Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gazze"ye insani yardım götüren gemilere İsrail saldırısından sonra Türkiye ile İsrail arasında ortaya çıkan durumun Türk ekonomisine önemli bir yansıması olmayacağını söyledi ve “Ortadoğu"dan olumlu tepki, belki zararların karşılanmasının ötesinde olumlu katkı yapacak” dedi.
Maliye Bakanı Şimşek, Avrupa Politika Merkezi (EPC) ve TUSCON"un ortaklaşa düzenlediği “Küresel Kriz ve Türk Ekonomisi” konulu toplantının ardından Türk basınının sorularını yanıtladı.
Şimşek, İsrail"le yaşanan son olayın ekonomiye yansımalarına ilişkin bir soru üzerine, son olaylardan sonra İsrail"le ilişkilerin hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağını ifade etti ve İsrail"in bu yaptıklarının sonuçlarına katlanacağını vurguladı.
Olayın ardından hükümet olarak bir takım adımlar attıklarını, bunun dışındaki adımların da hükümet tarafından kararlaştırılacağını belirten Şimşek, ancak son gelişmelerin ilişkilerde önemli bir yara açtığını ve ilişkilerde geri dönüşü olmayacak şekilde bir tahribat yarattığını kaydetti.
Maliye Bakanı, olayın ardından İsrailli turistlere ilişkin rezervasyonların iptal edildiğinin hatırlatılması ve bunun ekonomiye yansımalarının sorulması üzerine de şöyle konuştu:
“Ben, önemli bir yansıma olacağını sanmıyorum. Muhtemelen İsrail"den gelecek, gelmesi beklenen turistlerin birkaç katı turist belki Ortadoğu"dan gelecek. Ortadoğu"dan gelen turistlerin turist başına harcaması da İsraillilerin birkaç katı.
Bu tür konularda, insanlığı ilgilendiren konularda bu türden ufak tefek ekonomik kayıplar bizim için önemli değil. Bizim için önemli olan onurlu bir duruştur. Bu konuda ülke olarak kararlıyız. Dolayısıyla (şu olur, bu olur) şeklindeki değerlendirmeleri şu anda pek mühim, önemli görmüyoruz.
Ben yine de bunların ekonomideki yansıması sınırlı olur diye düşünüyorum. Çünkü İsrail"in bizimle olan ticareti olsun, İsrail"den gelen turistler olsun, bu ülkeden gelen doğrudan yatırımlar olsun zaten Türk ekonomisi içindeki payı düşük düzeyde, anlamlı değil. Rakamlar yüzde 1"lerin de altında. İsrail"le son yaşanan kriz neticesinde bunun Türk ekonomisine yansımaları da son derece sınırlı olacaktır. Hatta dediğim gibi olaya sadece ekonomik açıdan bakarsanız, Ortadoğu"dan olumlu tepki, olumlu etki, İsrail"le olan krizin ekonomide yaratabileceği ufak tefek zararları gidermenin de ötesinde çok daha olumlu katkı yapacaktır. Yani etkisi çok daha farklı olacaktır. Ben net bazda herhangi bir olumsuz etki beklemiyorum. Velev ki böyle bir etki olsa dahi bizim için önemli olan prensiplerimizdir. Bu tür ülke olarak ekonomik zararlara biz katlanabiliriz ki ben olacağını sanmıyorum. Hatta Türkiye"nin ekonomik olarak çok daha iyi bir konumda olacağını tahmin ediyorum. Önemli olan bizim için Gazze"deki insanlık dramanın sona ermesi, İsrail"in bu korsanvari yaklaşımları bir kenara bırakması, devlet terörünü bir daha hiçbir şekilde ortaya koymamasıdır.”

AB KOMİSERİ İLE GÖRÜŞME

Şimşek, AB Komisyonunun Bütçeden Sorumlu Üyesi Janusz Lewandowski ile görüşmesiyle ilgili olarak da Lewandowski ile Avrupa"daki bazı ülkelerde yaşanan ekonomik sıkıntıları, Türkiye"deki gelişmeleri ve AB"nin gelecek dönem bütçesindeki Türkiye"nin konumunu ele aldıklarını belirtti.
Kendinin Türkiye"deki mali kuraldan ve bütçe performansından bahsettiğini anlatan Şimşek, AB"nin de Türk ekonomisindeki gelişmelerden etkilendiğini ifade etti.
Görüşmede 2014-2020 bütçe dönemine ilişkin hazırlıkların da gündeme geldiğine dikkat çeken Şimşek, “Türkiye, bu hazırlığın bir parçası mı şeklinde bir görüşmemiz oldu. Türkiye, hangi konumda AB Bütçesi ile ilişkilendirilecek? Ama bu siyasi bir konu” dedi.

TÜRKİYE DENEYİMİ

Maliye Bakanı Şimşek, “BDDK ve TMSF gibi kurumlar, AB ve dünya ekonomisi için bir model oluşturabilir mi?” şeklindeki soruyu da şu şekilde yanıtladı:
“Geçen yıl Londra"da yapılan G-20 toplantısında biz, Türkiye"nin bankacılık krizini nasıl aştığını, Türkiye deneyimini bir çalışma olarak bütün G-20 ülkelerine sunduk. O deneyimde mutlaka yararlanılacak hususlar olduğu kanısındayız. Türkiye deneyimi, aslında çok önemli. Türkiye"nin mali uyum ve bütçe dengelerini düzeltme çabası 2001 sonrası dönem için aslında Avrupa"nın birçok ülkesine örnek olabilir.
Maalesef Avrupa, borç problemi olan, büyük bütçe açığı olan ülkelerin Türkiye kadar dirayetli davranıp, yüksek bir performans gösterebileceğine inanmadığı içindir ki, 1 trilyon doların üzerindeki destek paketine rağmen hala durum normalleşmedi. Mesela hala birçok AB üyesi ülkenin risk primleri, Türkiye"nin üzerinde. Mesela Türkiye"nin diyelim ki 10 yıllık avro cinsinden tahvil faizi yüzde 5,3 civarındayken, bugün birkaç AB üyesi ülkede bu oran bizim üzerimizde. Yüzde 7"nin üzerinde olan ülkeler dahi var. Biz, geçen yıl erken davrandık. Kendi programımızı ortaya koyduk. Programımızın kredibilitesi yüksekti, ondan dolayı da risk primi düşmeye devam etti ki dışarıdan hiçbir destek olmadığı halde. Bugün AB, 1 trilyon dolardan daha yüksek bir paket açıklıyor, ona rağmen hala piyasalarda bu bahsettiğim yüksek bütçe açığı, yüksek borç yükü kaygıları tamamen ortadan kaldırılamadı.”

Milliyet