Danıştay saldırganı Alparslan Arslan olay gününden bir gün önce Danıştay Başkanı Mustafa Birden'i vurmak için Danıştay'da keşif yaptığını, olay günü de Birden'in odasını kapalı görünce başka odaya yöneldiğini anlattı.
Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci ''Ergenekon'' davasının 118. duruşması başladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklardan Mehmet Fikri Karadağ, Sevgi Erenerol, Hayrettin Ertekin, Ümit Sayın ve Ergün Poyraz katılmadı. Duruşmada, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık hazır bulundu. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan Güler Kömürcü Öztürk de geldi.

"MANEVİ PROBLEMLER YAŞAMAMAK İÇİN UĞRAŞ İÇİNDEYİM'

Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun, ''Sizinle ilgili düzenlenen raporlara göre, ceza ehliyetine sahip olduğunuz, kendinizi akıl hastası gibi göstermeye çalıştığınız belirtiliyor'' sözleri üzerine, ''Doktorlara sormak lazım. 10 gün yaşadım hastanede. Gördüğümde ürperdim. Manevi problemler yaşamamak için uğraş içindeyim'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada çapraz sorgusuna devam edilen Arslan, üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun ''diğer tutuklu sanık Osman Yıldırım'a, evine yakın olmamasına rağmen neden Ataşehir'de el bombalarını verdiği'' yönündeki sorusuna, burada hava teneffüsünün rahat yapılabildiğini söyledi.

Arslan, caddelerin açık olduğunu, ağaçların bulunduğunu, Sincan Cezaevi gibi bir yer olmadığını ifade ederek, ''Recep Özkan ile üniversitedeki arkadaşlar vasıtasıyla tanıştık. Trabzonlu, Laz kökenli olduğu için sempatim arttı. Özkan'ın evi burada. Onun evine dinlenmek için gidiyordum. Öyle bir güne denk geldi. Özellikle Ataşehir'de buluşalım diye bir şey olmadı'' dedi.

Osman Yıldırım ile Recep Özkan'ın evine gitmediklerini anlatan Arslan, Yıldırım ile Ataşehir'de herhangi bir evde de buluşmadıklarını kaydetti.

Özkan'ın evine yalnız gittiğini, diğer arkadaşları Orhan Kadı'nın da evde olduğunu belirten Arslan, kendisinin ayrı bir odaya çekildiğini söyledi.

Haşıloğlu'nun, 15. 16 ve 17 Mayıs 2006 tarihli telefon kayıtlarına ilişkin yönelttiği sorulara da Arslan, Danıştay saldırısından bir gün önce, rahat konuşabildiği bir insan olduğu ve ''hal icabı'' Süleyman Esen'i aradığını ifade etti.

"ŞİMDİ ALLAH'IN HUZURUNDAYIM YALAN SÖYLENMEZ"

Arslan, Haşıloğlu'nun ''Süleyman Esen'e önce liderim dediniz, sonra da bombaları ondan aldım dedeniz? Farklı beyanlarınızın sebebi nedir?'' şeklindeki sorusuna, ''İnsanın hareket, hal ve davranışlarıyla yaşamını bir sisteme oturtması lazım. Ben yaşamımı İslam'a oturtmaya çalışıyorum. Emniyet ifademde şahadet eksik. Süleyman ile Aykut Mete Şükre'nin ismini sevdiğim iki insan olduğu için, korumak amacıyla emniyetteki ifademde söylemedim'' diye konuştu.

Haşıloğlu'nun ''Şimdi niye verdiniz?'' sorusuna da Arslan, ''Şimdi Allah'ın huzurundayım. Her zaman Allah'ın huzurunda olunamaz. O zaman Allah'ın huzurunda değildim'' şeklinde cevap verdi.

CEZAEVİNE GİRDİKTEN SONRA AİLEMLE ARAM BOZULDU

Hakim Haşıloğlu, Arslan'a ''Duruşma sırasında babanız ve annenizle ilgili hakaretler içeren beyanlarda bulundunuz. 5-6 yıllık telefon dökümlerinize bakıldığında yakın zamana kadar birçok kez görüşme yapıyorsunuz, beyanlarınızla çelişen bir diyaloğunuz var. Anneniz ve babanıza öfkeniz ne zaman başladı?'' sorusunu yöneltti.

Arslan da cezaevine girdikten sonra ailesiyle ilişkisinin bozulduğunu ifade ederek, ''Babalık müessesesi, evladını hapsetmek değildir. Babam suyu taşırdı. Ben Müslümanım. Karşımdaki insanı Müslüman gibi görmek isterim'' dedi.

Haşıloğlu'nun da ''Saygı sınırlarını aşacak beyanlarda bulundunuz ailenizle ilgili'' demesi üzerine Arslan, ''Allah'a karşı saygısızlık yapanları parçalarım'' diye konuştu.

ORTAOKULDAN SONRA BASKIDAN DOLAYI EVDEN KOPTUM

 Sanık Alparslan Arslan, ''İdris Arslan'ı bu şekilde bilmiyordum. Ortaokuldan sonra baskıdan dolayı evden koptum. İstanbul'a geldim. İletişimim, sadece İslami çerçevede onlara gösterdiğim saygıdan ibarettir. Annem namazını kılmaya çalışırdı. Büyük kız kardeşim kapalıydı. Küçüğü de sonradan kapandı. Müslüman aileye mensuptuk'' dedi.

Arslan, soru üzerine, Ankara Mamak'ta askerliğini yaptığını ve askeri mühimmat konusunda eğitim almadığını kaydetti.

SALDIRIDAN BİR GÜN ÖNCE DANIŞTAY BİNASINDA KEŞİF YAPTIM

Danıştay Başkanı Mustafa Birden'i kısa ve tombul bir insan olarak tanıdığını ifade eden Arslan, Danıştay saldırısından bir gün önce binaya gittiğini, Birden'in odasını tespit ettiğini hatırlattı.

Danıştayda, Şemdinli iddianamesini hazırlayan eski savcı Ferhat Sarıkaya'ya benzeyen bir kişiyi de gördüğünü anlatan Arslan, ''İkinci gün Danıştay binasına gittim. Birden'in odası kapalıydı. Kapıyı zorladım. Çayçı geldi. 2-3 metre ötedeki odaya girdi. Ben de yürüyerek o tarafa gittim. İçeri girdim. Birden'i tespit ettim. Bismillahirahmanirahim diyerek ateş ettim'' dedi.

Arslan, sorular üzerine, ''Ergenekon'' iddianamesinde yer alan miting, gösteri, toplantı ve patrikhanedeki etkinliklere katılmadığını anlattı.

GİZLİ TANIK 9'UN BEYANLARIYLA İLGİLİ SORULAR TARTIŞMA YARATTI

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun sorgulamaya devam ettiği tutuklu sanık Alparslan Arslan, soru üzerine sanıklardan Muhammet Yüce ile duruşmalarda tanıştığını söyleyerek, dosyanın ''Ergenekon'' davasına bağlanma nedenini bilmediğini ve buradan Sincan'daki cezaevine dönebileceğini kaydetti.

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün, ''Sanıkları burada mı tanıdın?'' sorusuna Arslan, ''Uzak durmak lazım, başka gideceğim yerim yok. Muzaffer Tekin'i parçalayabilirim. Dengeyi bulursam kafayı yiyebilir'' yanıtını verdi.

İsminin geçmesi üzerine söz alan tutuklu sanıklardan Muhammet Yüce de Alparslan Arslan'ı tanımadığını belirterek, Arslan'a yönelik, ''Sen beni tanıyor musun?'' diye sorunca Arslan, ''Bilmiyorum, düşünmem lazım'' diye konuştu.

Alparslan Arslan, Muhammet Yüce'nin, ''Beni bu işe katmayın'' sözüne karşılık, ''Bombaları sen verdin. Böyle bir cümle kullanabilirim Muhammet Yüce için. Aramızda husumetin olmaması lazım. Ama bilmiyorum, daha sonra bilebilirim'' dedi.

Üye hakim Haşıloğlu'nuca telefonundaki bazı e-mail adreslerinin sorulmasına karşılık, bilgi sahibi olmadığını ve hatırlamadığını anlatan Arslan, babası İdris Arslan'ın mahkemeye verdiği dilekçede, kendisiyle ilgili ''Başbakan'ın icraatlarını methettiği'' yönündeki beyanlarının hatırlatılması üzerine de ''Başbakan'ın Genelkurmay Başkanlığına karşı tavrı hoşuma gidiyordu. Bu kadarını söyleyebilirim'' ifadesini kullandı.

Soru üzerine tutuklu sanıklar Osman Yıldırım ve Hüseyin Görüm'ün kendisinin Kadıköy'deki avukatlık ofisinde karşılaşmış olabileceklerini söyleyen Arslan'ın ifadesine karşılık söz alan Hüseyin Görüm, ''Alparslan doğru söylüyor. Osman Yıldırım'ı burada görünce ofiste karşılaştığım kişi olduğuna emin oldum. Alparslan'ın bürosunda karşılaşmış olabilirim'' diye konuştu.

OSMAN VE ÇEVRESİNİ ATV VE BANKALARA YÖNLENDİRİYORDUM

Üye hakim Haşıloğlu'nun, ''Osman Yıldırım'ın, 'Danıştaya saldırıyı tahmin ettim, Sinan Berberoğlu ismi geçti' beyanları var, buna ne diyeceksin?'' diye sorduğu Arslan, ''Ben Osman'ı ve çevresini ATV ve bankalara yönlendirmeye çalışıyordum. ATV'ye girmeyi ve bankalardaki insanları görmemizi sağlayacak diyalog sahibi insanlar lazım. Bu konuda Sinan Berberoğlu ismi geçmiş olabilir'' dedi.

''Osman Yıldırım'a gönderdiği belirli aralıklı telefon mesajlarının Cumhuriyet gazetesine bomba atılması tarihiyle örtüştüğü'' şeklinde bilgi verilen Arslan, bomba attıktan sonra, 3-4 kez, Cumhuriyet gazetesi alıp okuduğunu ve gazetenin ''türbanlı domuz'' karikatürünü yayımladıktan sonra özür dilemediğini aktararak, ''Meselenin çözülmesi için inat ettim'' diye konuştu.

''Cumhuriyet gazetesine gün içinde 3. bombayı atarken, kafanda da Danıştaya saldırı planı olmasına rağmen deşifre olma kaygısı taşımadın mı?'' sorusu da yöneltilen Arslan, ''Takdir. Allah varsa, Danıştay'daki meselenin çözülmesi lazım. Bunu Müslümanların çözmesi lazım. Başörtüsü açmak anlamında demiyorum'' dedi.

Arslan, ''Osman Yıldırım'ın 'Jitemci İsmail'in Alparslan Arslan ile görüştüğü'' yönündeki beyanlarının sorulması üzerine, Osman Yıldırım'ın bu tür insanlarla ilişkileri olduğunu, İsmail'i hatırlamadığını ifade etti.

YAHUDİ GÖRDÜM MÜ BEYNİM DÖNÜYOR

Osman Yıldırım'ın, Bostancı sahilinde gezerlerken, kendisinin, ''Eczacıbaşı'dan 2 kişiyi öldüreceğine'' dair beyanda bulunduğunu söylediğinin anımsatılması üzerine Arslan, ''Öyle bir şey yok. Eczacıbaşıların yeni yapılan bir yerleri vardı. Onları roketleyecektim. Yahudileri sevmiyorum. Türkiye toprağı için laiklere giderim ama Yahudilere dayanamıyorum. Yahudi gördüm mü beynim dönüyor'' diye konuştu.

GİZLİ TANIK 9'UN BEYANLARI

Üye hakim Haşıloğlu'nun, ''Gizli tanık 9 beyanında, 'Arslan'ın jitemci İsmail ile görüşmesinden sonra kendisine daha yoğun bir şekilde gidip geldiği ve devletin temizlik yapacağını söylediğini' anlatıyor. Ne diyorsun?'' diye sorduğu Arslan, ''Recep Tayyip Erdoğan ve avanesinin Türkiye'de bir şey oluşturabileceği kanaati oluştu çünkü ben de TSK'yı sevmiyorum. Erdoğan, TSK'yı doğru düzgün bir yere sokacak. Ben bunu anlatıyordum en basit ihtimalle. Yahudiler temizlenecek diye söylemiştim'' dedi.

Arslan, Veli Küçük ile Ortaköy'de görüştüğüne yönelik beyanların hatırlatılması üzerine de ''Veli Küçük denen şahıs beyefendi. Kendisi, sevdiğim, saygı duymak istediğim bir insan'' diye konuştu.

PERİNÇEK MAHKEME BAŞKANI TARTIŞMASI

Tutuklu sanıklardan Doğu Perinçek söz alarak, beyanları sorulan Gizli Tanık 9'un, aynı zamanda davanın sanığı olan Osman Yıldırım olduğunu ve bir insanın hem sanık hem tanık olamayacağını belirterek, ''Siz onun Osman Yıldırım olduğunu biliyorsunuz. Bildiğiniz halde tanık beyanlarını sorarak, kanunları ayaklar altına alıyorsunuz. Heyet olarak lütfen gidip görüşün, karar alın ve bir daha da sormayın'' dedi.

Üye hakim Haşıloğlu'nun ''Gizli Tanık 9'un aleyhinize beyanı var mı?'' diye sorduğu Perinçek, bunun önemli olmadığını ve basit bir insan olmadığı için sadece kendisini düşünmediğini belirterek, ''Türkiyemizi bölünmeye, parçalanmaya götürüyorsunuz'' şeklinde konuştu.

Perinçek'in ''iddianameyi kabul ederek hata yaptınız'' sözüne müdahale eden Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, ''Onlar konuşuldu bitti. Savunma sınırları içinde her şeyi konuşun. Bu kadar açık ve her şeyin konuşulduğu bir yargılama gördünüz mü?'' diye konuştu.

Perinçek ise ''Böyle bir dava görmediğim için korkuyorum. Bu dava Abdullah Öcalan'ı temize çıkarmak için üretilmiş bir davadır'' diyerek Şengün'e cevap verdi.

Doğu Perinçek'in, ''Osman Yıldırım'ın gizli tanıklığı kalmadı. Daha karar vermediniz bu konuda. Çekilin içeri karar verin ve bilelim mahkemeyi. Mahkeme mi Silopi çadırı mı bilelim'' şeklindeki sözleri üzerine Başkan Şengün, usulü tartışmaya açmayacağını ve hakimin soru sormasının normal olduğunu ifade etti.

Bu sırada, söz alan Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz ise birleştirilen Danıştay davası hakimlerinin, bütün konuları araştırdıklarını ve bu mahkemede Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin yargılamasının yok sayıldığını ileri sürerek, ''Türkiye'nin tek yargıçları siz misiniz?'' diye sordu.

''HİÇ KİMSEYE ÖN YARGILI DEĞİLİZ''

Danıştay'a saldırı olayının, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince araştırıldığını savunan Cengiz'in sözlerine karşılık, duruşmadaki izleyiciler arasında bulunan Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan ise ''Hayır. Araştırılmadı'' diye bağırdı.

Danıştay'a saldırı olayının örgütle bir bağı ve irtibatının olup olmadığının araştırılması sırasında çeşitli sorular sorulmasının çok doğal olduğunu belirten Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Perinçek'in avukatı Cengiz'e yönelik, ''Hukuku en az biz de sizin kadar biliyoruz. Hiç kimseye, asla ve kata ön yargılı değiliz. Öyle şey olur mu? 35 yıldır hukukun içindeyiz. Kişileri suçlamak mahkemeye yakışır mı? Bunu hukukçu bir kişi olarak nasıl söylersiniz? Böyle olduğu aklımın köşesine girerse 1 saniye bile durmam. Hakime, 'Şunu sorarsın, bunu soramazsın' diyemezsin'' şeklinde konuştu.

Tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin ise Osman Yıldırım'ın ifadelerinin bu örgüt davasıyla ilgili herkesi ilgilendirdiğini ve sevk maddelerinin herkesi bağladığını ifade etti.

Hakim üye Haşıloğlu'nun Arslan'a yeniden gizli tanık 9'un beyanlarını sorması üzerine Doğu Perinçek ve tutuklu sanıklardan Zekeriya Öztürk, Mahkeme Başkanı'na itiraz etti. Arslan'ın avukatı Oğuz Kayıran'ın da ''mahkemeye ara verilsin'' talebini değerlendiren heyet, duruşmaya ara verdi.

OSMAN YILDIRIM TANIK OLARAK DİNLECEK

Birinci ''Ergenekon'' davasında, mahkeme heyeti, tutuklu sanık Osman Yıldırım'ın, ''Tanık olarak mı, sanık olarak mı?'' dinleneceğinin belirlenmesi yönündeki talebi, ''Yasada sanık olan kişilerin tanık olarak dinlenmesine aykırı bir düzenleme bulunmadığı'' gerekçesiyle reddetti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, savcı Pekgüzel, öğleden önceki oturumda tutuklu sanık Yıldırım'ın sanık ya da tanık olup olmadığına ilişkin mahkemenin karar vermesine yönelik yapılan taleplerle ilgili görüşünü açıkladı.

Pekgüzel, avukatların, gizli tanığın kimliğini ortaya çıkartmak, deşifre etmek yoluna girdiklerini belirterek, bunun hukuken doğru olmadığını söyledi.

Gizli tanığın kimliğini deşifre etmenin yasaya aykırı olduğunu ve yasa gereği mümkün bulunmadığını ifade eden Pekgüzel, şöyle devam etti:

''Davanın amacı tüm gerçekleri ortaya çıkartmaktır. Soruşturma aşamasında Tanık Koruma Yasası yürürlüğe girmediğinden, kendisi ve yakınları açısından tehlike arz edecekse, tanıkların kimliği saklı tutulmuştur. Ceza kanunları ve CMK ve ilgili mevzuatlarda sanıkların aynı davada gizli tanıklık yapmasını engelleyen bir husus bulunmamaktadır. Uygulamada, çok sayıda davada sanıklar, aynı davada gizli tanık sıfatı ile de ifade vermiştir. Bazı bilim adamlarının, sanığın aynı zamanda tanıklık yapabileceği, bazı bilim adamlarının da yapamayacağı şeklinde farklı görüşleri vardır. Ayrıca aynı kişinin hem sanık hem gizli tanık olarak ifade verdiği davalar da Yargıtay'da onanmıştır.''

''DANIŞTAY EYLEMİ AKIL ALMAZ BİR EYLEMDİR''

Tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük'ün daha önceki bir duruşmada verdiği beyanında, ''Danıştay dosyasının iyi incelenmediğini'' söylediğini anımsatan Pekgüzel, ''Bizim de katıldığımız eksikliklere, aydınlatılmamış konulara değinmiştir. Danıştay eylemi Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş neredeyse akıl almaz bir eylemdir. Kamuoyunu derinden yaralamış bir olaydır ve ayrıntıları ile ortaya çıkartılması gerekmektedir. Oluşan çelişkilerin giderilmesine ihtiyaç vardır'' dedi.

Savcı Pekgüzel, ''Gizli Tanık 9'' olduğu iddia edilen ''Osman Yıldırım'ın tanık mı sanık mı'' olduğu konusunda mahkemenin karar vermesi yönündeki talebin reddini istedi.

Söz alan avukat Zeynep Küçük de kendisinin söylediği konunun farklı olduğunu belirterek, Danıştay sanıklarının kendi aralarında yaptıkları görüşmelere ait baz istasyonu kayıtlarının dosyada olmadığını, mahkemenin bunu araştırmadığını söylediğini kaydetti.

Küçük, henüz ''Ergenekon'' diye bir şey olmadığı için Alparslan Arslan'a yönelik aramalarda elde edilen ''Ergenekon'' belgesinin araştırılmasına gerek görülmediğini öne sürerek, 3 gündür çapraz sorgusu yapılan Arslan'ın yıldırılmaya, ağzından çelişkili beyanlar alınmaya çalışıldığını savundu.

Avukat Küçük, ''Osman Yıldırım sanık sandalyesine oturtulduğu için mahkemede tanık olarak dinlenemeyeceğini'' ileri sürdü.

Avukat Vural Ergül de ''Gizli tanık üzerinden yargının ahlaksızlaştırılmasına engel olun'' demesi üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, bunun ne demek olduğunu sordu. Ergül de ''Gizli tanığa Osman'ım diyerek sırtını sıvazlamak ahlaksızlıktır'' diye cevap verdi.

Başkan Şengün de ''Mahkemeye hitaben söylendiğini'' belirterek avukat Ergül'ü uyardı.

Ergül de ''Çakma bir gizli tanığın beyanı yargıya esas alınırsa bu bir ahlaksızlıktır'' şeklinde konuşunca, Mahkeme Başkanı Şengün, ''Mahkeme, ahlakın ne olduğunu sizden kat kat daha iyi bilir bunu hiç unutmayın'' diyerek Ergül'ün yerine oturmasını istedi.

YILDIRIM: "KELLENİ ALIRIM ULAN"

Mahkeme Başkanı'nın talepleri değerlendirmek için ara verdiği sırada, salondan çıkarılmakta olan Osman Yıldırım, avukat Ergül'e hitaben ''Kelleni alırım ulan...'' diye bağırdı.

Verilen aranın ardından kararı açıklayan Mahkeme Heyeti, ''Tutuklu sanık Osman Yıldırım'ın tanık olarak mı, sanık olarak mı, dinleneceğinin belirlenmesi yönündeki talebi, ''Yasada sanık olan kişilerin tanık olarak dinlenmesine aykırı bir düzenleme olmadığı'' gerekçesiyle reddetti.

Duruşma, Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusuyla devam ediyor./yeni şafak