Kral FM'e konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliyle bütün sanatçıların Adalet Bakanı tarafından bir gecede evlerinden alınabileceğini savundu.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu referanduma 9 gün kala Kral FM'de Gezegen Mehmet'in sorularını yanıtlıyor.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle: "Evet çıkarsa artık kimse kamu yararı dolayısıyla mahkemeye başvuramayacak. 'Tankın önüne çıkarım'

video için tıklayın


Bir Allah'ın kulu çıkıp da 12 Eylül'ün şu izini sildik desin. YÖK duruyor, dokunulmazlıklar duruyor. Geçici 15. maddeyi kaldırdınız ne oldu. Yargılanacaklar mı, hayır. 12 Eylül darbesini yapanlar yargılansın diye Meclis'e önerge verdik. Önerge AK Parti milletvekilleri tarafından reddedildi.


12 Eylül Anayasası'nın 85 maddesi değişti. Değişen maddelerden biri Erdoğan'a Başbakanlık yolunu açan maddeydi. Demek ki anayasalar değişebiliyor.

Geldiler önümüze bir metin koydular üç gün içinde görüşünüzü bildirin diye süre verdiler. Uzlaşma nedir? Bir masaya oturup tarafları alıp tartışırsınız. Uzlaşma budur. Görüşünüzü bildirin yoksa ben sevk ediyorum. Bu mu uzlaşma? Yanlış burada başladı. 85 madde uzlaşmayla değişti. Toplumun ağırlıklı isteğiyle anayasa geçsin istiyoruz.

Askere karşı çıkacağız diye yargının bağımsızlığını da yok etmeyelim. Yargı bağımsızlığımızın güvencesidir. Yargının sorunu var. Elbette düzelsin, itirazımız yok. Ama eğer yargı siyasallaşırsa çok ağır bedeller var. Hukuku egemen kılarsanız, topluma hak ve özgürlüğü getirirseniz, üniversiteler özgür ve özerk olursa, kurumlar çok iyi çalışırsa darbe niye olsun? Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım.

1982 anayasasına yüzde 92 "evet" oyu veren kimdi, başka ülkeden bir halk mı geldi? Bugün artık kimse darbe istemiyor ve herkes anayasanın değişmesini istiyor.

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözü Atatürk"ün sözüdür. Milletin iradesi yetkili organlar tarafından kullanılır, TBMM yasama organı, Hükümet yürütme organı, yargı yasama organıdır. Hakim karar verirken "Yaz kızım, Türk milleti adına" der, yürütme yani Sayın Başbakan milletin iradesiyle oraya gelmiştir. Asker bu denklemin içerisinde yoktur.

Dünyanın her tarafında, insanın olduğu her yerde hata olur. Yargı da hata yapmıştır. Ancak kasıtlı bir karara çok örnek verilebilir. Biz yargı eleştirilmesin demiyoruz, eleştiriden korkmamak lazım. Eleştiri yaparken onu daha iyiye doğru itmemiz lazım. Bu ülkede 20 yıl süren davalar var, bu sorunu kim çözecek, yasama organı çözecek.

Anayasa Mahkemesi"ne TBMM üye seçebilir ancak nitelikli çoğunlukla. Almanya örneğinde olduğu gibi 3"te 2"lik bir oranla seçilir.

Sayın Başbakan'ın ağzından bal damlıyor ancak doğruları söylememiz lazım. İki madde önemliydi, Sayın Baykal 'İki maddeyi çekin, uzlaşırız" dedi. Biz "hayır" kampanyası başlatmasaydık da "evet" kampanyası vardı. 81 ilin tamamında ve bütün gazetelerde tam sayfa "evet" reklamları var. Gazetelerin günlük sayfa fiyatı 40 bin TL, Allah aşkına nereden geliyor bu değirmenin suyu?

Biz milletin çıkarlarını korumak için Anayasa Mahkemesi"ne gittik, esnaftan yüzde 40"lık prim tahsil edilecekti ve mahkemeye gittik, iptal ettirdik.

Bize diyorlar ki "Bizi niye eleştiriyorsunuz, bizi övün." Ee, ben muhalefetim, niye seni öveyim. Biz tümüyle bu iktidarın yaptığı her şey yanlıştır şeklinde bir laf etmedik. Bizim görevimiz yanlışları dile getirmektir. Demokrasideki benim adım muhalefettir ve eleştiririm.

Anayasa Mahkemesi değişiklik paketinde bazı değişiklikler yaptı, ya yapmasaydı ne olacaktı? Örneğin her baro bir oy kullanacaktı ancak İstanbul Barosu 300 kişi Hakkari Barosu 10 kişi. Aynı oy kullanılabilir mi? Örneğin hukuk mezunu olmayanlar da Anayasa Mahkemesi üyesi seçilebilecekti, mahkeme buna engel oldu.

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarının yargıya açılmasına karşı değiliz.

HSYK için eleştirilerimiz şöyle: AB'nin kriterleri var ve Adalet Bakanı ile müsteşarının bu kurulda yeri olmaması gerekiyor. Yapılan düzenlemede 12 Eylül anayasası aynen korunuyor, Adalet ve Bakanı ve müsteşar yerlerinde duruyor. Biz daha önce de kendi parti programımızda da yazdık, HSYK bağımsız olsun ve başkanlarını kendileri seçsin. Biz mevcut sistemden rahatsızız ancak geliştirilmesi gerekiyor.

12 Eylül anayasasından daha ağır düzenlemeler geliyor. Benim hakkımda izinsiz dinleme yapan savcıyı ben şikayet edemiyorum, Adalet Bakanlığı izin vermezse şikayetim işleme konulmuyor.

Orhan Pamuk'la son derece samimi bir görüşme yaptık, birbirimizi ikna etmek gibi bir düşüncemiz yoktu. Şu olsaydı çok mutlu olurdum, Başbakan Erdoğan'la herhangi bir kanalda veya radyoda tartışsaydık farklı olurdu. Gönlüm isterdi ki burada ikimiz beraber olalım, uygarca. Biz vatandaşa bu fırsatı vermiyoruz. Başbakan yaptığının haklı olduğuna inanıyorsa bana bunu anlatmaktan niye kaçınsın?

İlk kez bir anayasa ile toplum bölünüyor, oysa anayasaların görevi toplumu kaynaştırmaktır. Bir değişiklik yapıyorsunuz, toplum karpuz gibi ikiye bölünüyor. Anayasa değişiklikleri dünyanın her yerinde uzlaşmayla yapılır, bu uzlaşma sadece siyasi partiler arasında da olmaz. STK'lar, meslek odaları, sanatçılar, toplumun bütün katmanları buna katılır. Üniversiteler niye konuşmuyor, anayasa değişirken bu ülkede? İnsanlar korkuyorlar, bu mudur özgürlük? Eğer üniversiteler konuşmayacaksa bu anayasa ne işe yarar?

'Evet' diyenlere de, kararsız olanlara da, hiç kimseye sitemim yok. Bütün yurttaşlarımdan şunu istiyorum, özgürlüğü kaybetmenin sonradan faturası çok ağır olur. O yüzden yargı siyasallaştığı zaman bunun acısını çekeriz. 27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta bu acılar yaşandı. Bu idamlar olmamalıydı ancak o dönem toplumun bir kısmı idamları alkışlıyordu. Kararsızlar korkanlar bence. Bizden korkmalarına gerek yok, niye 'hayır' demiyorsunuz diye bir baskımız yok. Şantaj uygulamıyoruz hükümet gibi.

Bu anayasa değişikliği çıksın, kötü niyetli bir Adalet Bakanı olayım, bu ülkenin bütün sanatçılarını bir gecede evlerinden aldırabilirim ve hatta o savcının da sırtını sıvazlarım. Değişiklik bunu getiriyor.

Başörtüsü konusunda sayın Başbakan önce anayasayı çok iyi okusun. Milletin iradesinden söz ederken TBMM'yi tek adres gösteriyor, oysa ki bu iradeyi üç güç kullanır. Güçler ayrılığı ilkesi demokrasinin özüdür. Başbakan'ın milletin kafasını bulandırmaması gerekiyor.

Sorun bir yasa sorunu değildir, yasa ile kılık kıyafet düzenlenmez. Düzenlediğiniz zaman toplumu kilitlersiniz. Bir dönem fes vardı, bir dönem fötr vardı, bir dönem kasket vardı. Hayat değişiyor. Geçen yıl giydiğimiz elbiseyi bu yıl giymiyoruz. Bunun yasa ile düzenlenecek bir tarafı yok. Olayı siyasallaştırmamamız lazım, o kesimi kendi partiniz gibi görürseniz olay çözülmez. Biz Başbakan gibi bakmıyoruz. Nasıl çözeceğimizi hiçbir yerde açıklamadım ancak şunu söyleyebilirim, bu sorunu mutlaka çözmek istiyoruz. Sadece hukukçulardan da yararlanmıyoruz, sosyologlardan da yararlanıyoruz. Doğru siyasetçi var olan sorunu çözmek için yürür. Başbakan diyor ki 13 Eylül'de Meclis'te toplanalım çözelim. Başbakan'a şunu sormak isterim: Parlamentonun yüzde 65'i bizde, ona bir gıdım su vermem diye kim konuştu? Bunu söyleyen insandan demokrasi bekleyebilir misiniz? Rüşvet bize ait bir kelam değildir. Başbakan öğrenmek istiyorsa -30 derecede kim buzdolabı dağıttı, 40 derece sıcakta kömürü kim dağıttı, ona baksın. Başbakan'ın üslubunu gözden geçirmesi gerekiyor, muhalefet kızar ama Başbakan kızmaz.

Mersin'de 2002'de yaptığı mitingde Başbakan dokunulmazlıkları kaldıracağı yönünde sözü var. Bunu en az 20 yerde daha söyledi. Herkesin dokunulmazlıklarını kaldıracağız diyorlar. Bir memurun ne dokunulmazlığı var, bakan izin verdiği anda mahkemeye çıkar. Memurlar da bakan izni almadan soruşturulsun diyorlarsa ona da razıyız, hemen getirsinler. Varsa askerin yargıcın dokunulmazlığı, getirin kaldırın. Paşaların dokunulmazlığı var mı, gidip ifade veriyorlar. Niye milleti kandırıyorsunuz? Milletvekili için kürsü dokunulmazlığı olmalıdır ancak ihaleye fesat karıştırmanın dokunulmazlığı olmaz.

Genel Başkan aday adaylığı için Baykal"ı ziyarete gittim ve Baykal bana "Partiyi toparlayabilir misin?" şeklinde endişelerini ifade etti. Biz de uzlaştık ve başkanlık sorunu çözüldü. Baykal"ın talebini büyük ölçüde yerine getirdik. Hiçbir zaman "Genel Başkan adayıyım" diye ortaya çıkmadım. Her kanattan nabız yokladım ve güzel bir tablo ortaya çıktı. "Piyon" iddialarına ise sadece gülüyorum.

13 Eylül"de karışacak olan CHP değil, Cumhurbaşkanlığı için AK Parti karışacak. Partide şu an iki kanat var.

Gürsel Tekin genel başkan yardımcısı olacak, şu an çok yoğunum, yoğunluk bitsin sonra bu adım atılacak.

Genel af CHP"nin görüşüdür, Baykal da bunu ifade etmişti. Ben de aynı koşullarda Batman"da ifade ettim. Bunu söyleyince AK Parti buradan bir şey kapar mıyım diye atağa geçti. Bizim Öcalan"ı affetme gibi bir niyetimiz yok. Hüseyin Çelik daha hızlı davrandı ve "Öcalan affedilemez" dedi. Kim örgütün liderini affetmek istiyor, AK Parti mi biz mi? Elimdeki belge 2006"ya ait, affın örgüt liderlerine de uygulanabileceği belirtiliyor ve altında da Başbakan"ın mührü var. 2006"da siz bu kanun teklifini getirdiniz ve gerekçesinde de diyorsunuz ki terör örgütünün kurucusu hakkında da uygulanabilir diyor. Şimdi bizim teklifimize niye celalleniyorsunuz? Kan akmasın diyorum, analar gözyaşı dökmesin diyorum. ABD"yi düşünelim, bundan 40 yıl önce siyahlar ve beyazlar çocuklarını aynı okula gönderemiyorlardı. Bugün bakalım devlet başkanı bir siyah, onlar birleşti, biz bölünüyoruz. Sayın Başbakan benim laflarımı niye çarpıtıyor, acizliğinden. Beni mecbur ediyor böyle konuşmaya. Allah aşkına niye çarkedeyim? Ben hiçbir zaman Ofer'e sabah tanımıyorum deyip akşam tanıyorum demedim."

Macun tüpten çıktı, bu anayasanın değişmesi yönünde yüzde 100 bir görüş birliği var. "Hayır" çıksa bile referandumda yine de değişecek. Bu değişim isteğini uzlaşmayla taçlandıralım, toplumun bütün kesimlerinin bir araya geldiği bir değişiklik olsun. Bunun için önce "hayır"ın çıkması gerekiyor, hayırlı bir iş olsun önce. Kafamızda partilerle ilgili kalıpları kıralım."

Kemal Kılıçdaroğlu, programdan sonra istek olarak Onur Akın'dan 'İnadına' isimli parçayı ve Sabahat Akkiraz'dan bir türküyü çaldırdı.