KADDAFİ’NİN ŞEHADETİNİN 10. YILINDA İHTİLALİN BİLİNMEYENLERİ


İhtilal komitesinin kimlerden oluştuğu bilinmiyordu. Ancak, ‘Bizler Jön Türkler gibiyiz' diyorlardı. Jön Türk kelimesi de Libya'da çok sevildiğinden herkes memnundu. Bir hafta boyunca bu sözler tekrarlandı durdu.”


20 Ekim 2011 tarihinde uluslararası bir komplo sonucu ülkesi yağmalanan ve kendisi de emperyalistlerin piyonu çeteler tarafından katledilen Libya Devlet Başkanı Muammer El Kaddifi’nin 10. şehadet yılı... 1969 yılında yaptığı ihtilalle ülkesinin zenginliklerinin yağmalanmasını engelleyen Kaddafi, 1931 yılında şehit edilen büyük kahraman Ömer Muhtar’ın izinden gitti ve aynı akıbete uğradı. Boyun eğmeyen bir yapısı vardı ve ülkesinin zenginliklerini ülkesinin altyapısına harcadı. Kaddafi, Türkiye’nin de samimi dostuydu. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında ülkemize yardım etmiş, BM’de de bizi desteklemişti. Kaddafi’yi bu yıl pek bilinmeyen yönüyle anmak istiyoruz.

Yüzbaşı Muammer Kaddafi ihtilal yaptığında, Özgür Subaylar grubuna bağlı bir devrimciydi. 1 Eylül 1969 günü ihtilal yaptıklarında Kral İdris El Senusi, kaplıca tedavisi için Bursa'daydı. Devrimci hareket kısa sürede tanınınca Kral İdris görevini terk etmek zorunda kaldı. Kaddafi de Devrim Komuta Konseyi Başkanı olarak yönetimi ele aldı ve Albay rütbesine yükseltildi. 20 Ekim 2011 günü ABD darbesiyle devrilene kadar da ülkeyi 42 yıl yönetti. Libya'nın ilerlemesinde büyük hizmetleri oldu. O meşhur ihtilalin bizi de ilgilendiren ilginç bir hikâyesi var.

Kral İdris Senusi

Kral İdris Senusi 1890 yılında Trablusgarp'ta doğdu. Babasının ölümünün ardından 1902 yılında Senusi tarikatının başına geçti. Yaşı uygun değildi. Ancak 1916 yılında bu görevi yapmaya başladı. İtalyan işgaline karşı uzlaşmacı oldu. Bir ara ters düşünce Mısır'a yerleşti. İkinci Dünya Savaşı sonrası ülkeye gelerek 1951 yılında bağımsızlığın ilanından sonra ilk kez 24 Aralık 1951 günü kral ilan edildi. Emperyalist ülkelerle uzlaşmadan yana oldu. Gelişen devrimci Arap milliyetçiliği rüzgârı onu da götürdü. İhtilalden sonra bir süre Yunanistan'da kaldı ve daha sonra Mısır'a yerleşti. 1974 yılında ülkesinde açılan yolsuzluk davasında mahkûm oldu. Birdaha da Libya'ya dönmedi ve uzun yıllar yaşadığı Mısır'da 25 Mayıs 1983 günü 93 yaşında hayatını kaybetti.

Kraliçe'nin banyosunda canlı yılan

Kral İdris, Bursa'da iken ilginç olaylar olur. Dönemin Bursa Valisi Enver Saatçıgil'e göre Kral'a burada yılanla suikast düzenlenmiş, ancak başarılamamıştır. Olayı Vali Saatçıgil'in anılarından dinleyelim:

"Libya Kralı Ekslans Senusi, tedavi ve dinlenmek üzere misafirimiz olmuşlar idi. Kral ve Kraliçeyi kalabalık maiyyet erkânı ile birlikte Çelik Palas otelinin Atatürk kısmı olan bitişik binasında misafir etmiş idik. Kralın Bursa'da kaldığı günler içinde Libya'da da karışık günler birbirini kovalıyordu. Nitekim Albay Kaddafi, Kral Bursa'da dinlenirken darbeyi yapmış, yönetimi ele geçirmiş bulunuyordu.

Libya'da darbe olmadan 1-2 gün önce, Bursa Emniyet Müdürü bana gelerek Kraliçenin banyo küvetinde canlı bir yılan bulunduğunu haber verdi. Yaptığımız araştırmalara göre yılanın küvete nasıl geldiği kimin tarafından konulmuş olduğunu tesbit etmek bir türlü mümkün olamadı. Fakat, bu hadiseden hemen sonra Libya'da ihtilalin patlak vermiş olması göz önünde tutulacak olursa, yılanın küvete nasıl girmiş olduğu yolunda bazı neticelere varmak mümkün."

Otelden kaçırıldı

"Libya'da Albay Kaddafi yönetime el koyduktan sonra Dışişleri Bakanlığımızın talimatıyla Kralı ziyaret ederek Türkiye'de istediği kadar kalabileceğini bizzat söylememe rağmen, Kral seyahate devam edeceği arzusunu izhar ettiler. Ancak, ayrılırken kendisinin gazetecilerle karşı karşıya getirilmemesini ısrarlı bir şekilde benden ricada bulundular.

Kral ve Kraliçe, Bursa'dan ayrılacağı gün otelin çıkış kapısına bir kıta polis müfrezesini koyarak, arka kapıdan Kral ve Kraliçeyi çıkartarak Mudanya'da bekletilen vapura kadar kendilerine eşlik ettim. Kral, gazetecilerle karşılaştırılmadan arzusu yerine getirilmiş idi.

Mudanya'da bekletilen vapur Yunan vapuru idi. Vapura girdiğimizde vapurun her tarafının Kral ve Kraliçenin boy boy resimleriyle ve Libya bayraklarıyla süslenmiş olduğunu hayretle gördüm.

Bu arada Kral ile vapura binen veya Kralı uğurlamaya gelmiş o muhteşem maiyet erkânından hiç kimsenin bulunmadığını ve Libya'da ihtilali öğrendikten sonra bunların çil yavrusu gibi dağılmış olmalarını görmek beni bir hayli düşündürmüş idi." (Enver Saatçıgil, Geçen Günlerim, Olaylar ve Hatıralar, Mopak Aş. İstanbul 1993, s.92.)

Şoför anlatıyor

Kralın Bursa'da şoförlüğünü yapan ve onu gizlice otelin arka kapısından alarak Mudanya'ya götüren şöför Faruk Dikdemir ise tarihi olayı şöyle anlatır:

“Kaç gündür, üç arkadaşımla gece gündüz demeden Kralı muhafaza ediyorduk. O sabah da, Emniyet Müdürlüğüne ait özel plakalı otomobili, Kralın kaldığı küçük otelin arka tarafına çekmiş, bekyorduk. Saat on buçuğa geliyordu. Birden Kralın kaldığı dairenın penceresi açıldı. Libya'nın

Yunanıstan Büyükelçisi Tahir Bey göründü. Eliyle işaret ederek beni yukarı çağırdı... Çıktım. Tahir Bey telaşlıydı. Faruk, arabayı hemen arka kapıya yaklaştır ve bekle dedi. İki dakika sonra önde Kral ve Kraliçe, arkada Büyükelçi ve diğerleri indiler. Kral ile Kraliçe arka koltuğa yerleştiler. Benim yanıma Bursa Emniyet Müdürü oturdu. Bir işaretle, yıldırım gibi kalktık. Mudanya yolunda ok gibi gidiyorduk. Kilometre ibresi 90k m ile vuruyordu. Bir ara Kral hazretleri seslendi: Lütfen yavaş gidiniz!

Ayağımı gaz pedalından yavaşça kaldırdım. Hızımız yarı yarıya düştü. Bu sırada arkadaki arabalar yaklaşmaya başlamıştı. Meraklılar ve gazeteciler tarafından tekip ediliyorduk. Bize hızlı gitmemiz, kimseye yakalanmamamız emredilmişti. Ama bu defa emreden Kraldı. Yavaş gidecektik. Ben ilk defa bir kralı kaçırmanın beyecanı ile tutuşurken, Kral İdris Sunusi çok sakindi. Yüzünde düşmüş bir hükümdardan beklenen üzüntü ifadesi yoktu." 

O günden sonra şoförün Bursa'da lakabı 'Kral Faruk' olur. Senusi'den bir kuruş bahşiş almadığını da sözlerine ekler.

Hizmetli Kralı anlatıyor

İdris El Senusi, bir Yunan firmasından 5 milyon liraya kiralanan Knossos adlı özel yatla Yunanistan'a hareket ettiği sıralarda, Çelik Palas Oteli'ndeki dairesinde de temizlik başlar. Bursa'da bulunduğu sırada Krala hizmet eden otel personelinden Orhan Durmazer yaşadıklarını şöyle anlatır: "Kral gerçekten çok sakin ve iyi bir insandı. Hiç birimizi kırmadı ve yormadı. Bir çok konuda bize anlayış gösterdi. Öyle ki, sevmediği yemekleri tabağına koysak dahi geri çevirmez, hepsinden birer parça tadardı."

On bin lira bahşiş

Otelden ayrılırken, personel için on bin lira bırakan, bavulunu taşıyana da 500 lira bahşiş veren Kralın kaçırılmasını, kendisine hizmet edenler şöyle anlatır:

"Sabah, Kralın oteli terk edeceğini bilmiyorduk. Bize öğle servisini hazırlamamız bile söylenmişti. Sonra, karar değişmiş olmalı ki otelin salonunda bulunan lambri kaplı duvardaki gizli kapıyı açmamız emredildi. Hemen açtık. Az sonra Kral geldi ve bu kapıdan geçip, dışa açılan küçük demir servis kapısından çıktı, gitti. Bize de, gönderden kraliyet forsunu indirmek kaldı." (Hayat, 11 Eylül 1969.)

İhtilali yaşayan Türk anlatıyor

İhtilal sırasında Libya'da bulunan ve halen Almanya'da yaşayan Mühendis Mahmut Telli, ihtilali yaşayan üç dört Türk'ten biridir. İhtilal sonrası ülkeyi terk ederek Almanya'da yaşar. O günlerde  yaşadıklarını ise yıllar sonra şöyle anlatır:
"1969 senesinde ben Tripoli'de yaşıyordum. O yıllarda Libya'da 4-5 Türk ailesi vardı. Libya'nın nüfusu da 2 milyondu. Kral İdris El Senusi'nin çocuğu yoktu. Karısının yeğeni olan Prens Hasan, Sunusi öldükten sonra kral olacaktı. Prens Hasan geri zekâlı idi. Halk da bunu biliyordu ve Prens Hasan'dan kurtulmanın yollarını arıyordu. Böyle bir ülkenin küçük bir ordusu ve ondan çok daha büyük bir polis gücü vardı.

 

Nasır yardım etti
"Kral Senusi, yaşlıydı ve sağlık sorunları yaşıyordu. Bursa'ya kaplıcalara sık sık gidiyordu. Kaddafi'nin gelişinin senaryosunu da Mısır Cumhurbaşkanı olan Cemal Abdulnasır ve Sudan Kralı Numeyri'nin hazırladığı söylendi. Kral Senusi'nin Bursa'da kaplıcada olduğu dönemde, yani 1969'da 31 Ağustos'u 1 Eylül'e bağlayan gece yarısı Nasır'ın planı uygulandı. İhtilalciler, sayıları zaten çok az olan, polis generalleri ile ordu generallerini, ‘İhtilal oldu siz ihtilal komitesinin başına geçiyorsunuz' diye kışlaya topladılar ve hemen enterne ettiler. Ve o gece ihtilal komitesi, ‘Cumhuriyet kuruluyor' diye radyolarda bildirilerini okudular. Ellerinde asker de çok az olduğundan, koskoca bir caddeye ancak bir asker koyabiliyorlardı.

 

İhtilal komitesinin kimlerden oluştuğu bilinmiyordu. Ancak, ‘Bizler Jön Türkler gibiyiz' diyorlardı. Jön Türk kelimesi de Libya'da çok sevildiğinden herkes memnundu. Bir hafta boyunca bu sözler tekrarlandı durdu. Sonra başta Mısır, Sudan olmak üzere yeni Libya rejimi diğer ülkeler tarafından tanınmaya başlandı. Bir hafta sonra cumhuriyeti getirecek olan ihtilal komitesinin kimliği açıklandı.
Biz de diğer dört aile gibi Libya'yı terk ettik." (Yalçın Bayer, Hürriyet, 27 Şubat 2011.)