DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Kuzey Irak gezisi sırasında Bölgesel Kürt Yönetimi'ne `Türkiye'deki barış, demokrasi özgürlük mücadelesi susturulursa yarın size yöneleceklerdir. Biz sabah kahvaltısı olursak, sizde öğle yemeği olursunuz dedik' mesajı verdiklerini söyledi.

Mardin Milletkvekili de olan Ahmet Türk, Kuzey Irak'a yaptıkları gezi sırasında Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin internet sitesinde yer alan "PKK'ya da söyledik. Silahlı mücadele Kürtlere zarar veriyor" sözçlerinin yanlış algılandığını ileri sürdü. Diyarbakır'da bir internet sitesine konuşan Ahmet Türk, acele yaptığı röportajda yanlış anlaşılmalara sebep olacak bir şeyin öne çıkarıldığını belirtirek, "Bu yanlış anlaşıldı. İfade etmek istediğimin bu olmadığını ısrarla söylememe rağmen bu Türkiye gündemine taşındı" dedi.

Ahmet Türk, Kuzey Irak'ta yaptığı görüşmeler ve oradaki yetkililere verdikleri mesajlarla ilgili şöyle dedi:

"Kürdistan bölgesinde verdiğimiz mesaj şudur. Türkiye'deki barış, demokrasi özgürlük mücadelesi susturulursa yarın size yöneleceklerdir. Biz sabah kahvaltısı olursak, siz de öğle yemeği olursunuz, dedik. Ama farklı mesajları öne çıkarıldı, hiç de düşünmediğim, aklımdan bile geçmeyen bir noktaya taşınması ebette rahatsızlık verici bir durumdur. İçinde bulunduğumuz süreçte artık silah bir hak arama yöntemi olarak gündemden çıkmıştır. Bunu söylerken silahlı güce dayanarak sorunu bitirme mantığının nerden geldiğini çok iyi biliyoruz. Kürt halkı sürecin barışa evirilmesi için onlarca kez fırsat yarattığını da biliyoruz. Bunların kullanılmadığını da biliyoruz. Ama buna rağmen, barışçıl sürecin gelişmesi için ısrarcı olmamız lazım. Birlikte yaşadığımız halkları karşı karşıya getirecek politikaları oyunları bozma gibi bir sorumluluğumuz var."

"BENİM KIBLEM HALK"

Yıllardır Kürt halkına bağlı, Kürt halkının mücadelesine katkı sunmak isteyen bir mantıkla bu mücadelenin içinde olduğunu söyleyen Ahmet Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim şahsen kıblem halkımdır. Onun geleceğidir, o halka bir şeyler katmanın çabasıdır. Biz sadece var olan sürece uygun bir politika yürüterek, hiçbir şey katmadan yaparsak bu Kürt halkına ve mücadelesine bir şey katmaz. Ama bize düşen görev ve sorumluluk, mücadeleyi olgun bir noktaya taşımaktır. Bu yaşanan süreci sonlandıracak, barışçıl demokratik ve diplomatik bir çalışmayı yürütmektir. Halkın bizden beklentisi de budur. Halkımız sadece var olan durum üzerinden siyaset yapmayı bizden beklemiyor. Bu durumun onurlu bir barışa dönüşmesi, Kürt halkının geleceğine katkı sunacak, bir tavrı sergilememiz konusunda bize bu görev ve sorumluluğu vermiştir. Kimseye kendimizi ispatlamak zorunda değilim. 30 yıldır en çetin koşullarda bu halkın yanında oldum, sonuna kadar da olmaya devam edeceğim"