İngiliz casusu Mustafa Sagir'in 'ByLock'unu nasıl kırdık!

Abone Ol

İngiliz gizli servisi, Hint asıllı casusu Mustafa Sagir (44)'i, Aralık 1920'de Ankara'ya gönderir. Amaç Ankara'daki faaliyetleri takip etmek, fırsatını bulursa da direnişin lideri Mustafa Kemal Paşa'ya suikast düzenlemektir. Hint Hilafet Komitesi adına İstanbul'a geldiğini belirten Sagir, burada bir de Türk-Hint Uhuvvet-i İslâmiye Cemiyeti'ni kurar. Halkı kazanmak için yoksullara ve göçmenlere para ve gıda yardımında bulunur. Milli Mücadele'ye destek vermek için geldiğini belirtir. Millicilere ulaşır. Karakol Cemiyeti'ne de sızan Sagir, burada direnişçi birçok ismi tespit ederek İngilizlere bildirir ve bunların tutuklanmasını sağlar. Ayrıca Saray mensuplarının direnişe destek verip vermediklerini de takip eder. Asıl amacı ise Ankara'ya gitmektir.

 

'MÜKEMMEL BİR CASUS'

Sagir, İstanbul'da kaldığı süre içinde İngilizler tarafındın düzmece şekilde tutuklanarak 17 gün hapiste kalır. Bunu da Milliciler içinde güven sağlamak için yapar. Güveni sağladıktan sonra da Karakol Cemiyeti'nin yardımıyla Ankara'ya ulaşmaya çalışır. İlk teşebbüsü akamete uğrar. Karadeniz üzerinden gitmeye kalkarken İğneada yakınlarında Yunan gemileri tarafından farkedilir ve tutuklanarak Yunanistan'a götürülür. Burada İngiliz gizli servisinin devreye girmesiyle serbest bırakılır. İstanbul'a gelir. Tekrar yola çıkarak İnebolu- Kastamonu üzerinden Ankara'ya gelir. Burada Antep Vekili Kılıç Ali Bey ve Kemalettin Sami Paşa tarafından karşılanır. TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa tarafından kabul edilir. Yarım saat süren görüşmeden sonra Kemal Paşa, Kılıç Ali Bey'e Sagir'i gözünün tutmadığını belirterek, "Dikkatli olmalı. Mükemmel bir casustur!" sözleriyle uyarır ve takip edilmesini ister. Sagir, İçişleri Bakanı Adnan (Adıvar) Bey ile de görüşür. Onun da gözü tutmaz. Takip edilmesi emri verilir. Sagir bu görüşmelerde Hint halkının yardım ve destek isteğini bildirir. 3 milyon altın toplandığını ve bunu Ankara'ya getirmeyi düşündüğünü iletir.

 

KILIÇ ALİ'NİN SAPTADIKLARI

1 Numaralı Ankara İstiklâl Mahkemesi Reisi Kılıç Ali Bey, Sagir hakkında duydukları kuşkular hakkında anılarında şunları belirtir: "Hint Hilafet Cemiyeti murahhası olarak Ankara'ya gelmiş olan bir adamın birçok ziyaretler kabul ettiği ve birtakım insanlarla görüştüğü halde, sıkı teması ve münasebet tesis etmesi lazım gelen hükümetten uzak bulunmayı tercih etmesi ve yaptığı temaslarda İngilizler'den bahsetmeyerek; daima Rusların aleyhinde bulunması nazarı dikkati celbetmiş ve şüpheyi artırmıştı."

 

Kılıç Ali Bey, Sagir'in casusluğu hakkında ise şunları söyler: "Mahkemede anlattıklarına göre Sagir'in casusluğu çok müthişti, mühim bir İngiliz casusu idi. (...) Bunun idamı İngilizleri üzerimize saldırtacağını düşünenler vardı. Fakat bu düşünceler yersiz, manasızdı. Çünkü bu kadar aleni ifşaatı İngilizler üzerlerine alacak kadar tecrübesiz ve saf değillerdi." (Kılıç Ali, İstiklâl Mahkemesi Hatıraları, Yenigün Haber Ajansı Yayıncılık, İstanbul, 1997, s.102-113.)

 

ÖZEL YÖNEMLE YAZILAN MEKTUPLAR

Sıkı takip altında tutulan Sagir, burada Millici önderlerle sık sık görüşmeler yapar ve onlar hakkında bilgi toplar. Mehmet Akif'in kaldığı Tacettin Dergâhı'nda da takılır. Yazdığı bazı mektuplar Akif'in de dikkatini çeker. O da kuşkulanmaya başlar. Mektupları boş denilecek kadar az ifadelerle yazılmaktadır... Zaten kendisi de eski bir Teşkilat-ı Mahsusa üyesidir. Akif bu kuşkusunu Türk istihbaratına bildirir.

 

Sagir, buradaki gelişmeleri ve yaptığı görüşmelerin ayrıntılarını özel kağıtlara, görünmez mürekkep kalemle yazarak İstanbul'da İngiliz Gizli Servisi'nin şeflerinden Albay Nelson'a (Kod adı Ramiz Bey) ulaştırması için İleri gazetesinden Cavit Bey'e göndermektedir. Yazı satırlarının arasında da fazlasıyla boşluk bulunmaktadır. Bu yöntemi, Türk istihbaratı tarafından yakından takip edilir. Mektuplar incelenir. Bütün ilişkiler çözülür. Hatta Sagir, güven olsun diye mektup ve raporlarını Dahiliye Nazırı Adnan Bey vasıtasıyla da göndermektedir. Büyük hatalarından birisi de budur... (Nizamettin 

 

KİMYAGER AVNİ BEY'DEN KURTULAMADI

İstihbaratımız mektupları Kimyager Avni Refik Bey'e verir ve inceletir. Avni Bey, mektupları inceler ve özel ilaçlı suda (amonyaklı) çözer. Mektuplar görünmez mürekkepli kalemle yazılmış ve ilaçlı suda hepsi de görülmüştür! Ortaya ajanlık faaliyeti çıkar. Tutuklanan Sagir, İstiklâl Mahkemesi'ne çıkarılır. Mahkeme ifadeleri o günün gazetelerinde günü gününe yayımlanır. Burada bütün faaliyetlerini anlatır ve casus olduğunu, İngilizler tarafından çok küçük yaşta devşirilerek okutulup yetiştirildiğini itiraf eder. İngilizler tarafından Mısır, İran ve Afganistan gibi Müslüman ülkelere gönderdiğini, buraya da bu amaçla geldiğini söyler. Fırsatını bulsa Mustafa Kemal Paşa'ya suikast düzenleyeceğini de söyler. Türk vatandaşı olmadığı içen 'Vatana ihanetten' yargılanamayacağını söyler. Bu da işe yaramayınca "Beni siz yetiştirseydiniz, size hizmet ederdim" der. Müslüman ülkelerde casusluğun yanısıra, kargaşalık ve suikastlar da organize etmiştir. Afganistan'da, Afgan Emiri Emanullah Han'ı suikastla öldürmüştür. (s.392-402.)

 

 

ANKARA'NIN KARARLILIĞI KIRILAMADI

 

İngiliz gazeteleri onun casus yönünü öne çıkarmaz. "Ankara'nın Hint asıllı bir Müslüman'ı haksız yere idam ettiğini" yazar. Örneğin Times "" der. Hintlileri aleyhimize, kendilerinin de yanına çekmeye çalışır. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar Ankara'nın kararlılığını kıramazlar. Bu İngilizlere atılan büyük bir tokattır. Ayrıca genç istihbarat teşkilatımızın da büyük başarısı... Bu konuda hata yapan Karakol Cemiyeti de dağıtılır. (

{ "vars": { "account": "UA-18838004-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }