Narenciyenin atası olarak bilinen, portakala benzeyen ancak, tadı ekşi olduğu için meyve olarak tüketilmeyen turuncun kabuğundan çekirdeğine kadar içi de dışı da üreticisine para kazandırıyor.

Kozan- Portakal, mandalina ve greyfurt gibi narenciye ürünlerinin çiçek açma döneminde tozlaşmasını sağlayarak, böylelikle meyve oluşumuna katkıda bulunduğu için neredeyse her bahçede az miktarda da olsa bulunan turunç, bu sezonda da üreticisinin yüzünü güldürüyor.

Narenciyesiyle ünlü Adana'nın Kozan ilçesinde, üreticiler, hasat sonrası ellerinde kalan turunçların kabuğunu soyup reçel yaparken, suyunu ekşi sos üretiminde, çekirdeğini ise tohumluk olarak kullanılıyorlar. Kurutulmuş kabuğu ise ilaç ve kozmetik sanayisinde değerlendirilmek üzere tüccarlara satılıyor.

Kilosu meyve olarak 1 TL'den satılan turuncun taze kabuğundan yapılan reçelin kilosu 7-8 TL, sos haline getirilen suyunun kilosu ise 5-6 TL'den satılıyor. Narenciye tüccarları, gıda, ilaç ve kozmetik sanayisinde değerlendirilen kurutulmuş turunç kabuğunun kilosunu ise 1,50 TL'den alıyorlar.

İlçe Tarım Müdürü Necati Doğanay, turuncun görünüşte portakala benzemesine rağmen ekşi tadı nedeniyle meyve olarak çok fazla tüketilmediğini ancak, suyunun yemeklere ve salatalara ayrı bir lezzet kattığını bildirdi.

Portakal, mandalina, limon gibi narenciye ürünlerinin turunç fidanlarının aşılanması ile meydana geldiğini, bu nedenle turuncun, narenciyenin atası olarak bilindiğini anlatan Doğanay, şunları söyledi:

''İlçeye turunç fidanları daha çok Kadirli ve Hatay'daki fidan üretim merkezlerinden geliyor. Birçok çiftçi ise turunç çekirdeklerini değerlendirerek, yeni oluşturacakları narenciye bahçeleri için kendi fidanlarını hazırlıyor. Yetişen turunç fidanlarına daha sonra diğer narenciye ürünleri de aşılanabiliyor.''

''Bal ve turunç suyu''

''Anavarza'' markasıyla bal satışı yapan Sezen Gıda firmasının genel koordinatörü Can Sezen ise, turunç reçelini bir süre öncesine kadar üreterek balın yanında promosyon ürün olarak dağıttıklarını ve tüketicilerin büyük beğenisi kazandığını belirtti.

Turuncun, Osmanlı döneminde bir tatlı çeşidi olarak tüketildiğini belirten Sezen, ''Turunç reçeli, aromasının yoğun olması nedeniyle çok beğeniliyor. Biz belli dönemlerde promosyon amaçlı turunç reçeli üretimi yaptık. Müşteriden çok olumlu tepkiler aldık. Üretim yeterli olsa seri üretime bile geçebilirdik'' dedi.

Ayasofya Müzesinde, Kozan Belediyesince gerçekleştirilen bal şerbeti sebili etkinliğinde, şerbeti turunç suyu ile karıştırdıklarını anımsatan Sezen, şöyle devam etti:
''Ortaya çıkan lezzet yerli ve yabancı turistlerin beğenisini kazandı. Turunç, narenciye çeşidi olarak çok fazla bilinmediğinden bu meyvenin özelliklerini turistlere anlatmakta güçlük çektik. Turuncun gelecek yıllarda kullanım alanı ve ekonomik anlamda değerinin artmasıyla ileride portakal gibi yaygın bir ekim alanı oluşabilir.''

Bu arada, Kozan ilçesinde narenciye bahçesinde bekçi olarak çalışan Güngör ve Ayşe Kurtgöz çifti de, boş zamanlarında turunç kabuğu ve ekşisi üretimi yaparak aile bütçelerine ek katkı sağlıyorlar.

Güngör Kurtgöz, haftada 1 ton turunç topladığını, bundan 100 kilo kabuk çıktığını belirterek, ''Turunç kabuklarını soyduktan sonra evimizin damında kurumaya bırakıyoruz. Alıcılar, kapımıza kadar geliyor, bu sayede nakliye parası da ödemiyoruz. Turuncun suyunu da kaynatarak, ekşi sos yapıyoruz'' dedi.