-İrem hanım bizimki başka, sakince anlatmayı da denedik kızmayı da, hatta ufak cezalar bile verdik yok olmuyor! İnadım inat bir çocuk, gözümün içine baka baka bildiğini yapıyor.

-İstediği olmazsa hemen ağlıyor, biraz direniyoruz ama bu sefer kendini yere atıyor. Ne yapalım mecburen yapıyoruz.

-Bizimki o kadar inat bir çocukki, evden çıkmak için ikna edene kadar kapıda hep zaman kaybediyoruz, çoğu zaman işe geç kalıyorum.

Değerli ebeveynler bu söylemler tanıdık geldi mi? Her çocuk özel ve biricik olmakla birlikte ortak gelişimsel basamaklardan geçerler. Bir buçuk iki yaş civarında görülen inatlaşma dönemi de bunlardan birisidir. Peki ne oluyor bu çocuklara? Neden henüz iki yaşında olan bir çocuk anne babasıyla bu kadar inatlaşabiliyor? Neden istediği olmayınca öfke nöbetleri geçiriyor? Bu dönemde anne babanın tutumu ne olmalı? Gelin bu soruları birlikte cevaplayalım.

Anne baba ve çocuk arasındaki inatlaşma genellikle 2 yaş döneminde başlar. Özellikle 2-4 yaş arasında devam edebilen ve ebeveynler açısından zorluklarla geçen bu dönem, aslında çocuğun kimlik gelişimiyle ilgili önemli kazanımlar elde ettiği sağlıklı ve doğal bir süreçtir.  2 yaş civarındaki bir çocuğu düşünün. Yürüyebilir, koşabilir, sınırlı kelimeyle de olsa kendini ifade edebilir ve ben farkındalığı gelişmiştir. Bu özelliklere sahip olan çocuk kendi gözünde gizemli gördüğü dünyayı keşfetmeye hazır ve heyecanlıdır. Bu keşfede ulaşabildiği en yakın çevreden yani evinden başlar. Problemlerde tam bu aşamada ortaya çıkar. Çünkü ebeveynler bir taraftan çocuklarının merak duygusuyla artan hareketini cesaretlendirmek isterken diğer taraftan güvenliğini sağlamak amacıyla kurallar koyar. Kendini ifade etmeye ve bir birey olmaya çalışan çocuk ise bu yasakları sadece engel olarak görür ve öfkelenir.Bazen krize dönebilen öfke nöbetleri karşısında anne baba sabırlı davranamazsa,ebeveynle çocuk arasında bir güç savaşı yaşanır. Sabırsız ebeveyn, kaygı ile istemeden ceza ve tehdit yoluna başvurabilir. Bir süre sonra ceza ile de inatlaşmayı çözemediğini gören çoğu ebeveyn, artık duyarsızlaşarak çocuğun ağlamasını ve öfke krizlerini önlemek amacıyla her istediğine evet deme konumuna gelir. Tüm bunlar anne baba ve çocuk ilişkisini olumsuz etkilerken, çocuğun kimlik gelişimini de olumsuz etkileyecektir. Peki o halde çoğu zaman yakındığımız, ne yapsam ne denesem olmuyor dediğimiz bu dönemi, hem çocuğumuz hem kendimiz için nasıl sağlıklı bir şekilde geçirebiliriz ?

İnatçı Çocuklarla Baş Etme Yolları

1)Koyduğunuz kurallarda net ve tutarlı olun. Bir sonraki sefer evet diyebileceğiniz bir konu için, çocuğunuza hayır diyerek inatlaşma davranışını tetiklemeyin. Sınırlarınız ve hayırlarınız asla geri adım atmayacağınız konularda olmalı.  Çocuklar sınırlardaki esnekliği hissederse bu sınırı tekrar aşmak için her yolu denerler. Ayrıca tutarsızlık, çocukların kendilerini kaygılı ve güvensiz hissetmesine neden olur.

2)Öfke nöbetleri karşısında sakin ve sabırlı davranın. Söylemesi kolay ama uygulamada en çok zorlanılan yöntemlerden biridir bu. Ne kadar duyarlı bir ebeveyn olsanız da çocuğunuz, gelişim dönemi gereği istediği bir şeyi yapmadığınızda ağlama krizine girebilir. Önceden ağlayarak istediğini elde etmeye alışmış bir çocuk, net bir sınırla karşılaşınca bunu bir adım ileri götürerek kafasını yere vurma, çığlık atma, size vurma gibi davranışlar sergileyebilir. Bu gibi durumlarda sakin bir ses tonuyla ‘’sakinleşmeni bekliyorum’’ deyin ve üzerine gitmeyin. Bırakın öfkesini dışarı atsın. Bu krizler sırasında; yapma, yeter artık, ağlamayı kes, ağlarsan yapmam gibi kurduğunuz her bir cümle çocuğunuzun tepkisini artıracaktır. Bir kere sakin bir tonda ‘’sakinleşmeni bekliyorum’’ dedikten sonra sabırla bekleyin. Göz temasından mümkün olduğunca kaçının. Çocuğunuz artık sizin kararlılığınızdan emin olduğunda sakinleşecektir. Öfkesi yatıştıktan sonra sevecen bir tonla birlikte, üzgün olduğunuzu ve istediği şeyin neden yapılamayacağını anlatabilirsiniz.Ardından oyun oynamak isteyip istemediğini sorabilir ya da başka bir alternatif sunabilirsiniz. Çocuğunuz bir kerede değil ama birkaç girişiminden sonra ağlayarak istediklerini elde edemeyeceğini öğrenecektir. Ancak bu konuda bir kez bile tutarsız davranır, yeter ki sussun derseniz bu süreç başa dönecektir. 

3)Çocuğunuza isteklerinizi emir kipiyle iletmek yerine seçenekler sunun. Hadi kazağını giy demek yerine, ‘’bu iki kıyafetinden hangisini giymek istersin ?’’ ya da “montunu giy” demek yerine “montunu mu önce giymek istersin yoksa botlarını mı ?”  gibi seçenekler sunarsanız hem özgüveni gelişir hem de bağımsız bir birey olarak görüldüğünü hissedeceği için inatlaşma davranışı azalır.

4)“Hayır’’ kelimesini mümkün olduğunca kullanmayın. Pozitif cümlelerle isteklerinizi iletin. Örneğin ‘’Kapıyı dank diye açma’’ yerine ‘’Lütfen kapıyı çal’’ demeniz daha etkili olacaktır.

5)Kurallar konusunda anne baba ve diğer bakım verenler (anneanne, dede vb) ortak bir tutumda olmalı. Bir ebeveynin izin vermediği şeye diğer ebeveyn evet dememeli. Bu konudaki tutarsızlık, çocuklarda güvensizlik ve değersizlik duygularına yol açar. Bu da çocuğun evde inatlaşma davranışlarını artırır ve farklı problemlere neden olur.

6)Çocuğu kendi başına yapmak istedikleri konusunda mümkün olduğunca destekleyin. Yemek yeme, kıyafet giyme gibi konularda çocuk bağımsız hareket etmek istiyorsa engellemeyin. Mama sandalyesinin altına sereceğiniz bir muşamba sizin için durumu kolaylaştırabilir. Bağımsızlık kazandığı konularda çocuğu desteklemek özgüvenini geliştirir.

7)Çocuğunuza kuralların nedenini anlayabileceği bir dille anlatın. Ev içindeki bazı kuralları birlikte koyun.

8)Çocuğunuzu sürekli engellemek yerine yapabileceği sorumluluklar verin, ‘’çamaşırlara dokunma’’ demek yerine ‘’bana asmam için sepetteki çamaşırlardan birini verir misin’’ derseniz çocuğunuz çamaşırları tek tek yere atarak dikkatiniz çekmek yerine size yardımcı olmayı deneyebilir.

9)Ortamı çocuğa göre düzenlemek çok önemli. Yeni alınan değerli vazoyu çocuğun ulaşabileceği yere koyup, ardından 2 yaşındaki çocuğa ‘’sakın dokunma’’ gibi bir yasak koymak çok da sağlıklı bir yöntem değil. Çocuğumuzun gelişim döneminin özelliğini bilerek hareket etmeliyiz, merak eden çocuk elbette ki o vazoyu da incelemek isteyecektir ve eline aldığında büyük bir olasılıkla kıracaktır. Böyle bir kaygı ve strese girmek yerine en baştan ortamı çocuğa göre düzenlemek ve inatlaşmayı tetikleyecek yasaklamaları azaltmak önemlidir.

10)Ev dışında alışveriş merkezi, market gibi bir ortamda çocuğunuz istediği olmayınca sizi zorlayabilir. Bu gibi durumlarda rezil olma korkusuyla çocuğu susturmak için kurallarınızdan ödün vermeyin. Misafirlikte iseniz başka bir odaya alabilir, dışarda iseniz sakin bir köşeye geçip sakinleşmesini bekleyebilirsiniz. Yanınızda çocuğunuzun sevdiği bir yiyecek ya da oyuncak gibi dikkatini başka yöne çekebileceğiniz alternatifler bulundurabilirsiniz.

11)Çocuğunuza öfkelendiğinizi hissettiğinizde tepki vermeden önce ortamdan bir süre uzaklaşın. Kendimizi yorgun ve üzgün hissettiğimiz zamanlarda çocuğumuzun davranışları karşısında istemeden sabırsız davranarak sesimizi yükseltebiliyoruz, ani tepkiler verebiliyoruz. Bir anda çocukla çocuk olup, ‘’yapacağım– yapmayacaksın’’ döngüsüne girebiliyoruz. ‘’Bir daha yap bak ne yapıyorum’’gibi tehdit içeren ifadeler kullanmak, bağırmak gibi davranışlar sorunu çözmediği gibi çocuğunuzun inatlaşma davranışını tetikleyecektir. Bu nedenle sakinleşip soruna yapıcı yaklaşabilmek önemlidir.

12)Çocuğunuz istemediğiniz davranışlar sergilediğinde ve size karşı geldiğinde; “yaramaz, inatçı, kötü çocuk” gibi ifadeler kullanmayın. Bu tarz olumsuz etiketlemeler gelişim dönemi gereği normal olan davranışları çocuğun benimsemesine neden olarak,  sürekli hale getirebilir.