Osmanlı Devleti, uzun süren savaşlar sonucunda 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Antlaşması ile 1.Dünya Savaşında yenik düştüğünü kabul etmiş ve çok ağır koşulları olan bu anlaşmayı kabul etmiştir. Savaşın başında İtilaf devletleri kendi aralarında, gizlice yaptıkları Londra ve St. Jean Maruienne antlaşmalarıyla İzmir ve Kuşadası çevresini İtalya’ya verme vaadinde bulunmuşlardı. İtalyanlar, Kuşadası’nı İzmir’den Fethiye’ye kadar olan kıyı bölgelerinde, savaş gemilerinin demirlemesi için en uygun yer buluyorlardı.

7/8 Mayıs 1919 günü Kuşadası’na gelen Regina Elena kruvazörü, bir hafta Kuşadası’nda kaldı. İtalyan askerleri çevrede incelemeler yapıp bozuk olan gümrük binasını ve iskelesini onardılar. Her gün 120 asker gemiden karaya çıkıp, Kuşadası-Selçuk karayolu çevresinde dolaştılar. 14 Mayıs 1919 günü, Regina Elena’dan çıkan 200 İtalyan askeri, öğle saatlerinde Kuşadası’nı ve Selçuk İstasyonunu işgal ettiler. Böylece Kuşadası çevresinde İtalyan işgali resmiyet kazanmıştır.

Regina Elena Gemi komutanı Albay Alessandro Ciano, işgali hukuka aykırı bulduğunu söyleyen Kuşadası Kaymakamı Ferruh Bey’e; “kendilerini padişahın görevlendirdiğini, gelecekte bir olay çıkmasını engellemek için karaya asker çıkardıklarını” söylemiştir. Ancak müttefiklerine haber vermeden İtalyanların Kuşadası’nı işgal etmeleri, İtilaf Devletleri tarafından İtalya’ya 17 Mayıs 1919’da protesto notası verilmesine yol açmıştır. Aynı gerekçe ile 17 Mayıs 1919’da Söke’ye de geçen İtalyan askerlerinin 18 Mayıs’tan 21 Nisan 1922’ye kadar 2 yıl, 11 ay, 3 gün sürecek işgal fiilen başlamıştır.

Aynı tarihlerde Mustafa Kemal Bandırma Vapuru ile direnişi başlatmak için Anadolu’ya geçmektedir. 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların da İzmir’i işgal ettiğini anımsarsak, İtalyan işgal bölgesi olan Menderes’in güneyinde kalan toprakların, Aydın il sınırı kapsayan bölümü, demografik yapısı nedeniyle Yunan işgalinden cesaret alan Rum çetelerinin olayları ve onlara karşı gelişen Kuvayı Milliye milislerinin eylemlerine sahne olmaktadır.

Üç yıla yaklaşan İtalyan işgali sırasında, Aydın ilinde hiç bir direniş ve olayla karşılaşmayan İtalyanlar, Türkler ile tek bir olayda karşı karşıya gelirler. 1921 yılı Temmuz’unda İngiliz yapımı De-Hawilland- 9 tipi bir Yunan bombardıman uçağının, Davutlar’a zorunlu iniş yapmasıyla bu karşılaşma gerçekleşir.

ismet-teyyaresi.jpg

Bu uçağın; pilot ve gözcü askeri tarafından, başkalarının eline geçmesin diye imha etmesine, çevrede bulunan köylüler engel olmuştur. Sağlam olarak ele geçirilen uçak, Türk askerleri tarafından zor şartlar altında Söke’deki Konak Meydanı’nda bulunan bir taş hana getirilir. İtalyan askerleri, Türklerin ele geçirdiği bu uçağı almak isterler. Sadece on altı kişi olan Türk jandarmalar, İtalyan askerlerine karşı mevzi alır ve uçağı teslim etmeyeceklerini, gerekirse savaşa hazır olduklarını gösterirler. Bunun üzerine İtalyanlar öncelikle, uçakla birlikte yakalanan iki Yunan askerini teslim alırlar, ardından bir incir ağacına zincirlerle bağlanan uçağın üstü örtü ile kapatılır ve İtalyan ve Türk askerlerini karşı karşıya getiren gerginlik yatışmıştır.[1]

Muhtemeldir ki İtalyanlar zamana bıraktıkları bu olayda, uçağın Söke’de zincirli kalacağını düşünmüşlerdir. Oysa jandarma muharebe onbaşı Rahmi (Kocagöz) Efendi, Sökeli bir ihtiyar saatçi ile birlikte, bir örtünün altında gizlenen uçağı kısa sürede parçalarına ayırır ve kağnılarla en emniyetli ve en güvenilir yer olarak görülen Muğla’ya 27 Temmuz’da göndermeye başlarlar. Tüm parçaları ile 9 Ağustos’ta Muğla’ya varan uçak, Muğla halkının ve ordunun olmayan imkânlarını seferber etmesiyle tekrar bir araya getirilir. Özellikle Madanoğlu ve Köseoğlu aileleri bu işe her şeyleri ile sarılırlar. Ankara’dan gelen tayyare makinisti Eşref Bey’in onardığı uçak, Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızdan Vecihi Hürkuş’a teslim edilir. 19 Ağustos 1921’de nazar boncuklarıyla tekrar havalanan uçağa “İsmet” adı verilir. Önce Akşehir, ardından Ankara’ya varan İsmet Tayyaresi, Sakarya Muharebesi’nin kaderini belirleyen iki savaş uçağımızdan birisi olur. Gerçek bir kahraman asker olan Vecihi Hürkuş, sivil havacılığımızın da öncüsü, aynı zamanda uçak imalatı yapmış bir sanayicidir.[2]

Bu uçak, Kuşadası’nda ele geçirilen, Söke’de gizlice sökülerek Muğla’ya gönderilen, burada toplanıp Kurtuluş Savaşı’na katılan İsmet Tayyaresi’dir. Muğla, bu onurlu değere, sahip çıkmış, unutulmasın diye yaşatmaya devam etmektedir. Bugün Muğla’ya gittiğinizde, Atatürk Bulvarı ile Uğur Mumcu Bulvarı’nın kesiştiği kavşakta, bu uçağı görebilirsiniz. Cumhuriyetimizin ilanının 85. yıldönümünde konulmuştur buraya.

Kurtuluş savaşında Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasında büyük rol oynayan ve halen İzmir Gaziemir’deki Hava Teknik Okullar Komutanlığı’nda sergilenen “İsmet Tayyaresi” isimli De-Hawilland- 9 tipi uçağın orijinal boyutlardaki bir maketi törenle Muğla’daki kavşağa yerleştirilmiştir. Uçağın yapımı yaklaşık 2,5 ay sürmüş, İngiltere Uçak Müzesi’nden alınan çizimler ve ODTÜ uçak mühendislerinin katkısıyla Muğla Belediyesi işçilerinden oluşan 9 kişilik ekip tarafından tıpkı yapımı gerçekleştirilmiştir.

Hiçbir yedek parçası ve malzemesi bulunmayan ve Sakarya savaşına katılan iki tayyareden biri olan İsmet Tayyaresi, savaş boyunca 28 uçuş gerçekleştirmiştir. Havacılarımız Sakarya Meydan Savaşı süresince bu uçakla, genişliği 120 kilometreyi bulan cephede, düşman üzerinde ve gerilerinde birçok uçuşlar gerçekleştirmiştir.

Görev yapabilecek durumdaki iki uçaktan biri olan İsmet Tayyaresi ile havacılarımız bir gün içinde üç, bazen dört uçuş yaparak cephenin her noktasıyla ilgili keşif uçuşlarını yapmıştır. Bakımlarını geceleri fenerler ve çıra ateşinin ışığı altında yaparak uçakları sürekli görev yapar durumda tutan havacılarımız, olağanüstü fedakâr gayretleri ile sayı azlığını nitelik üstünlüğü sağlayarak gidermişlerdir. Havacılarımızın keşif raporları ile düşmanın durumu hakkındaki değerli bilgilerin zamanında cephe komutanına ulaştırılması elde edilen zafere büyük katkıda bulunmuştur.[3]

Gönül ister ki; hikâyesini öğrendiğimde çok şaşırdığım İsmet Tayyaresi tarihimizin bir parçası olduğu Aydın ilimizde de yaşatılsın. Özellikle Kuşadası ve Söke belediyelerine büyük görevler düşüyor. Söke Belediye Meclisi’nin bu yönde alınmış bir kararı olmasına rağmen projenin hayata geçirilmemiş olması oldukça düşündürücü ve üzücü. Keşke hayata geçirilebilse.

“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana sadık kalmalıdır.” (Mustafa Kemal Atatürk)

 

[1] https://savguaydin.wordpress.com/2016/04/06/ismet-teyyaresi/

[2] http://www.tayyareci.com/hvtarihi/1919-23/06b.asp

[3] https://mehmetcamli.wordpress.com/yoresel/ismet-teyyaresi/