Cinsel saldırı suçlamasıyla New York’ta tutuklanan ve perşembe günü IMF Başkanlığı görevinden istifa eden Dominique Strauss-Kahn, 1 milyon dolar kefaletle serbest kalırken, ev hapsine gönderilmesine karar verildi. Yedi ayrı suçtan yargılanacak Strauss-Kahn, Manhattan’da bir dairede 24 saat ev hapsinde olacak, elektronik kelepçeyle hareketleri izlenecek, yanında silahlı olarak devamlı bir güvenlik memuru bulunacak. Sözleşmesi gereği, istifadan sonra 250 bin dolar alacak olan Strauss- Kahn’a, emekliliği boyunca IMF, yıllık 250 bin dolar ödeyecek. 2 milyon dolar kişisel serveti olduğu belirtilen Strauss-Kahn’ın Fransa’da milyon dolarlık iki apartman dairesi ve Fas’ın Marakeş kentinde 700 bin dolarlık bir villası olduğu belirtiliyor.
 
Strauss-Kahn’ın istifasının ardından IMF’nin yeni başkanının belirlenmesi süreci de giderek alevleniyor. Avrupalılar, başkanlığı gelişmekte olan ülkelere kaptırmak istemezken, bu ülkeler IMF’deki değişimin artık başlaması gerektiğinde ısrar ediyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin devreye girmesiyle başkanlık koltuğunun AB dışından bir ülkeye bırakılmaması konusunda güçbirliği sağlandığından bahsediliyor.
 
ABD Avrupa ittifakı sürüyor
 
ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner, başkan seçiminde açık bir sürecin yürütülmesi çağrısı yaparken, Washington’ın, IMF Başkanlığı için Avrupalı bir adayı destekleyeceği belirtiliyor.
 
ABD ile Avrupa arasındaki anlaşmaya göre, IMF Başkanlığını bir Avrupalı yürütürken, kardeş kuruluşu Dünya Bankası’na ve IMF’nin iki numaralı pozisyonuna ise bir ABD’li başkanlık ediyor.
 
G-20, kriz döneminde açık, şeffaf ve liyakatı temel alan bir seçim sürecini onaylamasına karşın, başkan adaylarının milliyetinin, bu süreçte kriter olmaktan çıkarılması üzerinde görüş birliğine varamadı. Bu konuda, Barack Obama yönetiminin değişimden yana olduğu, ancak nihayetinde ABD’nin, Dünya Bankası’na başkanlık etme pozisyonunu tehlikeye atmamak için, bir Avrupalıyı destekleyeceği söyleniyor.
 
Tayland, Rusya ve Güney Afrika GİBİ gelişmekte olan ülkeler, yeni başkanın gelişmekte olan bir ülkeden olmasını istiyor ancak, tek bir aday üzerinde henüz uzlaşmış değiller. Çin, açıkça herhangi bir adayı desteklemezken, Tayland ve Filipinler, Singapur Maliye Bakanı Tharman Shanmugaratnam’ı destekliyor. Filipinler Maliye Bakanı Cesar Purisima, “90’ların sonunda Asya da borç krizi yaşadı. Deneyimlerimizle Avrupalı arkadaşlarımızın borç krizlerine yardımcı olabiliriz” dedi. Purisima, ABD ve Avrupa’nın bu süreci Avrupalı olma şartı üzerinden değil, nitelikli olmak üzerinden tüm adaylara açması gerektiğini ifade etti. Kazakistan Başbakanı Karim Masimov da, Kazak Merkez Bankası Başkanı Grigoriy Marchenko’nun IMF Başkanı olması için girişimlere başladı. Masimov, “Rusya Başbakanı Vladimir Putin ve diğer BDT üyesi ülkelerin başbakanları, destekte bulunmaya söz verdi” dedi.
 
Gelenek değişir ama şimdi değil
 
Yeni IMF Başkanı Avrupalı mı yoksa gelişmekte olan ülkelerden birinden mi olmalı tartışması sürerken, Avrupalı yetkililer, yeni başkanın, Avrupa borç krizini politik olarak kavrayabilecek bir Avrupalı olmasını istiyor. Geleneksel olarak IMF Başkanının kıtadan çıktığını dikkat çekerlerken, Çin, Brezilya gibi hızlı büyüyen ülkeler, bu tekeli kırmanın zamanının geldiğinde ısrar ediyor.
 
Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, “Yunanistan krizinin çözümünde lider yokluğunu hissediyoruz. Son günlerde bu çok açığa çıktı. Çok hızlı hareket etmek zorundayız” dedi. Avrupalı bir aday isteğini söyleyen Rompuy, geleneğe atıfta bulunarak, “Bu gelenek değişebilir ama şimdi değil” dedi.
 
Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun da, başkanlık için bir AB üyesinin adayının destekleneceğini belirtmesi dikkat çekiyor.
 
taraf