Merhaba dostlar!..

Ola ki bir kadın para karşılığında bedenini satsa en kibarından “hayat kadını” denir değil mi?.

Sonra ahlaksız denir, namussuz denir. Daha da denir de buraya yazamayacağım.

Allahın bir insana verdiği en kutsal değerlerinden olan namusunu satmaktadır çünkü.

Normal bir hayatı yoktur onun. O kimliği ile insan içine toplum içine çıkamaz.

Utanır.

Utandırılır.

Bu hayatı ise büyük bir çoğunlukla isteyerek seçmemiştir. Bizler kabul etsek de etmesek de kendince mecburiyetleri vardır.

Dikkat edin sadece kendisine ait bir değerini sattığı içindir bütün bunlar. Toplumun aşağılamaları, dışlamaları da ondandır.

Kendisi de dâhil, varsa çoluk çocuğu ve yakınları da nasiplenir bu gayri ahlâki durumundan.

Bedenini satan o insanı utanmaya ve utandırılmaya sevk eden şey ise, ta gözümüzü açtığımızdan itibaren ailemiz ve çevremiz tarafından, dini ve toplumsal kurallarımıza dayanarak, hücrelerimize kadar işlenen bir duygudur.

İnsanları böyle bir ahlaki yanılgıdan koruyan ve caydıran da bu duygudur.

Evet sevgili dostlar!.. Şimdi gelelim asıl konumuza.

Geçenlerde bir haber ilişti gözüme. Haber başlığı şöyleydi: “Noter tasdikli torpil”…

Bu haber yerel ve ulusal, pek çok haber sitesi ve gazetesinde yer aldı.

Ama etkisi fazla olmadı. Her halde alıştığımızdan olsa gerek gündemi sarsmadı.

Benim dikkatimi de galiba, eski bir noter katibi olduğum içindir, algıda seçicilik misali çekti.

“Noter tasdikli torpil”…

Olay şöyle:

Bir ilçede, Milli Eğitim bünyesindeki okullara atanacak müdür ve müdür yardımcılıkları için yapılacak mülakat sınavında, kazanacak adayların muhtemel listesi mülakattan önce bir sendikaya ulaştırılır.

O sendika da bu belgenin mülakattan önce hazırlandığını doğrulamak ve belgelemek için Noter’e tasdik ettirir.

Mülakat sonuçlanınca da görülür ki, kazananların listesi ile önceden hazırlanan torpil listesi büyük oranda aynıdır.

Bu haberi sonradan araştırırken gördüm ki geçmiş dönemlerde de buna benzer noter tasdiği ile tespit edilen torpiller olmuş.

Tabi bunlar tespit edilenler.

Ama maalesef bizim için fazla yadırganacak bir durum değildir bu. Ezelden beri az veya çok her dönemde yapıla gelen bir uygulamadır çünkü.

Bununla ilgili atalar sözümüz bile vardır. “Bal tutan parmağını yalar” diye…

Nasıl mı yalar?

Zaten biliyorsunuz ama, bir de ben söyleyeyim.

Mesela, çalma, çırpma, hortumlama gibi yolsuzluklar yaparak yalar. Gerçi yolsuzluk konusunda pek sayın din adamlarımızdan Hayrettin Karaman beyefendi yolsuzluk hırsızlıkla aynı değildir diyerek araya bir fark koymuş ve böylece meşrulaştırır gibi olmuştu ama…

Neyse, şüphesiz en doğrusunu yerlerin ve göklerin sahibi bilir diyelim.

Başka da nasıl mı?...

Dini, siyasi, iktisadi ve sosyal açıdan menfaatleri uğruna adam kayırması yaparak yalar ve yalatır.

Peki, bizler nasıl karşılarız bu yalama çeşitlerini?

Eğer peşinden gittiğimiz bir partiyse bunları yapan, çoğunlukla helal olsun deriz. Daha fazlasını yapmasını isteriz. Artık devlet bizimdir, biraz da bizim borumuz ötsün deriz.

Yalnız borumuzu öttürürken de bazen, her ne kadar başımız günde beş vakit secdeye varsa da, İsrafil’in en son üfleyeceği boruyu unutmuş gibiyizdir.

Eğer muhalefette isek, o zaman da kızarız, küfrederiz. Sıra bir bize de gelse deriz.

Bu hep böyle sürer gider.

Toplumun büyük bir kesimi, sen de yüzde yetmişi, ben diyeyim yüzde sekseni ise, ya bu duruma sessiz seyircidir, ya da kendi işinden gücünden, ekmek kavgasından bu durumu görecek durumda değildir.

Şimdi dikkat edin sevgili dostlar!...

Ne acıdır ki, bir tarafta bir kadın, sadece kendi bedenini sattığı için en kibarından hayat kadını olup, toplum içine çıkamıyor ve çıkartılmıyor iken,

Diğer tarafta, devletin-milletin yani tüyü bitmemiş yetimin maddi ve manevi hakkını, hakkı olmayanlara peşkeş çekenler, maalesef aynı tepkinin binde birini bile görmez. En azından taraftarları arasında görmez.

Yazık ki, ne yazık…

Demek ki şimdi bu durumda,

Devletin-milletin varlığı, yetkileri, imkânları bir bedenden daha az değerli oluyor değil mi?

Ve yine,

Nasıl bir namus ve ahlak anlayışı ise artık hücrelerimize kadar işlenen; Vatan, millet, devlet, şehit, tüyü bitmemiş yetim, adalet, hak-hukuk ve göz yaşı gibi değerlerimiz, bir kadın bedeninden daha az değerli oluyor maalesef…

Sonuç olarak,

Sadece bedenini satan namussuz oluyor.

Hayırlısı olsun, ne diyelim.

Nasılsa bir gün İsrafil’de öttürür borusunu, İsrafil’de…

 

Sağlıcakla...

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA