Türkiye yakın zamanların en büyük felaketini yaşadı, Akdeniz ve Ege Bölgeleri ormanlarının yarısına yakını alevlere teslim oldu.

Şimdi yaşananlardan ders çıkarmak, şapkayı öne koyup sakin bir kafayla olayın muhasebesini yapma zamanı…

Eksiklerimizi, hatalarımızı konuşmalıyız ki, gelecek yıllarda diğer geri kalan ormanlarımızı kurtarabilelim.

Bu yüzleşmede katkısı olacağını düşündüğüm konunun uzmanı iki eski yöneticinin görüşlerine başvurdum.

İlki Aydın Orman İşletme Müdürlüğü, İstanbul Bakanlık Orman İşletme Müdürlüğü, Muğla ve Erzurum Orman Bölge Müdürlüklerinde bulunan Orman Mühendisi Cavit Tığ…

İkincisi Karpuzlu ve Aydın Merkez Orman İşletme Şeflikleri, Milas Orman İşletme Müdür Yardımcılığı ve Manisa Gördes Orman İşletme Müdürlüğü yapan Orman Mühendisi Mahir Orhan…

***

Mahir Orhan yangını en iyi özetleyen Kurtuluş Savaşı’nda sırtında mermi taşıyan Çete Ayşe, Nene Hatun, Şerife Bacı gibi kucağında arazöz hortumu taşıyan genç kadındır, diyerek söze başlıyor.

Ve diyor ki, orman yangınlarında uçakların, helikopterlerin önemi büyüktür ancak insan unsuru da en az onlar kadar önemlidir.

Oysa eskiden orman işcisi alımına Mayıs’ta başlanırdı ve alınanların tek referansı orman köylüsü ve bu işte uzman olmasıydı.

Yangın işçisinde azaltmaya gidilince bir arazözde en az 5-6 çalışan yerine  bu gün 2-3 işçi bulunuyor,o yiğit kadın gibi eksiği tamamlayacak gönüllü çıkarsa arazöz çalışabiliyor.

Mahir Orhan sohbetin devamında Orman Genel Müdürlüğünde 5-6 helikopter var o da keşif amaçlı kullanılıyor, o nedenle kiralama yöntemi ile ihtiyaç karşılanıyor, dedikten sonra sözü kamuoyunda en fazla tartışılan THK uçaklarına getirdi ve dedi ki:

Sıkça sözü edilen THK'ye ait CL 215 tipi uçakları denizden ve göllerden su alabilen eskiye göre iyi amfibi uçaklarıydı. Ancak bu uçakların engebeli arazide uçuş özellikleri oldukça zayıftır.

Daha çok bu uçaklar su alacağı denize ve göle yakın fazla eğimi olmayan arazilere uygundur.

Yine denizden, gölden su alabilen Kanada CL 415 tipi amfibi uçakları bizdeki arazi yapısına daha uygundur ama o da THK’da bulunmuyor.

Kirası ise oldukça yüksektir.

O nedenle bize en uygun yangın söndürme aracı ise bambileri 2,5 tonla 5 ton arası su alabilen helikopterlerdir,diyor.

Mahir Orhan eğer bir reorganizasyondan söz ediyorsanız onun ekonomik boyutundan söz etmelisiniz dedikten sonra,ekliyor:

Orman Genel Müdürlüğü kira ödemek yerine o parayla bir helikopter filosu kurabilir.

Diğer bir seçenek de gerek jandarma gerek MSB envanterine kayıtlı ne kadar helikopter varsa bambi monte edilerek yangın helikopteri olarak da kullanılmasıdır.

Ayrıca arazözler ve arkalarında 500 kg depoları olan Ford Rangerlar da bir helikopter ve uçak kadar olmasa da yangına erken müdahalede etkili araçlardır, diyor.

***

Cavit Tığ söze girerken aslında yangın 28 Temmuz günü havadaki nem oranını neredeyse sıfırlayan poyrazla “geliyorum” demişti, diyerek başladı.

Eğer Orman Genel Müdürlüğü görevlendirilmelerde ehliyet,liyakat ve tecrübeyi temel alsaydı bunu gören bir görevli mutlaka çıkardı.

Ve olası bir yangın tehlikesine karşı özellikle nem oranının en düşük seviyede olduğu Akdeniz ve Ege Bölgeleri illerinde erken müdahale için  kriz merkezleri oluşturulurdu, diyerek de devam etti.

Yangın ve benzeri felaketlerde mülki amirin başkanlığında bir kriz masası kurulur.

Söz konusu felaket yangınsa örnek Muğla’da Orman Bölge Müdürü de yangını yönetecek sorumlu “yangın amiri” olur.

Belediye Başkanları başta kriz masasının diğer üyeleri de istenmesi halinde gerek iş makineleriyle gerek insan gücüyle gerekse diğer konularda destek hizmeti sağlar.

Bodrum gibi bazı ilçelerde bu koordinasyon sağlandığı halde çoğu yerde belediyeler ya işin içine sokulmak istenmedi ya da belediyeler işlerine öyle geldi, başına buyruk hareket etmeyi tercih ettiler.

Ancak bu uyumun siyasi düşüncelerle her ilçede gerçekleştiği de söylenemez.

Üstüne üstlük Ankara siyasetindeki rekabet ve gerginliğin yangın bölgesine taşındığına şahit olduk.

Bu da yangında ahenk içinde olunması gereken havayı bozdu. Yangın amiri alan geniş, talep çok olunca yoğun baskı karşısında nereye, kime yeteceğini bilemedi.

Geniş çaplı bir yangına karşı genel müdürlüğün hazırlıksız olduğu da bu vesileyle deşifre oldu.

Diğer taraftan yangın söndürmede elbette uçak ve helikopter son derece etkili araçlardır ancak bu gerçek insana olan ihtiyacı ortadan kaldırmıyor.

Son yıllarda bakanlık orman işçi sayısını oldukça azalttığı gibi orman köylüsünden yangında faydalanabilecek mükellef uygulamasına da son verildiği ortaya çıktı.

Ayrıca eskiden Marmaris Aksazlar’da ve Söke Alayı’nda askerlere gerektiğinde faydalanmak için yangın eğitimi verilirdi,ona da son verildiği görüldü.

Mahir Orhan’a göre bu eğitim tamamına olmasa bile zorda kalındığında yararlanmak üzere birliklerdeki orman köylüsü askerlere verilebilir.

Ayrıca hem Cavit Tığ hem de Mahir Orhan vatandaşların yangın söndürme çalışmalarına gönüllü katılımları son derece önemli ve değerlidir, dedikten sonra devamında:

Ancak yangın söndürme işi hem teknik hem bilgi hem de özel bir yetenek ve  donanımı gerektiren bir konudur.

Ne bileyim parmak arası terlik,şort,tişortla yangın söndürme çalışmasına katılmak gençler için heyecanlı olabilir ancak unutmamak gerekir ki,yangın  tecrübeyi de gerektirir.

Nitekim bu bilgi ve tecrübeden yoksun insanlar bir yangın söndürme metodu olan şerit açmak için ağaç kesimini ya da bir görevlinin karşı yangın eylemini provakatif davranış sanarak ihbar ettiği görüldü.

***

Sonuç olarak:

BİR: Orman Teşkilatının bütün birimleriyle bu çapta geniş bir yangına hazırlıksız olduğu ve Orman Genel Müdürlüğünün yeni yapılanmaya ihtiyacı olduğu görüldü.

İKİ: Ankara’daki siyasi rekabetin yangın bölgesine taşınması ve tarafların ormanlar yanarken yangın üzerinden siyaset yapması hoş olmadı.

ÜÇ: Yangında uçak ve helikopter kadar insan unsurunun da önemli olduğu bir kez daha görüldü.

DÖRT: Sosyal medyanın bilgi kirliliğinde ne kadar etkili ve tehlikeli olduğu yangınla bir kez daha ispatlanmış oldu.

BEŞ: Bu yangındaki hata ve ihmallerimizden ders çıkarmazsak bilelim ki, gelecek yıl geri kalan ormanlarımız da yanar, kül olur.

Hafazanallah…