Kraliyet, parklar, müzikaller, turizm, Big Ben, London Eye, çok kültürlülük, Buckingham Sarayı, Tower Bridge, alışveriş, futbol, tenis, dil kursları, ekonomi, müzeler... Bütün bunlar neredeyse her iki sakininden biri yabancı kökenli olan Londra'yı akıllarda bırakan unsurlar.

İngiltere'nin başkenti Londra, özellikle Batılı ekonomilere darbe vuran finansal krize rağmen, çok kültürlülük ve çok dilliliğin kalesi olmayı sürdürüyor.

Yaklaşık 8 milyon kişinin yaşadığı başkent Londra'da, nüfusun yüzde 34'ünü, İngiltere doğumlu olmayanlar oluşturuyor. İngiliz vatandaşı olan ancak farklı kökenlerden gelenlerin oranı ise yüzde 42.

İngiltere'nin en çok göç alan şehri olan ve 300'den fazla dilin konuşulduğu Londra'ya, 2008 yılında 160 bin kişi göçmen olarak gelmiş. Aralarında yaklaşık 300 bin Türk'ün de bulunduğu çok sayıda farklı milletten kişiyi barındıran Londra'nın nüfusunun 2028 yılında 9 milyon kişiye ulaşması bekleniyor. İngilizce, Londra'daki okullarda okuyan öğrencilerin yüzde 41'inin ikinci dili. Okullarda 450 bin öğrenci, 233 farklı dili konuşuyor.

Şehrin dinamikliği yaşayan nüfusa da yansıyor. Londra'da diğer şehir ve bölgelere göre daha genç bir nüfus yaşıyor. Şehrin nüfusunun yüzde 43,5'i 20-44 yaş grubunda. Genç-yaşlı, Londra'da herkes için yapacak bir şeyler var. Çok sayıda parkı, müzikalleri, müzeleri, spor organizasyonları, turistik mekanları ve gece hayatıyla Londra, turistler için de cazibe merkezi olma özelliği taşıyor.

Dünyanın önemli ekonomi merkezlerinden biri olan Londra, ülkenin en büyük emlak, iş ve finans kaynaklarına sahip. 2008 yılında şehrin brüt katma değeri, yaklaşık 265 milyar sterlin. Birçok bankanın merkezi Londra'da bulunuyor. City ve yeni oluşturulan Canary Wharf semtlerinin sokaklarında zamana karşı yarışan resmi giyimli çok sayıda insana rastlamak mümkün.

-BIG BEN, LONDON EYE, PARKLAR...-

Başkent Londra'da, İngiltere Kraliyetinin koruduğu 10'a yakın büyük park, yüzlerce de küçük park ve yeşil alan bulunuyor. 142 hektarlık alanı kaplayan ve şehrin en büyük parkı olan Hyde Park sadece insanların koştuğu, yürüyüş ya da spor yaptığı bir alan değil, kışın kurulan eğlence parkları ile yazın yapılan festivaller ve konserlerle milyonlarca kişi her yıl Hyde Park'ı ziyaret ediyor.

Parkta dünyada eşine az rastlanır bir gelenek de sürdürülüyor. "Speakers Corner" adı verilen bölümde, insanlar görüşlerini özgürce kendini dinleyenlerle paylaşabiliyor.

Thames nehri kenarında bulunan dev dönme dolap London Eye ile tarihi parlamento binasının yanındaki meşhur saat kulesi Big Ben ise şehrin en önemli simgelerinden. 2000 yılından bu yana şehrin tarihi siluetine uymadığı gerekçesiyle eleştirilen ancak 2009 yılında sağladığı 25 milyon sterlinlik gelirle halen nehir kenarındaki yerini koruyan "London Eye", yarım saatte Londra'ya kuşbakışı bakmak isteyenlere bir tur attırıyor. 135 metre yüksekliğinde, dünyanın en büyük dönme dolabı London Eye, geçen yıl 10. yaşını kutladı.

2009 yılında 150. yaşı kutlanan Big Ben çan kulesi ise ismini saat kulesindeki çanın adından alıyor. Dünyanın en büyük dört yüzlü saat kulesi Big Ben, İngilizlerin dakiklik konusundaki hassasiyetlerinin simgesi olarak da birçok basın organında ve görüntüde yer buluyor.

Şehrin bir diğer simgesi ise tarihi köprü Tower Bridge. Geceleri ışıklandırılan ve çok sayıda turistin hatıra fotoğrafı çektirdiği 117 yıllık köprü, baskül sistemi sayesinde açılarak, tekne ve gemilere yol veriyor. Köprünün kulelerine 300 basamaklı merdivenlerden çıkanlar Thames nehrinin de yer aldığı etkileyici Londra manzarasıyla karşılaşıyorlar.

-KRALİYET DÜĞÜNÜNÜN KATKISI: 620 MİLYON STERLİN-

Kraliçe'nin yaşadığı Buckingham Sarayı ise resmi törenlerde, asker değişim törenlerinde ve parlamentonun açılışında renkli görüntülere sahne oluyor. Her gün sarayın önünde yapılan nöbet değişiminin yanı sıra, resmi törenlerde kırmızı üniformalı İngiliz askerleri geçit törenleri düzenliyor ve bu törenlerin kiminde Kraliçe de atlı arabasından halkı ve turistleri selamlıyor. Kraliyet ailesi bu yıl, Prens William ile nişanlısı Kate Middleton'ın 29 Nisan'da yapılacak düğün töreninin heyecanını yaşarken, bu düğün töreninin ülkeye çekeceği turistle ekonomiye katkısının yaklaşık 620 milyon sterlin olması bekleniyor.

Önündeki devasa Amiral Nelson heykeliyle ziyaretçilerini selamlayan Trafalgar Meydanı dünyanın en çok tanınan meydanları arasında yer alıyor.

İlk adı 4. William olan meydana sonradan Trafalgar ismi veriliyor. İngiliz donanmasının Fransız ve İspanyol donanmalarını İspanya'nın Trafalgar burnu yakınlarında 1805 yılındaki savaşta yenmesi anısına meydanın adı Trafalgar olarak değiştirilirken, savaşta ağır yaralanan ve sonradan hayatını kaybeden Amiral Nelson anısına yapılan heykel meydanı süslüyor. Trafalgar meydanı, yürüyüşlerde protestocuların buluşması noktası olmaya devam ediyor.

-25 YILDIR AYNI MÜZİKAL-

Londra'da birçok Avrupa başkentinin aksine müzeler ücretsiz. British Museum, National Gallery, Tate Modern, Victoria ve Albert gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini barındıran müzelerde, Van Gogh, Picasso, Gauguin, Leonardo da Vinci gibi sanatçıların eserlerini ücretsiz görmek mümkün.

"West End" ise Londra'da tiyatroların ve müzikallerin merkezi. 20'den fazla müzikal West End'deki çeşitli tiyatro salonlarında oynuyor. Yılda 10 milyondan fazla kişinin izlediği müzikallerden bazıları yıllarca sürüyor. Örneğin, Victor Hugo'nun ünlü eseri Sefiller'in (Les Miserables) müzikali geçen yıl Londra'da 25. yaşını kutladı.

Alışveriş için turistlerin uğrak yeri Regent Street ve Oxford Circus. Dünyaca ünlü birçok markanın mağazasının bulunduğu bu iki caddede, özellikle indirim dönemlerinde kalabalıktan yürümek bir hayli zor hale geliyor. Çok sayıda sokak sanatçısının gösterileriyle renklendirdiği Covent Garden ile Carnaby Street ise alışveriş için tercih edilen diğer merkezler.

-DÜNYANIN EN ESKİ METRO AĞI, 7 BİN GÜVENLİK KAMERASI-

1863'te yapılan metrosuyla dünyanın en eski metro ağına sahip olan Londra, bu şehre ilk kez gelenlerin kafasını biraz karıştırsa da metro hattını kullanarak kolayca her yere seyahat edebilmek mümkün.

Trafiğin ters aktığı başkentte, tek tip siyah taksiler ve çift katlı kırmızı otobüsler şehri marka yapan değerlerden sadece ikisi.

Avrupa'nın en çok ziyaret edilen şehirlerinin başında gelen Londra, 5 havaalanıyla günde binlerce kişinin bu şehre turist olarak gelmesini sağlıyor. Şehrin güvenliği ise başkentteki yaklaşık 7 bin 500 güvenlik kamerasıyla sağlanıyor.

Bu arada cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla eski önemini yitiren kırmızı renkli telefon kulübeleri Londra'nın sembolü olmaya devam ediyor. Kartpostallarda sıkça kendine yer bulan telefon kulübeleri turistlerin de vazgeçilmezleri arasında.

-FUTBOLUN BEŞİĞİ-

Tarihi mekanları, parkları, müzeleri ve sanat aktivitelerinin yanı sıra Londra, Premier League'de mücadele eden 5 takımı ve evsahipliği yaptığı uluslararası organizasyonlarla da adından sıkça söz ettiriyor. Rus işadamı Roman Abramoviç'in sahibi olduğu yıldızlar topluluğu Chelsea, İngiltere dışında da binlerce taraftarı bulunan Arsenal, bu sezon hem ligde hem Şampiyonlar Ligi'nde iyi bir performans gösteren Tottenham Hotspur, konuklarını Thames nehri kıyısındaki stadında ağırlayan Fulham ile başkentin köklü kulüplerinden West Ham United İngiltere Premier League'e renk katıyor.

Arsenal'in 60 bin kişilik Emirates Stadı, Chelsea'nin 42 bin kişilik Stamford Bridge Stadı, Tottenham Hotspur'un 36 bin kişilik White Hart Lane Stadı, Fulham'ın 26 bin kişilik Craven Cottage Stadı ve West Ham United'ın 35 bin kişilik Upton Park Stadı maçların oynandığı zamanlarda şölen yerine dönerken, diğer günlerde de stadyum turları ve müze ziyaretleri için binlerce kişinin akınına uğruyor.

İngiltere Milli Takımı'nın maçlarını oynadığı ve 900 milyon sterlin harcanarak yeniden inşa edilen 90 bin kişilik kapasitesiyle Wembley, Avrupa'nın üstü kapalı en büyük stadı.

-BİR TENİS KLASİĞİ: WIMBLEDON-

Başkent Londra, dünyaca ünlü futbol kulüplerinin yanı sıra tenisin en prestijli organizasyonları arasında yer alan Wimbledon Turnuvası'na da evsahipliği yapıyor.

1877 yılından bu yana düzenlenen ve tenisçilerin beyaz giyinme zorunluluğu gibi kendine özgü kurallarıyla dikkat çeken Wimbledon Tenis Turnuvası, Haziran ayının son haftasında başlıyor ve iki hafta sürüyor.

Çim kortta oynanan tek "Grand Slam" olan Wimbledon Tenis Turnuvası'nı organizasyon boyunca her gün yaklaşık 40 bin tenissever izliyor.

Kortların etrafına kurulan dev ekranlar, müzik dinletileri ve yiyecek-içecek tezgahlarıyla Wimbledon adeta festival alanına dönerken, yıllardır devam eden çilek yeme ve şampanya içme geleneği, şampiyonayı izlemeye gelenlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Turnuvada her yıl yaklaşık 30 ton çilek ve 7 bin litre krema tüketiliyor.

-LONDRA'DA OLİMPİYAT HEYECANI-

Dünyanın en önemli spor merkezlerinden biri olan Londra, gelecek yıl evsahipliği yapacağı 2012 Olimpiyat Oyunları'nın hazırlıklarını da tüm hızıyla sürdürüyor.

Olimpiyatlar sırasında ziyaretçi akınına uğrayacak Londra'da metro ağlarında yenileme çalışmaları bir yanda, 530 milyon sterline malolacağı açıklanan 80 bin kişilik kapasiteye sahip Olimpiyat Stadı'nın yapımı diğer yandan hızla devam ediyor.

Yaklaşık 6 bin 500 kişinin görev yapacağı olimpiyat oyunlarının biletleri Mart ayından itibaren satışa sunulacak.