Aydın’da herkes bilir ki, hayvan sevgisi ve hayvana dayalı kültür deyince ilk akla gelecek sembol isimlerin başında gelir Aytekin Kaya

Devecilik ve deve güreşleri kültürü günümüzde yaşıyorsa, İncirliova günümüzde bu kültürün merkezi konumundaysa bunda en büyük pay Aytekin Kaya’ya aittir.

100 ata sahiplenmek için İstanbul BŞB ile imzalanan ve alımı bedelsiz gerçekleştirilen protokol de Aytekin Kaya’nın bu kültürü yaşatma idealinin bir ürünüdür.

Ondaki iyi niyete rağmen bu konudaki tartışmalar birkaç koldan devam ediyor.

Tartışmaların temelinde yatan birinci neden bir belediye meclis kararının yokluğu ikinci neden atların nakline bir işletmenin aracılık etmesi üçüncü nedense sözleşmedeki bir yıl sahiplendirme yasağıdır.

Bunlara bir de Aytekin Kaya’nın olaylara sonuç odaklı, göç yolda düzülür mantığıyla yaklaşımını da eklemek gerekiyor.

Atların naklinde belediyeye ait Tarım Bakanlığı sistemine kayıtlı bir işletmenin yokluğu kaydı olan özel bir işletmenin aracılık yapmasına neden olmuştur.  

Ayrıca bu kadar çok atın İncirliova’ya getirilmiş olmasını insanlar merakla karşılamıştır. En fazla merak edilen ve sorulan Aytekin Kaya bu kadar atla ne yapmak istiyor, sorusudur.

İkinci merak edilense muhalefetin daha fazla ilgilendiği protokolde bir yıldan önce sahiplendirilemez kaydı bulunan üstelik özel bir işletmenin aracı olduğu sayıca bakımı bir ilçe belediyesinin üzerinde olan bu atların yem parası, bakıcı parası gibi giderleri hangi kaynaktan, nasıl karşılanıyor, sorusudur.

***

Bazı hemşerilerine göre nasıl ki İncirliova deve ve devecilik kültürünün önemli merkezlerinden biriyse edinilen bu atlarla Aytekin Kaya İncirliova’yı bir de harasıyla ünlü bir yer yapmak istiyor.

Bazılarına göre Aytekin Kaya bu icraatıyla İncirliova’yı atlı sporların yapıldığı, jokeylerin yetiştirildiği bir merkez yapmayı hayal ediyor.

Deveyi eşeğin çektiğinden habersiz bazıları da espri amaçlı olacak, istemeleri halinde atların devesi olanlara verileceğini konuşuyor.

Bir başkaları ise bundan sonra mesaiye atla gelip, gideceği esprisiyle başkanın göreve başlamak için belediyeye deveyle gelişine gönderme yapıyor.

Bir kısmı da traktörün giremediği sarp arazide incir arası çifti sürmek ya da yük hayvanı ihtiyacını karşılamak için çiftçiye dağıtılacağını savunuyor.

Ancak faytondan kurtulan atların yağmurdan kaçarken doluya tutulacağı anlamına gelecek bu davranışa bir hayvan sever olan başkanın rıza göstermesinin zayıf bir ihtimal olduğunu düşünenlerin sayısı oldukça fazla…

Bir başkaları da başkanın her bir muhtara bir at hediye edeceğini söylüyor ki, bu takdirde merkeze atların takılacağı bir ahır gerekebilir.

Velhasıl atlar hakkında İncirliova’da espriyle karışık rivayet gördüğünüz gibi muhtelif…

***

Tabi bu derece ilgi çeken bir konuya muhalefet de gereken ilgiyi göstermekten geri kalır mı?

Verdikleri birinci önergede Başkan’dan kendilerini tatmin edecek bir yanıt alamadıklarını iddia ettikleri konular:

1-Atların nerede bakıldığı,

2- Rutin veteriner kontrollerinin yapılıp yapılmadığı,

3- Ne zaman, hangi şartlarda, kimlere sahiplendirme taahhütnamelerinin düzenleneceği,

4-Giderlerin nasıl karşılandığı gibi soruları bir önergeyle yenilemenin hazırlığını yapıyorlar.

Hemen belirtelim Ankara’daki Cumhur İttifakı ile muhalefet arasındaki “128 milyar nerede?” sorusu yerini İncirliova’da “atlar nerede?” sorusuna bırakmış durumda…

Tek farkı muhatapların yer değiştirmiş olması…

***

Aytekin Kaya’nın başı sadece Cumhur İttifakı bileşenleriyle değil Tarım İl Müdürlüğü ile de dertte…

İstanbul’dan naklin başlamasıyla birlikte atlar hakkındaki her türlü bilgi Tarım Bakanlığının da sistemine düşüyor.

O nedenle nakil gerçekleştikten sonra işletmeler hayvanların kulak küpelerinin ya da çiplerinin kaydı için Tarım Müdürlüklerine gerekli başvuruyu yapmak zorundalar…

Atlar konusunda aracı işletme bu başvuruda gecikince İl Tarım Müdürlüğü yetkilileri işletmeye gittiklerinde atların büyük bir kısmının bulunmadığını tespit ediyor ve kontrol için 24 Mayıs’a ek süre veriliyor.

Fakat büyük ihtimalle hikâye anlatacağım olaydakine benzer şekilde sonlanacak.

Tarım Bakanlığı vakti zamanında illere bir genelge gönderir ve tarıma zarar veren hayvanların sayılarının bildirilmesini ister.

Emirde “eğer yaban domuzu sayısı 150’yi geçerse sürek avı başlatın ve vurulan domuzların kuyruklarını da Ankara’ya gönderin,” denir.

Tabi hiç kimse başına dert almamak için yazdığı raporda yaban domuzu sayısını 150’nin üzerinde göstermez.

Genelgeye göre rapor her yıl yenilenmek zorundadır, müdürler onun da çaresini örnek 70 olan domuz sayısını 5 artırarak 75’e çıkarmada bulurlar.

O yıl da sürek avı yapmaktan bu yolla kurtulurlar.

Bu arada bir ilin yeni değişen İl Tarım Müdürü domuz rakamlarını inceler, nasıl olsa bakan olmaz diyerek 145 olan domuz rakamını 95’e düşürür ve Ankara’ya gönderir.

Bakanlığın da inceleyeceği tutar ve o ile yazıyı dayar, “50 domuz nereye gitti, vurulduysa kuyruklarını gönderin ya da acele bilgi verin…”

Müdür bakanlığa yazdığı cevapta “sayı yüz elliye yaklaştığı için sürek avı düzenledik ve 50 domuz komşu ile kaçtı” der.

Bu sefer domuzların kaçtığı İl Müdürlüğüne bir yazıyla Ankara “komşu ilden ilinize giren 50 domuz hakkında ne yaptınız bilgi verin…” talimatını verir.

El cevap: “Sürek avı düzenledik ve komşu ile kaçtılar…”

Ve sürüp giden yazışmalar domuzların komşu ülkeye geçişiyle son bulur ve domuz sorununun da bu şekilde başı bağlanmış olur.

Sonuç olarak demem o ki, İncirliova’nın da başındaki kayıp atlar sorunu yitiklerin Aydın’dan Tire, Ödemiş yüzüne aşırılmakla çözüme kavuşacak gibi görünüyor.