Diyanet-Sen Akademisi’nin düzenlediği “Yeni Anayasada Din ve Vicdan Hürriyeti” konulu panel, Rixos Otel’de düzenlendi. Panelin açılışına katılan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, mevcut anayasanın “koruma ve kollama” anayasası olduğunu belirterek, 1982 Anayasası’nın cumhurbaşkanına, meclis başkanına, başbakanına, yargısına, üniversitelerine güvenmeyen bir yapısı olduğunu ifade etti. “Bu anayasa 74 milyon milletinin hiçbir ferdine güvenmiyor” diyen Bozdağ, “Böyle bir anayasa olur mu? Onun için baştan sona cumhurbaşkanına, meclis başkanına, hükümetine, yargısına, milletine karşı koruma ve kollama mekanizmalarını da işin içine koymuş. Güvene dayalı bir anayasa olması lazım, şüphe etmeyecek. Tedbirler ikame eden bir anayasa değil” diye konuştu.

“MATEMATİĞİ BİLE BELLİ BİR İDEOLOJİ DIŞINDA YAPMA İMKANIMIZ YOK”

Bekir Bozdağ, 1982 Anayasası’nın yürütme gücü elinde olanlara başkalarının hak ve hukuklarını nasıl yok edeceklerini gösteren bir metin olduğunu belirterek, mevcut anayasanın ideolojik bir anayasa olduğunu söyledi. “Anayasamızı incelediğimiz zaman matematiği bile belli bir ideolojinin dışında yapma imkanımız olmadığını görürsünüz” diyen Bozdağ, “Bir ülkede matematik, fizik, kimya veya herhangi bir bilim bir ideolojinin kurallarıyla yol bulmaya başlamışsa orada ilim de bilim de olmaz. Matematik kural tanımaz. Bizim anayasa her şeye kural koymuştur. Eğitim, bilim, sanat, ifade hürriyetiyle ilgili maddelere bakın. Size belli bir anlayışın dışında ilim yapma imkan vermiyor. Şimdi yapıyoruz da anayasayı tam uygulamadığımız için yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

BOZDAĞ’DAN LAİKLİK TANIMI

Bozdağ, Türkiye’nin anayasasına göre laik bir ülke olduğunu da hatırlatarak, şöyle devam etti.

“Laiklik bütün dinlere eşit mesafede durmayı, bütün din mensuplarına dininin, inançlarının gereklerini özgür bir ortamda yerine getirme imkanı öngörür. İnançların önüne engel koymayı öngörmez. Devlete vazife yükler. Din ve vicdan özgürlüğü laik bir ülkede tamdır. Devlet bu özgürlüğün tam uygulanması için yetkili ve vazifelidir. Bu özgürlüğü engelleyici tutumlar içerisinde olmayacak. Din ve vicdan hürriyetini Türkiye’de iyi tartışılmalı, yeni anayasa yapılırken de hep beraber bunu iyi tartışmalıyız. İlköğretimde, ortaöğretimde din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olduğu ifade ediliyor. İslam dini veya din dersi değil. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, bir dinin doğruluğunu öğretmeyi emretmiyor, ‘bir kültür ver’ diyor. Bir dinin öğrenimini tam teminat altına alan düzenleme yok, din eğitimiyle ilgili hüküm var. Onun uygulamasında da başkaca bir sürü sıkıntılar var. Yeni anayasa sürecini tartışırken din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. ve 136. maddeyi bir bütün halinde değerlendirmek ve uluslararası insan haklarına ilişkin sözleşmelerde din ve vicdan hürriyeti nasıl teminat altına alınıyorsa uluslararası standartlara uygun bir şekilde Türkiye’ye bunu yansıtmak çok önemi.”

“DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ BİR LÜTUF OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR”

Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Mehmet Görmez de yeni anayasa çalışmalarının hız kazandığı bir dönemde din ve vicdan konulu panel düzenlenmesinin çok önemli olduğunu ifade ederek, “Din ve vicdan özgürlüğü medeni dünya için artık lütuf olmaktan çıkmış, ihtiyaç ve zorunluluk haline gelmiş ve evrensel bir niteliğe bürünmüştür” dedi.

Din ve vicdan hürriyetinin kişilerin istedikleri dini serbestçe seçmelerini, seçtikleri dinin kurallarını hiçbir zorlama ve müdahale olmadan uygulamalarını, bu konuda eğitim alma, eğitme, başkalarına anlatma ve telkin etme haklarını ifade ettiğini anlatan Görmez, “İnsanların dini ve vicdani kanaate sahip olması hakkı, hukuktan değil, anayasa ve yasalardan değil, sırf insan olmaktan, düşünme ve inanma yeteneğinden doğmaktadır. Bu sebeple din ve vicdan hürriyeti sadece dini ve vicdani kanaate sahip olma hakkını değil, aynı zamanda bu kanaatlerini açığa vurma, bunun gereklerine göre ibadet etme, davranma, başkalarına telkinde bulunma gibi dışa akseden hakları da içermektedir” diye konuştu.

Görmez, tek başına din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına almanın yetmeyeceğini, “kimi usta işi istisnai ifadelerle” istenildiği takdirde kişi hak ve hürriyetlerinin tarumar edilebileceğinin Türkiye’de tecrübe edildiğini kaydetti. Türkiye’de din ve vicdan özgürlüğü alanındaki sorunların çoğunun din, devlet ve toplum ilişkisinden kaynaklandığını ifade eden Görmez, “Bunun en önemli sebebi İslam dininin kendi öz yapısıyla Müslümanların İslam dinini algılama tarzı, devletin İslam dinine biçtiği konumla İslam arasında ciddi farklılıklar bulunmasıdır” dedi.

MUHALEFETE CEVAP

Panel sonrası anayasa çalışmaları ile ilgili soruları cevaplayan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, “Halk oylamasından sonra CHP tarafından ‘seçime kadar yeni anayasa yapacağız’ diye açıklama yapılırken, bugün ‘Bir yıl yetmez’ denmesini anlamakta zorlanıyorum” dedi. Tutuklu vekillerle ilgili bir soruya da Bozdağ, “Bir kişi parlamentoya gelmedi diye veya falanca kişi parlamentoda yok diye parlamentonun kararlarını kimse ‘meşru değildir’ diye ilan edemez. Bu anayasa ve içtüzüğe aykırı, siyasi bir yaklaşımdır” cevabını verdi.

Bozdağ, “BDP boykot kararını kaldırdı, yemin edecekler. Ne düşünüyorsunuz” sorusu üzerine de “Doğrusunu yapıyorlar, sürpriz olmadı” cevabını verdi.