Ergenekon sürecinde “istihbarat savaşı” yaşandığı da ortaya çıktı. Vatan Gazetesi'nin haberine göre, izlendiklerini tahmin eden şüpheliler ilginç şifreler kullanmaya başladı. İşte tutuklu sanık emekli Albay Atilla Uğur"un dinlemeye karşı telefon konuşmalarında kullandığı şifreler: Nihat Kahveci, Aziz Yıldırım, Fenerbahçe, makarna, spagetti...

Ergenekon"da ilk operasyon 12 Haziran 2007"de yapıldı. Belirli aralıklarla ve dalga dalga gözaltılar sürdü. İşte bu süreçte ilginç bir "istihbarat savaşı" yaşandığı iddianamede ortaya çıktı. Yıllarca Jandarma istihbaratında çalışan ve gözaltına alınma riski taşıyan isimler, telefonda konuşurken çok ilginç "kodlar" kullanmaya başladı. Görev sırasında hep dinleme yapan Jandarma Teknik Takip Daire Başkanı emekli Albay Hasan Atilla Uğur “polis dinlemelerine” takılmamak için futbol alanında ilginç sözcükler kullandı. Emniyetin deşifrelerinde bu sözcüklere anlam verilemedi: Futbol, Nihat Kahveci, antrenör, spor salonu, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe... Uğur"un, ikinci ilgi alanı ise mutfaktı: Makarna, spagetti ve sos...

"Örgütsel konuları perdeleme var"

Savcılar iddianameyi hazırlarken bu kodlamaları şöyle yorumladı: “Konuşmalardaki kodlamalarla, telefonlarının adli mercilerce dinlenme ihtimaline karşı örgütsel konuları perdelemeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.” Atilla Uğur, 1 Temmuz 2008"de emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon"la birlikte gözaltına alındı. Ancak telefonları uzun süredir dinleniyordu. Veli Küçük ve arkadaşlarının gözaltına alınmasından iki hafta sonra dinlemeye takılan ve iddianamede de yer alan Uğur"a ait ilginç diyaloglar şöyle:

“Futbolcunun ayağı nasıl?”

Atilla Uğur: “Ne oldu Nihat Kahveci?”

X: “Görüştük komutanım. Şeyle o görüşmüş, kendi adamlarıyla yani çok fazla bir şey olmasa da olumlu diye söylendi.”

“O maddeler vardı transferle ilgili maddeler.”

X: “O bilgiler de zaten teknik bilgilerdi artırılması iyi olur dedi o kadar.”

“Doğru cevap değil yani.”

X: “İki sayfalık bir yazı aldım ama çok fazla bir şey yok.”

“Yok yok şimdi sıkıntısı varsa bilelim tamam mı koçum.”

X: “Yok yok yani ben onu açık açık sordum öyle falan bir şey var mı yok mu diye...”

“O maddelere tek tek cevap istiyoruz. Yani bu işin şakası yok... Biz de söyledik tekniğini artırsın. Orta sahada oynayacağı için.”

X: “Çok fazla bir şey değil, el yazısı var bende.”

“Sen onu bugün hemen sıkıştır. Tek şey istiyor karşı taraf. Futbolcunun teknik bilgilerini istiyor. Sağ ayak, sol ayak o verilen listeye göre o çok önemli.”

“Kahvoynatabiliriz maçı yani. Ama vaktimiz çok az tabii, bunu da unutma.”

X: “İyi...”

“Bu keçiler şeye bakacaklar o liste var ya futbolcu listesi. Onun tek tek karşılığına bakacaklar, yoksa onun dışında ne dersek diyelim boş.”

X: “O kahvaltı yaparken konuşuruz neyse dedi. Ben size domates peynir falan getiririm dedi.”

“Koçum benim Makarnaspor!”

“Bakmamız gerekiyor, Yargıtay konusu tekrar söylüyorum bizim için çok önemli, artı Lütfü Kırdar Spor Salonu, Nihat Kahveci"den vazgeçebiliriz yani...”

...................

“Tamamen ikili o adam, Alman futbolunu çok seviyor ve Fenerbahçe"yi eci milli maça çıkmalı!”

“Milli takımda Nihat Kahveci"nin oynaması çok önemli... Ama oynayacak durumda değilse, oynar gibi yapacaksa hiç gerek de yok.”

X: “Son görüşmesinden sonra sanki bir farklılık hisseder gibi oldum.”

“Nasıl bir farklılık.”

X: “Getirdiği bilgi pek doyurucu olmadı.”

“O zaman yapacağın çok basit. Bu Lütfi Kırdar Spor Salonu var biliyorsun, orada da tutuyor... Aziz Yıldırım"ı filan.”

...................

“Makarnayı merak ettim ya pişmiş mi?”

X: “Onda bir problem yok pişmiş.”

“Tamam, diğerlerine de aynı şeyi yapmışlar.”

X: “Onları da sıkıştırmışlar öyle mi?”

“Ha, fiyonklar da sıkışmış.”

X: “Tabii herkes anlatmış, meyve şeyini, haftaya da salçasını dökeceklermiş.”

“Ama bizim hep haberimiz olcak inşallah.”

X: “Tamam koçum benim Makarnaspor”

“Makarnanın tarihi ne?”

“Peki ee Makarnacılar ne yapıyorlar.”

X: “Herkesten önce makarnanın tarihini öğreneceğiz değil mi, herkesten önce.”

...............

“...Başka soslu makarna var mı?”

X: “Makarnacılar, panzerlerle anlaştıklarını şeye kısmen söylemeliler. İçerden aldığımız habere göre Fransızlara...”

“Tabii bu spagetti yeni sosu sunduğu zaman.”

X: “Yeni sosu sunmadan önce brifing vereceğiz , bilgilendirme yapacağız her tarafı.”

“Spagetti mi, spagetti mi?”