Geçtiğimiz hafta ADÜ'nün akademik açılış vesilesiyle ilimize gelen eski Başbakanlardan sayın Binali Yıldırm'ın ziyareti sırasında milletvekili Mustafa Savaş ile Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu arasında yaşandığı iddia edilen itme-kakma ile ilgili görüntüleri sosyal medyada gördüm.

Görüntülerde kasti bir itme-kakma olmadığı aşikar.

Ancak kamera oyunlarıyla yapılan haber bir anda gündeme düştü ve şok etkisi yarattı.

İşin aslı, milletvekili Mustafa Savaş Binali beyin yanında yer alabilmek için hızla arkadan gelerek protokoldeki yerini alma telaşında ve arkadan geldiği için Binali beyin yanında olan Çerçioğlu'ndan yer açmasını istemiş ve o da milletvekiline yer vermek için kenara çekilmiştir.

Olayın esası budur.

Bu haberle ortamı germek ve beslenmek isteyen kimi CHP'li yöneticiler, olay üzerinden gerilim oluşturmak istemişlerdir.

Kısacası olay büyütülmüştür.

CHP'li yöneticiler yanlış yapmıştır.

Ak Parti tarafında ise olayın doğrudan tarafı olmayan başka bir vekil parti toplantısında durumdan vazife çıkararak haddi aşan sözler sarfetmiş.

Yaptığı konuşma ile Ak Partili bayanların bile tepkisini çekmiş, basında yazılanlar doğru ise, yarım kalan konuşmasının akabinde başka bir vekil tarafından salondan çıkarılmıştır.

Konuşmasıyla tepki çeken Erim'in söyledikleri hiç hoş sözler değildir ve nezaket dışıdır.

B.Kuvvet Erim'in konuşmasında "Ben Mustafa Savaş'ın yerinde olsaydım, o kadına tekme tokat girer ayağımın altına alırdım. Dua etsin orada ben yoktum" dediği basında yazıldı.

Bu sözler milletvekiline hiç yakışmamıştır.

Böylesi sözler mahalle kavgasında öfke ile söylense bile mazur görülemez.

Ayıp, hemde çok ayıp olmuştur.

****                       ****

CHP'de kongreler başlıyor.

Partide yoğun mücadele var..

CHP'yi parti yapan parti içinde demokratik mücadelenin verilmesidir.

CHP'de yönetimler kongre ile seçiliyor.

Böyle olması demokrasi için zenginliktir.

Bazı basın organlarında yapılan demokratik mücadelenin abartılı bir şekilde "İç savaş" diye tanımlanmasını talihsizlik ve haddi aşan değerlendirme olarak görmek lazım.

Parti içi demokrasi, üyeler ve delegelerin itibar görmesine sebep olmaktadır.

Kongreler, parti tabanının aidiyet duygusunu ve heyecanını diri tutar.

Bazı partilerde ise kongreler, mevzuat yerini bulsun, yasal zorunluluğu yerine getirmek için yapılmakta.

Adeta il ve ilçe başkanları herhangi bir kuruma müdür ataması gibi yapılmaktadır.

Yönetici olmak isteyenler koordinatör vekiller ve Genel Merkez nezdinde destek aramakta, milletvekillerinden onay aramaktadır.

Başkan olarak atananlar, atanarak başkan olmasında partili ve delegelerin rolü olmadığından partili üyeler ve delegeler önemsiz görülmekte ve bu durum partililerde aidiyet duygusunu zayıflatmakta.

İş bununla kalsa iyi, partililer kendilerini önemsemeyen yöneticiler hakkında şikayet müessesesini kullanmakta, herkes birbirlerini Genel Merkeze şikayet etmeyi çare olarak görmekte ve kendisine alan açmaya çalışmaktadır.

Bize göre, CHP yetersizde olsa partililerin demokratik yarışa katılmalarını sağlamaktadır.

CHP'yi parti yapan bu kanalları açık tutmasıdır.

Demokratik mücadeleyi parti içi savaş olarak tanımlamak doğru değildir.

Siyasete katkısı olmadığı gibi,

yerel medyaya da faydası olmaz,

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!