Kadına yönelik şiddet cinsiyetler arası var olan güç dengesizliği nedeniyle neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. 2020 yılı raporuna göre ülkemizde bilinen olaylar sonucu 300 kadın öldürüldü, 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Aralık bilançosu ise 23 öldürülen kadın.

Kadına yönelik şiddet kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan, kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Bu ihlaller gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülmekle birlikte, kadınlar dünyanın bütün ülkelerinde fiziksel ve psikolojik şiddet tehlikesi altında yaşamaktadır.

Kadına yönelik şiddetin tarihi ne kadar eski olsa da uygulanan şiddet özellikle son yıllarda acımasız boyutlara ulaşmış, şiddet sonucu ölen kadınların sayısı önemli oranda artmıştır.

Kadına yönelik şiddet pandemi döneminde en üst düzeye çıkmış durumdadır. Pandemi döneminde yapılan araştırmalar kadına yönelik şiddetin neredeyse üçte bir oranında artış olduğunu gösteriyor. Özellikle sokağa çıkış yasaklarının olduğu, evden çalışmanın yaygınlaştığı ve sosyal ilişkilerin azaldığı bu dönemde aile içinde yaşanan şiddetin arttığı tespit edilmiştir.

Kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik çalışmalar ne yazık ki yeterince başarılı olamamıştır. Bu başarısızlıkta eğitim düzeyi, ekonomik özellikler ve ataerkil yapı önemli ölçüde etkili olmaktadır. Kişilerin bilinçlendirilmesi ve konu ile ilgili olarak eğitilmesi caydırıcı cezaların yayında acil alınabilecek önlemlerdir.

Ülkemizde aile içi baskının, kadının ailesi tarafından kocası ile birlikte olmaya yönlendirilmesinin ve kadınlarımızı yeterince koruyabilecek yapının bulunmamasının doğal sonucu olarak çok sayıda kadın kendisine uygulanan bu şiddeti kimselere söylemeyip sineye çekmek zorunda kalması sonucunu doğurmaktadır.

Uzunca bir süredir çok çeşitli konuda mağdur olan kişi ve grupların "Sessiz çığlık" eylemi yapmalarına tanık olmaktayız. Artık şiddet mağduru kadınlar için "Sessiz çığlık" eylemi zamanı gelmiş, hatta geçmektedir. Bu eylem sayesinde toplumda oluşması istenilen duyarlılığı oluşacaktır. Bunun için sadece kadınlar değil, her insanın bu eyleme destek vermesi gerekmektedir. Bu desteğe tüm demokratik kitle örgütlerinin katılımı sağlanmalıdır. Böylece şiddet mağduru kadınların bir şekilde bundan tamamen olmasa da  kurtulması sağlanmış olacaktır.

Oluşturulacak bir iletişim ağı ile şiddet mağduru kadınların mağduriyetlerini anlatabilecekleri bir platform oluşturulacaktır. Bu sayede kimliklerini belli etmeden, bir rumuz ile yaşadıklarını anlatabilecek, ortak bir çözüm yolu arayabilmenin yolu açılmış olacaktır. Bu platformda ifşa edilmeden anlattıklarından yola çıkılarak şiddet mağduru kadınlarımıza gerekli hukuki ve psikolojik destek verilmiş olacaktır. Elbette bu platform konusunda deneyimli ve bilgili kişiler tarafından yönetilip, gizlilik ön planda tutulmalıdır.

Bunun için basit bir mikro ölçekli internet sitesinin kurulması, bu sitenin şiddet mağdur kadınlara duyurularak güven içinde başvuruda bulunmalarının sağlanması ilk aşama için yeterli olacaktır. Ondan sonraki süreçte uzman kişiler yardım ve yönlendirme ile şiddetin önüne geçilmeye çalışılacaktır. Elbette bu şiddeti kısa bir sürede bitirmek mümkün değildir, ancak azaltmak ve ortadan kaldırmak için tüm yollar sonuna kadar zorlanmalıdır. Herkesin işbirliği ile gerçekleşecek bu çalışmaya ne kadar geniş kitleyi entegre edebilirsek başarı şansı o kadar yüksek olacaktır.

İlimizde kadına şiddet konusunda duyarlılık fazla olsa da yapılması gereken çok iş vardır. Geçenlerde Efeler Belediyesi’nin imzalamış olduğu "Kadın Dostu Kent Taahhütnamesi" önemli bir adım olmuştur. Bu imzadan sonra Belediye Meclisinde konu ilgili komisyon kurulması sevindirici olmuştur. Ancak yapılması gereken çok iş olduğunu, bu taahhütnamenin diğer ilçe belediyeleri tarafından da imzalanması gerektiğini, kadına şiddet konusunda acil eylem planı hazırlanmasının gerekli olduğunu hatırlamak isteriz. Tüm bunları başarabilirsek cinsiyet eşitliğini yakalayabilir, kadına şiddet sorununu ortadan kaldırabilirim.

"Kadınlarını okutmayan milletler yıkılmaya mahkumdur." (M. Kemal Atatürk)