Ödüllü oyuncu Saadet Işıl Aksoy bir buçuk yıldır yine oyuncu olan Rıza Kocaoğlu ile gözlerden uzak bir ilişki yaşıyor. All dergisine konuşan Aksoy ilişkisini anlattı: Beni dinleyen, benim de dinlemekten keyif aldığım biri var hayatımda. Aşığım da... Daha ne olsun! ..

Semih Kaplanoğlu'nun 'Yumurta' adlı filmindeki performansıyla 'En İyi Genç Yetenek' dalında Altın Portakal alınca, Saadet Işıl Aksoy herkes tarafından tanındı. Takip eden dönemde Valdivia Uluslararası Film Festivali ve Saraybosna Film Festivali'nde 'En İyi Aktris' ödüllerini de alarak 25 yaşında, hatırı sayılır bir başarıya imza attı. Son televizyon projesi 'Kalpsiz Adam'ın yayından kaldırılmasının ardından ise sessizliğe bürünen oyuncu, yeni projelerinden eğitim hayatına, aşk hayatından parfüm takıntısına All dergisine samimi açıklamalarda bulundu.

* Bir dönem değişim öğrencisi olarak Florida'ya gittim. Altı ay kaldım. Amerika'da hayat çok depresif. Eğer dışarıdan gelmişseniz devamlı bir şeyleri sorguluyorsunuz. Her şey düzenli işliyor tamam ama bizim Beyoğlu'nda da her şey tıkırında.

BİLİM İNSANI DEĞİLİM
* İstanbul'a dönünce Pera Güzel Sanatlar'da kamera önü oyunculuk atölyesini buldum. Benim için bir başlangıç oldu. Bu işin derinlerini keşfettikçe kendi derinliğimin de farkına vardım. Benim için güzel bir kapı oldu.

* Boğaziçi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum. Dile karşı yeteneğim olduğunu yaşım büyüyünce fark etim. İngilizce'yi seviyordum, edebiyatı da. Hiçbir zaman 'bilim insanı' olmadım. Sosyal alanlarda daha başarılı ve mutluyum.

* Kadir Has Üniversitesi'nde oyunculuk master'ı yapıyorum. Hiç, o kadar ödül aldım, tamamım ben demedim. Bu şımarıklık olur bence. Kendimi geliştirmeme faydası olacak her şeyi de denerim.

* Sorumluluk sahibi bir öğrenciyim. İnek deyince asosyallik de var işin içinde. Hiçbir zaman öyle olmadım.

KORKU FİLMİ ÇEKMİYORUZ
* Altın Portakal'a gitme hayalim hep vardı. Ödül almayı değil, orada olmayı çok istemiştim. Ödül aldığımda; "Bu kadarını hayal etmemiştim" diye düşündüm. O kadar heyecanlandım ki, konuşmam rezaletti. "Herkese iyi festivaller" dedim.

* Televizyonda ciddi bir rekabet var. 'Kalpsiz Adam' on bölüm yayınlandı ve kalktı. Üzücü ama isyan etmek çözüm değil. Seyirci neye göre beğeniyor bilmiyorum. Bunu bir sosyolog ya da psikolog açıklamalı.

* Helin Avşar'la bir korku filmi çekeceğim konuşuldu. Öyle bir projede yok. Ama başka bir film var. Şu an yoğun olarak Ali Vatansever'in ilk uzun metraj film projesi 'El Yazısı' üzerine çalışıyoruz.

* Son iki senedir Emir Kusturica hayalim var. 'Çingeneler Zamanı'nı punk opera yapmışlar. Paris'te kaldım bir dönem. Şansıma ben oradayken galası yapıldı. Kendisi yönetmiş, çok güzeldi, çok kıskandım.

* Televizyondan, reklamlardan para kazanıyorum. "İşini iyi yap, para gelir" derler ya, öyle oluyor. Hayatımı devam ettirebilecek kadar kazanıyorum. Benim için seyahat edebileceğim, yemek yiyebileceğim kadar paramın olması yeterli.

* Birbuçuk yıldır birlikteyiz Rıza (Kocaoğlu) ile. Beslenebiliyorum, oturup saatlerce konuşabiliyorum. Beni dinleyen, benim de dinlemekten keyif aldığım biri var hayatımda. Aşığım da! Daha ne olsun.

* Aşık olunca 'leyla' oluyorum, kafam uçup gidiyor. Bir nevi ruhsal hastalık süreci gibi. Tabii ölümcül cinsten değil, tatlı bir hastalık.

DELİRİP BAĞIRMAK İSTİYORUM
* Profesyonel anlamda Rıza'dan daha önde değilim. Belki basında yer alan popüler işler yapıyorum diye böyle görünüyor. O da tiyatroda iyi işler yapan, Afife Jale Ödülü olan iyi bir oyuncu. Onun tiyatro ödülü var, daha havalı. Onun bir ödülü benim üç-dört ödülüme tekabül ediyor. Google'da arama yapsanız, ondan daha çok fotoğrafım çıkar ama bu benim önde olduğum anlamına gelmez. Kıyaslama yapmıyoruz.

* Bir gün delirip bağırmak istiyorum. Sakinim genelde ama bazen öyle bir enerji patlaması yaşıyorum ki, "Yıllarca bunu nerede tutmuşum?" diye soruyorum kendime. Sonra, "Benim içimde bunlar yok ki... Ben çok mutluyum!" diye inkar ettiğim de oluyor. Ama aslında o çılgın tarafıyla barışması lazım insanın.

SABAH