Alaner, türkülerin Anadolu insanının yaşam biçimini anlattığına dikkat çekerek, "Kadına şiddet içeren öğeleri de türkülerimizde bundan dolayı bulabiliyoruz." dedi.
 
Türkiye'de medyada her gün yer bulan kadına yönelik şiddet haberleri insanlar tarafından tepki ile karşılansa da en çok okunan haber olmaya devam ediyor. Şiddet olaylarının perde arkasını araştıran Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Alaner, ilginç bir tespiti ortaya çıkardı. Türkülerdeki kadına şiddet içeren bölümlerin anlamlarını araştırmak için yola çıkan Alaner, öncelikle türkünün insanlar için ne anlam ifade ettiğini saptamaya çalıştı. Yaptığı çalışmalar sonucu genel bir kanı olarak türküleri, toprağa bağlı kesimlerde tarımla uğraşan insanların günlük yaşamını seslerle anlatma biçimi olduğunu belirledi. "Türküler köylünün, çalışanın bir yaşam biçimi" diyen Alaner, kadına yönelik şiddet içeren öğeleri türkülerde bulmanın mümkün olduğunu kaydetti. Kadına yönelik şiddetin türkülerde illaki fiziksel olarak var olmadığını, dolaylı yollar ile de anlatılabildiğini ifade eden Alaner, Türkülerde kadının kendi çektiği acıları, kendi seslendirmesi ile anlattığını vurguladı.
 
"TÜRKÜLER KADININ ÇEKTİĞİ ACI VE IZDIRABI ANLATIYOR"
 
"Türkülerimizde kadına şiddet içeren bölümlerin anlamları önemli" diyen Prof. Alaner, türkülerin çiftçinin, köylünün, kısacası tarımla uğraşan insanların günlük yaşamını seslerle anlatma biçimini ifade ettiğini dile getirdi. Prof. Alaner, şöyle dedi: "Bir köylünün yaktığı ağıt, tarlada saban sürerken yorulması türkülere yansımış. Dolayısı ile türkü bir yaşam biçimi. Kadına şiddet içeren öğeleri türkülerimizde bundan dolayı bulabiliyoruz. Bir şiddet var ortada ve bu şiddet illaki fiziksel olması değil, dolaylı bir şekilde de olabilir. Kadının çektiği acıyı, kadın kendi seslendirmesi ile insanlara anlatıyor. Kim tarafından yapıldığı belli olmayan bu anonim metinleri ve sözleri kadın gözüyle baktığımız zaman bu şiddeti ortaya koyuyor."
 
3 BİN TÜRKÜ İNCELENDİ
Araştırma boyunca 3 bin türküyü incelediklerini belirten Prof. Alaner, yaptıkları eleme neticesinde bu sayının 75'e düştüğünü ve en son 12 türkü içerisinde kadına yönelik şiddet unsurlarının var olduğunu saptadıklarını söyledi. Alaner, "Bu kadar iletişim ağının olduğu ortamda türkülerin yok olma şansı yok tabiî ki. Anadolu'da derlenmeyi bekleyen pek çok türkü var. Bu türküler içerisinde daha da kapsamlı incelemeler yapılırsa mutlak surette şiddet içeren öğeleri görebileceğiz." dedi.
 
Kadınların, tarih boyunca ezildiklerini ve şiddete maruz kaldıklarını belirten Alaner, o türkülerden bazılarını şöyle sıraladı:
 
"Biz Mürselekli kadınlar / Hep geceleri tütün dizerik /Acılarımızı dizerik ipe/ Kök sökerik kök gündüzlerimizde / Geceleri kömür yakarık / Karanlığı yakarık / Ağaçlarımız ürker geceden biz ürkmezik / Biz Mürselekli kadınlar, biz de yaşarık / Gelin olur gider evler döşerik."
"Kara kara kazanlara / Kara yazı yazanlara / Kimse sevgi göstermesin / Ak yazıyı bozanlara"
Alaner, bu türküde kadının günlük yaptığı işlerin yanı sıra çektikleri sıkıntıların anlatıldığını kaydetti.