Engin Çeber"in ölümüyle ilgili davada Başgardiyan Aydoğdu, “Tekme tokat dövüyorlardı. Vurmayın dedim, beni dinlemediler” dedi. Savcı, sanıkların işkenceden yargılanmasını istedi

Metris Cezaevi ve polis merkezinde işkence gören Engin Çeber"in ölümüyle ilgili davanın ikinci duruşmasında ifade veren tutuksuz sanık Başgardiyan Yılmaz Aydoğdu, “Tekme tokat dövüyorlardı. Ben, "Durun, vurmayın" diye talimat verdim, ama, beni dinlemediler” dedi.
İnfaz Koruma Başmemuru Cuma Kaçar ifadesinde, kayıtlara isminin, “Çeber"in ölümüne neden olan iki nolu şahıs olarak” geçtiğini, ancak, bunun asılsız olduğunu savundu.
Karantinadaki kalabalığı görünce Çeber"in koğuşuna girdiğini belirten Kaçar, şunları söyledi:

İşkenceyi söyledi
“Masada oturuyordu. "Neyin var, hasta mısın?" şeklinde sordum. Ayağa doğru kalkıp elini kaldırarak, "Ben siyasi mahkûmum" dedi. Bana vuracağını düşünerek elini tuttum. O arada kendisini yere attı. Arkadaşlar kaldırdı. Ben odadan çıktım. Aynı gün avukatı görüşmeye geldi. Herhangi bir olumsuzluk olsaydı herhalde avukatına söylerdi. Avukatı da bunu bildirirdi.
Avukatı daha sonra Çeber"in "Bizi burada yaşatmazlar" dediğini basına söylemiş. Bunu ayın 6"sında söyleseydi, Engin Çeber bugün hâlâ yaşıyor olurdu.”
Davanın öğleden sonraki oturumunda, savcılık ifadesinde işkenceyi anlatan tek kişi olan tutuksuz sanık infaz koruma başmemuru Yılmaz Aydoğdu savunma verdi. 6 Ekim"de koğuşlarda sayım alan memurları koridorda izlediğini belirten Aydoğdu, “B-8 Koğuşu"ndan kalkacaksın, kalkmayacaksın sesleri geldi, içeri girdim. Bu sırada Nevzat Kayım, Çeber"i sağ kolundan tutarak 2-3 tokat vurdu. "Yapma" dedim. Çeber"e sordum "Kardeş neyin var?" dedim. "Hasta değil, siyasiyim, DHKP-C"liyim" dedi. "Bu odada siyasi tutuklu olmaz" dedim. "Canım kardeşim" dedim. Yanağına dokunup nasihat ettim. "Senin suçun memura mukavemet etmek, siyasi değil" dedim. Sayım alan memurları gönderdim. Aynı gün arkadaşlara, "tutanak tutun, getirin" dedim. İş yoğunluğundan tutanakla ilgilenemedim.”
Aydoğdu, savunmasına şöyle devam etti: “Ertesi gün arkadaşlar B-8"de sayım yapıyorlardı. Koridordan sesler geldi. 30-40 saniye sürdü. Kapıya baktım içeride arbede vardı.

"Çeber dizüstü çöktü"
"Kalkacaksın, kalkmayacaksın" diye tartışıyorlardı. "Kimliğini alın, tutanak tutun" dedim. Çeber; Sami Ergazi, Selahattin Apaydın ve Nihat Kızılkaya"nın arasındaydı. Tekme tokat dövüyorlardı. Nihat 2 şamar vurdu. Nevzat avucunun içiyle başına vuruyordu. Ben bağırınca bıraktılar.
Selahattin"i engelleyerek dışarı çıkardım. Çeber yere düştü. Sami de onu bahçeye doğru sürükledi ve vurmaya devam etti. Çeber dizüstü çöktü. Sonra onu, o şekilde bırakıp ayrıldım. Ben "Durun, vurmayın" diye talimat verdim ama beni dinlemediler.”
Bir sanık avukatı, “6 Ekim"deki tutanak yanlışsa neden ihbar etmedin?” diye sordu. Aydoğdu ise, “Kendi kendime tutamam, korktum” dedi.
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kemal Öztürk, eziyet suçundan yargılanan 16 sanığın suç unsurunun değişebileceğini bildirdi. Öztürk, sanıkların işkence suçundan yargılanmasını istedi.
TCK"da "eziyet" suçunun üst sınırı 5 yıl hapis cezası. "İşkence" suçunda ise ölüm meydana gelmişse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülüyor.

MİLLİYET