Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, NATO Genel Sekreterliği konusunda Danimarka Başbakanı Rasmussen'in ismi üzerinde nasıl anlaşıldığını düzenlediği bir basın toplantısında anlattı. İşte Gül'ün açıklamasından satırbaşları:

- NATO stratejik bir dönüşüm içindedir

- NATO dünya barışı için büyük fedakarlıklar yapıyor

- Yeni genel sekreterlik de çok önemli. Bu süre içinde biz de görüşlerimizi ilettik. Bizim en temel önceliğimiz NATO'nun misyon ve ilkelerinin korunması ve geliştirilmesi.

- Dün gece yarısına kadar çetin görüşmelerimiz oldu. Ben de görüşlerimi muhataplarıma açıkladım. Bizim görüşlerimize hak verilmesinden büyük memnuniyet duydum.

- Dün akşam yine de bir neticeye ulaşamadık

- Bugün sabah çalışmalara yeniden başladık

OBAMA İLE İKİLİ GÖRÜŞME

- Obama ile benim aramda ikli uzun görüşme yaptık. Bu görüşme çok faydalı oldu. Bir anlayış birliğine vardık. Sonra Rasmussen'in katıldığı üçlü bir toplantı yaptık ve görüşlerimizi paylaştık.

İSTEKLERİMİZ KABUL EDİLDİ

- Neticede isteklerimizin kabul edildiğini görünce NATO'nun gelenekleri ve kültürü gereği mutabakata ulaştık

- Obama'ya da katkılarından dolayı teşekkür ediyorum, Rasmussen'e de başarılar diliyorum

SORULAR:

- Size verilen güvencelerden tatmin oldunuz mu yoksa uzlaşı gerekliliğinin hasıl olduğunu mu düşündünüz?

İkna olmasaydık en tabi hakkımızı kullanmaktan çekinmezdik. Bu konuda da Obama'nın büyük katkıları oldu. Güvencelerin yerine getirileceğinden en ufak kuşkum yok. Bu konuda çok açık konuştuk çünkü

REHN TALİHSİZ BİR AÇIKLAMA YAPTI

- AB'de konuya dahil oldu. Rehn, ''AB ile ilişkilere zarar verir'' dedi.

Biz NATO toplantısındayız, AB toplantısında değildik. Bunu muhataplarımıza da söyledik. NATO'nun üyeleri, amaçları ve karar mekanimaları farklıdır. AB'de alınan karar NATO'da uygulanır diye bir şey yoktur. Biz neticeye sabahleyin ulaşmamış olsaydık o zaman biz başka şeyleri masaya getiririz. O zaman AB'ye yakışmayan bir çalışma ortamı ortaya çıkar. Birazcık hoş olmayan, talihsiz bir açıklamaydı. Babacan da kendisini arayıp gerekenleri söylemiştir.

- Bu süreç içinde biz kaygılarımızı Rasmussen'le çok açık olarak konuştuk. Ama Rasmussen büütn bunları dikkate aldığını söyledi. İslam dünyası ile sıkı bir diyalog içinde olacağını, yapıcı bir çalışma içinde olacağını söyledi. NATO'nun başarılı olması için de öyle davranmak gerekir.

BERLUSCONİ'NİN ROLÜ

- Biraz daha Türkiye Rasmussen'e daha iyi bir diyalog kurulması için nasıl yardımcı olacak İslam dünyasıyla? Berlusconi ile Başkana Erdoğan telefonda konuştu. Berlusconi ne gibi bir rol üstlendi bu süreçte?

Problemleri konuşmamak lazım. Geleceğe bakmak lazım. Öne çıkarttığımız kayıpları giderici bir sürecin içine giriyoruz. Berlusconi de büyük arzusu neticeye ulaşmaktı. O da elinden gelen her türlü çalışmayı yaptı. Kendisine teşekkür ederiz.

TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ

- Ülkeniz şimdiye kadar Gazze saldırıları konusundaki tavrından dolayı destek görmüştü. İsrail-Türkiye ilişkileri bu noktadan sonra nasıl ilerleyecek?

Dünyanın en büyük problemlerinden birisi Ortadoğu meselesidir. Kalıcı bir barış sağlanmadan dünyanın huzura kavuşması mümkün değil. Gazze herkesin vicdanını sızlattı. Şimdi ateşkes var. İsrail'deki yeni hükümet de muhalefetteki söylemlerini bırakır, bundan önceki anlaşmaları, kabule dilen ortak ilkeleri kabullenir ve neticede Filistin'le bir barış görüşmelerine başlar. Bu da iki bağımsız devleti yan yana yaşayabilmesini kabulden geçer. Bunun için de zamana ihtiyaç var. Türkiye de bu süreçte elinden gelen yardımı yapacaktır. Ortadoğu meselesinin diğer ayağı Suriye ve Lübnan'dır. Burdan Suriye ve İsrail en önemlisidir. Biz ülke olarak Gazze olayından önce önemli bir noktaya getirmiştik. Bunların başlatılmasını Türkiye'den İsrail ve Suriye talep etti. Biz kendilerinin samimiyetlerini test ettik. Önemli bir noktaya da geldi ama Gazze'de yaşanan olay ortada bıraktı. Şu anda askıya alınmış durumda. Eğer uygun ortam sağlanırsa biz barışa katkı yapmaya hazırız.

Hürriyet