Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, 14 Haziran Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk Kızılayın kan bankacılığı hizmetlerine 1950'lerde başladığını, kan bağışıyla ilgili kapsamlı çalışmaların 2005 yılından bu yana yapıldığını söyledi.

Yaklaşık 70 yılda kan bağışı konusunda oluşan sistemin sürekli geliştiğini belirten Kınık, Türk Kızılayın gönüllü kan bağışçıların destekleriyle milyonları aşan ve Ulusal Kan Temin Programı'nda dünyada örnek olarak gösterilen bir kuruluş haline geldiğini dile getirdi.

Kovid-19'un etkili olduğu dönemde bile küresel kan arzındaki sıkıntılara rağmen Türk Kızılayın gönüllü bağışçıları ve çalışanlarıyla başarılı süreç geçirdiğini vurgulayan Kınık, "Gerçekten küresel krizlerin yaşanmış olduğu o dönemlerde hiçbir hastamızı kansız, plazmasız bırakmamaya çalıştık. Yine kovid pandemisiyle beraber olayın ilk gününden itibaren de immün plazma teminiyle sağlık ordumuza tedavi edici noktada da destek olmaya çalıştık." dedi.

Kan, plazma, trombosit ve kök hücre bağışının ancak bir insandan başka bir insana yapılabildiğine dikkati çeken Kınık, "Bunlar laboratuvarlarda sentetik olarak yapılamaz. Bir başka insan eğer elini uzatmazsa o insan hayata tutunamaz. Dolayısıyla bu kadar önemlidir. Kan bağışını sağlıklı bütün bireylerimize bir vatandaşlık ve insanlık ödevi olarak öneriyorum." diye konuştu.

Kovid-19'un etkilerinin yavaş yavaş kaybolduğunu ve toparlanma sürecinin başladığını kaydeden Kınık, şöyle konuştu:

"Bugün sevinerek söyleyebilirim ki gerek asgari stok seviyelerimiz anlamında gerek bugün toplamış olduğumuz kan bağışları anlamında gerekse oluşturduğumuz ekiplerin günlük verimlilikleri anlamında pandemi öncesindeki sayıları yakalamış durumdayız. Dolayısıyla tekrar kan bağışı noktasında da pandemi öncesindeki performansımıza dönmüş durumdayız ama her zaman şunu vurguluyoruz: Kan acil değil, sürekli bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla bizim her gün bu kanı ramazan olsun, kış şartları olsun, yaz tatili olsun, ne günü olursa olsun toplamamız gerekiyor ve onu bekleyen hastalara ulaştırmamız gerekiyor. Rehavet yok, bağışlamaya, dayanışmaya devam."

Türk Kızılayın 2,3 milyon kan bağışçısı bulunduğunu, bağışçılardan her yıl yaklaşık 3 milyon kan toplandığını aktaran Kınık, "Her bir ünite kanın eritrosit, trombosit ve plazmaya ayrılıp üç farklı hastaya takıldığını düşündüğümüzde 6-7 milyon insana şifa vesilesi olan bağışçılarımız aracılığıyla yürütülen bu büyük kan temini programını takdirle anmamız gerekiyor. Kızılay aracılığıyla hastalara elini uzatan, onların şifasına vesile olan bütün kan bağışçılarımızı tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.

Kınık, henüz kan bağışı yapmamış 18-65 yaş aralığındaki sağlıklı bireyleri Kızılayın kan bankalarını ve bağış noktalarını ziyaret etmeye davet etti.

Bağışçıların büyük oranda erkeklerden oluştuğuna dikkati çeken Kınık, bu vesileyle özellikle kadın kan bağışçılarının sayısının arttırılması gerektiğinin altını çizdi.

Kınık, "Gençlerimizin kan bağışçılığı konusunu bir yaşam biçimi, pozitif bir yaşam kültürü olarak benimsemesi ve kendi sağlığına baktığı gibi o kanıyla diğer hasta insanlara şifa olabileceğini ve bunun onlara hem psikolojik olarak hem de bedenen iyi geleceğini de bir hekim olarak tavsiye ediyorum." şeklinde konuştu.