Hep savunduğumuz şey; SANDIK ve MİLLİ İRADEDİR.

Sandıktan çıkana; hoşumuza gitse de gitmese de hayırlı olsun deriz.

Hoşlanmadığımız olduğunda; bazıları gibi asla koyun kafalılar lafı etmeyiz.

Neticede; millî irade bu yönde tecelli etmiştir, bu iradenin başımızın üstünde yeri vardır.

Baştan beri tek itirazımız; ABD, AB, terör örgütlerinin bu seçimde taraf olmasına idi.

Yoksa; halkın tercihine kimsenin lafı olamaz.

Bu bir başarıdır.

Bu netice; Sandığı kabul etmezler ve diktatör savsatasının, ne kadar saçma bir iftira olduğunu bir defa daha teyit etmiştir.

Fark; çok kısa zamanda beklenmedik şekilde niçin artmıştır.

Rakibi ile kıyas kabul edilemeyecek kadar donanımlı ve başarılı bir isim niçin kaybetmiştir.

Bunlar en ince detayına kadar araştırılacaktır.

17 yıldır iktidarda olan bir parti ilk defa, ciddi bir başarısızlıkla karşı karşıya gelmiştir.

Ancak kazanan da CHP değildir.

Ankara’da, İstanbul’da netice; partiden yetişen birileri ile alınmamıştır.

AK Parti; ülkede başta sağlık ve ulaşım olmak üzere bir çok alanda devrim yapmıştır.

İstanbul için yaptığı yatırımlar, hayal bile edilemezdi.

Fakat; insanlar hizmeti kanıksamıştır.

Hele yeni nesil için; İstanbul’un susuz ve çöp dağları ile kokan 90 yılları masal gibi gelmekte, hiçbir şey ifade etmemektedir.

Yapılan çok ciddi araştırmalara göre;

Özellikle son yıllarda;

CHP'ye oy veren %22-25’lik kesim sadece ideolojik olarak tercih kullanmaktadır.

Bu rakam İzmir için %46-48,

İstanbul için %38-40 bandındadır.

Örneğin; İzmir’de, değil Körfez, her yer koksa, birkaç ilçe yerine tüm İzmir aylarca susuz kalsa, siz körfezi lavanta kokulu yapsanız, tüm çeşmelerden memba suyu akıtsanız netice alamazsınız.

Beğenin, beğenmeyin bu bir tercih.

Sol seçmende görülen bu tercih hali, kendini sağda tasvir eden seçmende görülmemektedir.

İmamoğlu; 31 Mart'ta İstanbul’da CHP'nin %38-40 bandındaki kemikleşmiş oyunun tamamını almış, üzerene İP' ve HDP'nin oylarını, Saadet’in oylarının çoğunluğunu ekleyerek, Yıldırım’la başa baş noktaya gelmişti.

Yenilen seçimde; bu oyların üzerine %5-6’lık AK Parti oylarını da ekleyerek beklenmedik bir başarı elde etmiştir.

Bu başarıda;

-İmamoğlu için dua seansları yapıp, kapı kapı dolaşan FETÖ'nün abi, ablaları ve kriptolarının,

-Telefon hatlarından özel mesajlarla; destek çağrıları yapan mavi namaz takkeli Süleymancıların,

-Bildirilerle destek veren sözde risaleci Yeni Asyacıların,

-Vefasızlık abidesi; Gülcülerin,

-Kibir ve gurur timsali; Davutoğlu avanesinin,

-17 yıl önce kendilerini ifade etmeleri yasak olan, dindar Kürtlerin,

-Kendilerince ders peşinde olan, algıya kapılan saf AK Partilerin,

büyük paylarını ve katkılarını unutmamak gerekir.

Bütün yükü liderin omuzlarına yükleyen AK Partililerin,

Liderini yalnız bırakanların,

Teşkilat mensuplarının, pati yönetiminin suçu yok mu?

Olmaz olur mu? tabi ki var.

Ekonomik daralma rol oynamadı mı?

Oynamaz olur mu?

Suriyeliler üzerinde yürütülen abartılı algı etkili olmadı mı?

Bal gibi oldu.

İmralı mektubu yanlış algı yapmadı mı? Karşı taraf bunu çok iyi kullanmadı mı?

Yapmaz olur mu? Çok iyi kullandılar.

Partiye yük olmaya başlayan bazı STK ve sivil toplum örgütleri, bazı medyanın payı yok mu?

Var tabi.

Daha birçok etken, bu başarısızlıkta rol oynadı.

Bazen kazanmak, kaybetmektir.

Bazen de kaybetmek, kazanmaktır.

AK Parti'nin bu kaybetmesi, özüne dönüşü getirirse,

2023 kazanılacaktır.

Öze dönüş sağlanmalıdır.

2023'ü kaybetmek, Türkiye’yi kaybetmektir.

Niye mi?

Sadece ABD'nin oynadığı oyunlara ve Akdeniz'e çöreklenen emperyalist güçlere bakmak yeterli.

Erdoğan kaybetsin, Türkiye tekrar emrimize girsin diye el ovuşturuyorlar.

23 Haziran gecesi; İmamoğlu kazandığında, İstanbul’daki ABD elçiliğindeki kutlama,

AB'den atılan twetler, yabancı basının 2-3 gündür attığı manşetler ne ifade ediyor.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!