurlar ve işin içinden sıyrılır, yetmezmiş gibi bir de vatandaşın gözüne baka, baka zeytinyağı gibi üste çıkarlar.

Komedi tiyatromuzun öncülerinden İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun siyasi vodvil denemelerinden ‘Kabahat Askıda’ oyunu,1960’larda,politik alandaki bu alışkanlığımızın sahneye yansıtılmasıydı.(Fehmi Koru,1 Ağustos 2021)

Yaz aylarında Ege ve Akdeniz Bölgesi’nin neredeyse ormanlarının yarısı yandı, kül oldu koparılan yaygaralar arasında sorumlular adeta ormanda kayboldu, bir türlü bulunamadı.

Sizin anlayacağınız kabahat askıda kaldı.

Fazla değil üç, beş günlük kar yağışı ülkede hayatı felç etti. Mesela İstanbul’da trafik durdu, araçlar yolda kaldı, insanlar canlarının derdine düştü, saatlerce karda yürümek zorunda kaldı.

En son teknoloji uygulanarak yapıldı, denilen İstanbul Yeni Hava Alanı’nın kargo bölümünün çatısı çöktü.

Hava alanına inen uçaklarda yolcular saatlerce hapis kaldı, dışarıya çıkamadı, uçaklar kalkamadı yolcular betonda kartonlar üzerinde yatarak sabahladılar.

İçinde bakanların olduğu uçak Yeni Hava Alanı’na inemeyince kullanılmayan Atatürk Hava Alanı’na zorunlu iniş yapmak zorunda kaldı.

Paralı yollar kardan araç trafiğine tıkandı, her türden araç geçemez hale geldi.

Sizin anlayacağınız yağan kar hem iktidarın yani Karayollarının hem de gerek büyükşehrin gerek ilçe belediyelerinin sorumluluk alanlarını etkiledi.

Hal vaziyet buyken hem de kimin hangi konuda kusurlu olduğu ayan, beyan ortadayken tıpkı orman yangınlarındaki sorumluların dumanlar arasında gözlerden kaçırıldığı gibi kar konusunda da asıl sorumlular estirilen tipiyle, kar fırtınasıyla gözlerden uzak tutulmak isteniyor.

Yani kabahat yine askıda…

{ "vars": { "account": "UA-18838004-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }