Türkiye'de ilk kez rast gelinen tıbbi bir olay yaşandı. "Auto-Brewery Sendromu" olarak isimlendirilen bir rahatsızlık, Türkiye'de ilk kez Giresun'da yaşamını sürdüren bir vatandaşta görüldü. 58 yaşındaki Verda Güniz Atış Azrak isimli vatandaş, sıkıntılı bir süreçten gelmiş olsa da Türk doktorların uyguladığı bir tedavi yöntemi ile iyileşme aşamasına girdi. Gelin hep birlikte hem bu rahatsızlığa hem de hastanın yaşadıklarına yakından bakalım.
Auto-Brewery Sendromu, en basit anlatımı ile insanların alkol almadan sarhoş olması durumu. Vücutta bulunan mikroorganizmalar nedeniyle yaşanan rahatsızlık, gıda olarak aldığımız karbonhidrat ve şekerli gıdaların alkole dönüştürülmesine ve kanda artan alkol miktarının da insanı sarhoş etmesine yol açıyor. Sık rastlanan bir rahatsızlık olmayan Auto-Brewery Sendromu, Verda Güniz Atış Azrak ile Türkiye'de de ilk kez görülmüş oldu.
Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Emel Uzunoğlu, Auto-Brewery Sendromu'nu şu sözlerle anlattı:
Auto-Brewery Sendromu, yani vücudun kendi kendine alkol üretmesi. Hastalar hiç alkol kullanmadıkları halde yemekten kısa bir süre sonra kandaki alkol düzeyleri çok yüksek düzeylere çıkıyor. Bunun sebebi de vücutlarında bulunan mikroorganizmalar. Dünyada çok bilinen bir hastalık olmadığı gibi ülkemizde de ilk vaka bizimkisi oluyor. Biz hastalığın bilinmediği için bu kadar az konuşulduğunu düşünüyoruz. Hâlbuki bilinse çok daha fazla tanık olunacak. Tedavisi mümkün görünüyor, en azından kontrol altına alabiliyoruz. Diyabetlilerde, bilinçsiz antibiyotik kullanımlarında, geçirilmiş bağırsak operasyonlarının ardından sonra bu hastalık ortaya çıkabiliyor. Bağırsakta denge sorunu yani bağırsaktaki mikroorganizmaların dengesinin değişmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalık. Bağırsaktaki bu dengenin sağlandığında hastanın ataklarının arası uzayabiliyor, kontrol altına alınabiliyor.
Bizim hastamızda da gözlemlediğimiz şekerli yiyeceklerden sonra belirtilerinin olduğu görülüyor. Çünkü mikroorganizmalar şekeri alıp mayalar ve alkole çevirir. Bununla beraber baharatların da atağı bazen tetiklediğini gördük. Antibiyotik kullanmadan probiyotiklerle, beslenmeyle, bazı yardımcı ilaçlarla, alkolü ya da ara molekülleri ortamdan çekecek bazı ilaçlarla atakları kontrol altına aldık. Hastamız artık evine dönüyor ama takip etmeye devam edeceğiz.
Hastalığın çok bilinmediğini, bundan kaynaklı olarak da tanı koyulamadığını anlatan İç Hastalıkları Dr. Öğr. Üyesi Kubilay İşsever ise şöyle konuştu:
Ülke çapında literatürün bize bildirdiği kadarıyla yaşanan ilk vaka. ABD ve Kanada’dan bildirilen vakalar var. Avrupa ülkelerinden dahi henüz bildirilen bir vaka yok. Aslında her yerde görülebileceğini ama hastalığın tanınmadığı için tanı konulamadığını düşünüyoruz. Bu hastalığın belirlenmesi gerekiyor ki, tanı konulup hastalığın ne sıklıkla olduğunu o şekilde anlayabiliriz. Aslında alkol kullanmamasına rağmen alkol zehirlenmesinde, alkol komasında olduğu gibi vücuttaki alkolün çıktığı seviyeye göre belirtiler meydana geliyor. Bulantı, kusmalar gibi alkol zehirlenmesinde meydana gelen bütün semptomların hepsi olmakla beraber, bilinç bulanıkları, uyku hali, kişilik bozukluğu, karakter değişimleri görülebiliyor. Bizim hastamızda da bugüne kadar çeşitli şiddetlerde buna benzer semptomlar meydana gelmişti. Yaklaşık bir aylık tedavi sürecinde güzel sonuçlar aldık. Bir kişi alkol almadığını iddia ettiği halde kanında alkol saptanan ya da nefesinde alkol kokusu alınan vakalar olursa bu hastalar auto-brewery yönünden değerlendirilmesi gerekiyor.