CHP ise yıllardır değişmeyen kalesini düşürmeye hiç niyetli değil. Ancak, tarımdan otomotive kadar birçok alanda ekonomik faaliyet gösteren İzmir'in başı, işsizlikle dertte. En çok da lise ve üniversite mezunları işsiz
İzmir liman kenti olmasının yanında, hammadde kaynakları, nitelikli işgücü, ulaşım imkanlarının zenginliği ve sanayinin gelişmesine imkan veren yapısıyla, bölgenin ticaret merkezi durumunda. Yörede, kömür, altın, bakır, kurşun, çinko, demir, antimuan, perlit, grafit, asbest, titanyum, dolomit ve mermer madenleri çıkarılıp işleniyor. İnşaat malzemeleri imalatı ve inşaat yapımı alanlarında Türkiye'nin en gelişmiş kentlerinden birisi.

Ancak 2009 verilerine göre yüzde 16,2 olan işsizlik oranıyla İzmir, iller genelinde 19. sırada yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İzmir Bölge Müdürlüğü'nün hazırladığı 'Seçilmiş Göstergelerle İzmir' başlıklı çalışmaya göre şehirde sanayi kollarının gelişmişliğine rağmen işsizlik oranı yüksek. Çalışmaya göre 2004 yılındaki yüzde 15,7 oranındaki işsizlik, 2005 yılında yüzde 13,9, 2006 yılında yüzde 12, 2007 yılında yüzde 10,5, 2008 yılında yüzde 11,8 oldu.

LİSE VE ÜNİVERSİTELİLER BOŞTA
Yine TÜİK İzmir Bölge Müdürlüğü'nün geçen temmuz ayını baz alarak hazırladığı 'Eğitim durumuna göre işsizlik oranları' çalışması, İzmir'de işsizlerin büyük çoğunluğunu lise ve üniversite mezunlarının oluşturduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Araştırmaya göre İzmir'de 2009 yılında yüzde 17,6, 2010 yılında ise yüzde 15,3 oranı ile en çok işsizler lise mezunları oldu. Lise mezunlarını 2009 yılında yüzde 14,4, 2010 yılında yüzde 12,4 ile mesleki veya teknik lise mezunları izledi. Lise mezunlarını da 2009 yılında 12,5, 2010 yılında 11,5 ile üniversite mezunları izledi.

KAPANAN VE AÇILAN ŞİRKETLER
TÜİK İzmir Bölge Müdürlüğü'nün çalışmasına göre, İzmir'de 2005-2009 yılları arasında 3 bin 810 şirket ve kooperatif kapandı. 2006 da 820 şirket ve kooperatif, 2009 yılında da 796 şirket ve kooperatif (Türkiye üzerindeki payı yüzde 7,7) faaliyetlerine son verdi. 2009 yılında açılan şirket ve kooperatif sayısı yüzde 2,8 olarak gerçekleşti.

LOJİSTİK AVANTAJI YÜKSEK
TÜİK raporuna göre yatırımcılar İzmir'i en çok (yüzde 28,40) lojistik avantajı nedeniyle seçiyorlar. Lojistiği sırasıyla yüzde 24,34 ile hammaddeye yakınlık, yüzde 21,48 ile vergi ve teşvik avantajı, yüzde 16,95 ile yetenekli iş gücü dolaysıyla seçiyor.

İŞ İMKåNI YETERLİ DEĞİL
Yatırımcılar, İzmir'in en önemli sorunun yüzde 23,51 ile iş imkanının yeterli olmaması olarak görüyor. Bunu yüzde 21,87 ile çarpık yapılaşma, gecekondulaşma izliyor. İzmir'in üçüncü en büyük sorunu ise yüzde 19,35 ile alt yapının yetersizliği.

Şehrin aşırı göç alması, yüzde 14,88 ile dördüncü en büyük sorun. Bunu yüzde 11,81 ile yurtdışında tanıtımının az olması izliyor. Altıncı sırada, yüzde 5,22 yurtdışından yeterli sayıda uçuş olmaması yer alıyor.
Verilere göre 2006 ve 2010 yılları arasında yabancı sermayeli şirket sayıları az da olsa artıyor.

EN BÜYÜK GÖÇ İSTANBUL'DAN
İzmir ile ilgili diğer bilgiler de kentin sosyal yapısını ortaya koyuyor. 2009 verilerine göre kentin yıllık nüfus artışı yüzde 18,9, net göç hızı ise yüzde 7. İzmir 2008-2009 verilerine göre en çok göçü 10 bin 574 kişi ile İstanbul'dan alıyor. İstanbul'u 10 bin 400 kişi ile Manisa ve 6 bin 901 kişi ile Ankara izliyor. Kentteki evlenme hızı 2008 de yüzde 8,8 olurken, bu sayı 2009'da yüzde 7,8 oldu.

DIŞ TİCARETE BAĞIMLI
İzmir'in ekonomik açıdan değerlendirilmesi ve özellikle genç işsizler konusunda çalışmalar yapan İzmir Ekonomi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. M. Ufuk Tutan, 'İzmir ekonomisinin dış ticarete bağımlı hale geldiğini belirtti. Kriz dönemi ile birlikte Batı Anadolu Bölgesi illeri ve Türkiye'de işsizlik oranlarında artış yaşandığını belirten Tutan, şunları söyledi: 'Son yapılan bir araştırmaya göre kriz döneminde İzmir'de üniversiteli işsizlerin oranı, Türkiye genelinin 4,7 puan üzerinde tespit edilmiştir. 2008 yılında ülke genelinde yüzde 13,9 olan işsiz üniversite mezunlarının toplam işsizlere oranı, İzmir'de yüzde 18,6 olarak belirlenmiştir.'

DIŞ TİCARETE BAĞIMLI
'İzmir'de istihdam edilen kişi sayısı, Türkiye genelinin % 5,5'ini, Ege Bölgesi'nin ise % 39,8'ini oluşturuyor. Krizin etkileri bağlamında baktığımızda, krizin başlangıç tarihi olan 2008 yılında İzmir'de istihdam edilenlerin sayısında yüzde 2,6'lık düşüş yaşanmıştır. Bu düşüş bölge ve ülke genelinden daha fazladır. Bölgemiz ve İzmir ekonomisi, son yıllarda dış ticarete bağımlı hale gelmiştir. Küresel ekonomide izlenen kriz ve hızla azalan iç talep, bölgemizde üretimi ve istihdamı hızla düşürmüştür. 2009 yılı içinde aniden bozulan bölge ekonomisinin 2010 yılı içinde toparlanma sinyalleri algılansa da ekonomide beklenen toparlanmanın kriz öncesi seviyelere ulaşması henüz beklenmemektedir. Üstelik, kriz sürecinde bozulan istihdam yapısının ve dış ticaretin bu sene ya da gelecek sene içerisinde hemen toparlanmasının çok zor olduğu da anlaşılmaktadır. Ayrıca, ülke siyasetinde izlenen ani dalgalanmaların beklentileri iyimser yönde değil, kötümser yönde etkilediği ve buna mukabil olarak bölgemize yönelik yatırım kararlarının zaman zaman değişikliğe uğradığı dikkatlerden kaçmamaktadır.'

KADIN İŞGÜCÜ İSTİHDAMDAN ÇEKİLİYOR
'İzmir'de ve bölgemizde işgücüne katılma oranlarındaki azalmanın ana nedeni ise diğer bölgelere göre daha fazla kadın işgücü istihdam eden bölgemizin krizle birlikte önce kadın işgücünü hızla istihdamdan çekmesidir. İstihdamdan çekilen kadın işgücünün tekrar ev hanımı olarak işgücüne dahil olmaması sonucu diğer bölgelere kıyasla İzmir'de ve bölgemizde hem istihdamda hem de işgücünde daha fazla daralma izlenmiştir.'

HAZİNE'YE KATKI DÖNMÜYOR
Öte yandan, işsizlik ve tasarrufların artması sonucu talepte görülen azalmayı devlet harcamaları ile telafi edilmediği de izlenmektedir. 2009 yılı verilerine göre Ege Bölgesi'nin yıl içerisinde Hazine'ye yaptığı katkı 23.1 milyar lira iken devletin bu bölgedeki harcaması da 11.3 milyara ancak ulaşmaktadır. Bu oranların İzmir'e olan izdüşümü ise daha olumsuzudur. İzmir'in devletten aldığının 3.5 katını devlete verdiği görülmektedir. Bu durum ise krizde zaten iç talebi bozulan bir ekonominin daha da daraldığı anlamına gelmektedir. (akşam)