Dünyada ve Türkiye'de ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan kalp hastalıklarının görülme sıklığının artış gösterdiği; kalp krizinde en çok ölümlerin ilk iki saat içinde meydana geldiği belirtiliyor.

Uzmanlar, kalp krizinde erken ve eksiksiz müdahalenin ölüm oranını en aza indireceğinden, tam donanımlı birimlere ihtiyaç bulunduğunu belirterek, üstün teknoloji imkanlarının sağlandığı Acil Kalp Ünitelerinin önemli olduğunu ifade ediyor.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Keleş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kalp hastalıklarının ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer aldığını ve kalp krizi geçiren bir hastanın evinden alındıktan sonra hastaneye ulaşıncaya kadar geçen sürenin yaşamsal önem taşıdığını söyledi.

Türkiye'de acil kalp ünitelerinin kurulması ve yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Keleş, her yıl 200 binin üzerinde kişinin kalp krizine bağlı yaşamını yitirdiğini ifade etti. Keleş, Türkiye'de kalp hastalıklarının tedavisinde dünya ile hemen hemen başa baş gittiğini, ancak prevantiv (koruyucu) kardiyolojinin yeterince gelişmediğini belirtti.

Türkiye'de kalp hastalıklarının görülme sıklığının giderek artış gösterdiğini, tedbir alınmadığı takdirde bu oranın daha da yükseleceğini vurgulayan Keleş, ''Ülkemizde bir kişi kanserden ölürken dört kişi kalpten ölmektedir. Trafik kazasında ölen bir kişiye karşılık otuz kişi kalpten ölmektedir. Ülkemizde 3.1 milyon koroner kalp hastasının bulunduğunu ve bu sayının yılda yüzde 6.4 arttığını, yılda 190 bin vatandaşımızın da koroner kalp hastalığından hayatını kaybettiğini tahmin etmekteyiz'' diye konuştu.

-''TÜRKİYE'DE BİN YETİŞKİNDEN 105 KİŞİ KORONER KALP HASTASI''-

Keleş, Türkiye'de 1990 yılında Prof. Dr. Altan Onat önderliğinde başlatılan, hala devam eden ve kendisinin de içinde bulunduğu TEKHARF (Türk Erişkinlerinde Kalp Hastalıkları ve Risk Faktörleri) çalışması ile Türkiye'nin kalp hastalıkları bakımından profilini çıkarıldığını söyledi.

Çalışma ile Türkiye'nin kalp haritasının oluşturulduğunu ifade eden Keleş, şöyle devam etti:

''Son iki yılda, yetişkinlerimizin kardiyometabolik sağlığı hususunda, tıpta daha önce tarif edilmemiş bazı kusurlu işleyişlerin varlığı belirlendi ve yetişkinlerimizin yüksek koroner mortaliteye sahip olduğu tespitine geçerli bir açıklama getirildi.

TEKHARF çalışması 2007/08 tarama örnekleminde 449 erkek ile kadında Koroner Kalp Hastalığı varlığı 35 yaş ve üzerindeki 29.5 milyon nüfusta 3.1 milyon kişinin, yani bin yetişkin başına Türkiye genelinde 105 kişinin koroner kalp hastası olduğu anlamına gelir.

Bu tespit, koroner kalp hastalığı hakkında 1990 yılından beri yılda yüzde 6.4 hızında diğer bir ifadeyle 200 bin kişi arttığını göstermektedir. Bu dönemde 35 yaş ve üzerindeki nüfus yılda yüzde 3.3 hızıyla yükseldiğine göre, koroner kalp hastalığı nüfus artışı ve nüfusun yaşlanmasından bağımsız, hayat tarzımıza bağlı değişiklikler sonucu yılda ortalama yüzde 3 artmaktadır.''

Keleş, kalp sağlığı konusunda Sağlık Bakanlığı'nın bazı çalışmalar yaptığını, ancak bunların yeterli olmadığını, bu konuda Türk Kardiyoloji Derneği'nin de yoğun çaba sarf ettiğini dile getirdi.

-''KALP KRİZİNDE EN ÇOK ÖLÜM İLK İKİ SAAT İÇİNDE OLUYOR''-

Kalp krizine müdahalede üstün tıp teknolojisinin çok önemli olduğuna dikkati çeken Keleş, gelişmiş teknoloji sayesinde kalp hastalıklarının teşhisi ve tedavisinin daha kolaylaştığını söyledi.

Keleş, görüntüleme yöntemlerinin artmasının ve tekniğinin ilerlemesinin tanı ve tedaviye çok yardımcı olacağını belirterek, hastanelerin de bu alanda modern cihazlara sahip olması gerektiğinin altını çizdi.

Kalp krizinde erken müdahalenin tam donanımlı bir hastanede yapılmasının yaşamsal önem taşıdığını vurgulayan Keleş, şunları kaydetti:

''Kalp krizinde en çok ölüm ilk iki saat içinde olmaktadır. Bu nedenle erken ve eksiksiz müdahale ölüm oranını en aza indirecektir. Bunun için de tam donanımlı birimlere ihtiyaç vardır.

Ölümlerde ilk sırayı koroner arter hastalıklarının özellikle miyokard enfarktüsünün oluşturmasından dolayı, erken ve doğru müdahaleyi sağlamak amacıyla 1999 yılında hazırladığım 'Acil Kalp Ünitesi (AKÜ)' projesinin uygulanması ve geliştirilmesi yararlı olacaktır.

Acil Kalp Ünitesi, Türkiye'de yaygınlaştırılmalıdır. Sağlık Bakanlığı bu konuyla ilgilenmelidir. İstanbul gibi büyük ve kalabalık metropollerde gerektiğinde deniz ve hava transportu kullanılmalıdır.

Hastanın kalp krizi geçirdiği yerden sağlık birimlerine ulaştırılması arasında geçen süre çok önemli olduğundan proje önem taşımaktadır. Örneğin, hastayı Avcılar'daki evinden aldınız ve Cerrahpaşa'ya getireceksiniz. Önce Ambulans hastane ile irtibata geçmeli, hasta gelene kadar hastanede altyapı hazırlanmalı. Hastanın elektrosu, hastaneye ulaştırılmalı.

Sürekli hastane ile iletişim halinde olunmalı. Şu anda ambulans ile hastane arasında bir iletişim sağlanmıyor. Dünyada bunun örnekleri var. 2 dakikada kalp krizi geçirmiş hastaya müdahale edilebiliyor.''

-''ANİ KALP DURMALARINDA DEFİBRİLATÖR KULLANILMALI''-

Keleş, ani kalp durmalarında defibrilatör kullanımının önemine işaret ederek, yaygın kullanımının sağlanması halinde ani kardiyak ölümlerin sayısının azalabileceğini, ancak bunun için mutlaka deneyimli ve eğitimli personele ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Kalp sağlığının korunmasında değiştirilebilen ve değiştirilemeyen birtakım risk faktörleri olduğunu ifade eden Keleş, yüksek kolesterol, diyabet, obezite ve yüksek tansiyonun kalp hastalığı açısından risk faktörü olduğunu, stresli yaşam tarzından kaçınılması, doğru beslenilmesi ve fiziksel aktivenin korunması gerektiğini vurguladı.

Keleş, kalp sağlığına dikkat etmenin ülke ekonomisine de katkı sağlayacağını vurgulayarak, kalp ameliyatlarının maliyetinin yüksek, koroner yoğun bakımlardaki giderlerinin fazla ve stent fiyatlarının yaklaşık 3-4 bin dolar olduğunu belirtti.