Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Küresel çapta toparlanma sinyalleri alınmakla birlikte önümüzde hala ciddi risklerin olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede banka bilançoları hala sağlıklı bir yapıya kavuşturulamamıştır, bu durum, kredi kanallarındaki tıkanıklığın sürmesine neden olmaktadır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, G-20 Zirvesi kapsamında düzenlenen toplantıdaki ''Küresel Ekonomik Canlanma'' konulu konuşmasında finansal piyasaların önemli ölçüde istikrara kavuştuğunu ve reel sektörde toparlanma başladığını söyledi.

Ancak krizin etkilerinin tam anlamıyla geçtiğini söylemenin mümkün olmadığına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Küresel çapta toparlanma sinyalleri alınmakla birlikte önümüzde hala ciddi risklerin olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede banka bilançoları hala sağlıklı bir yapıya kavuşturulamamıştır. Bu durum, kredi kanallarındaki tıkanıklığın sürmesine neden olmaktadır. Başta enerji olmak üzere emtia fiyatları yükselişe geçmiş durumdadır. Yüksek enerji fiyatları ile enerji fiyatlarındaki aşırı dalgalanma kriz öncesi dönemde ortaya çıkan dengesizliklerin önemli nedenlerinden biri olmuştur.''

-ENERJİ FİYATLARI VE KRİZ-

Erdoğan, Enerji fiyatlarının kriz öncesi sevilerine dönmesi ya da aşırı dalgalanma göstermesi hali hazırda devam etmekte olan küresel dengesizliklerin giderilmesi sürecinin sekteye uğratacağına dikkati çekti.

Kriz öncesi dönemdeki yüksek emtia fiyatlarında piyasadaki spekülatif hareketlerin ne kadar rolü olduğu konusunun hala tartışıldığını anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Bu çerçevede emtia piyasalarının adil ve şeffaf bir şekilde çalışmasını sağlayacak taahhütleri ve düzenleme önerilerini destekliyoruz. Bir diğer risk de ekonomik toparlanmanın dünyanın farklı bölgelerinde dengesiz bir şekilde yaşanmasıdır. Küresel ekonomik toparlanmanın öncülüğünü Asya yapıyor'' diye konuştu.

-BATI AVRUPA BANKALARININ SORUNLARI-

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Avrupa'da iç talep ve büyümenin yukarı çekilmesi sağlam ve dengeli bir küresel büyüme için önem arz ediyor. Bu çerçevede Batı Avrupa bankalarının sorunlarının hızlı bir şekilde çözülmesi ve Avrupa bölgesinin küresel toparlanmaya katkısının artırılması büyük önem taşıyor.

Küresel toparlanmaya yöneliş bu riskler göz önüne alındığında açıklanmış olan ve yürütülmekte olan paketlerin etkin ve kararlı bir şekilde uygulanmasına devam edilmesi gerektiği açıktır.

Krizin tam anlamıyla sona erdiği anlaşılmadan ülkelerin almış oldukları olağanüstü önlemleri terk etmeleri doğru olmayacaktır, ancak uzun dönemli fiyat istikrarının, finansal istikrarın ve mali sürdürülebilirliğin korunması bakımından çıkış stratejilerinin planlanmasında gecikilmemesi gerektiğini belirtmekte fayda görüyorum. Çıkış stratejilerimiz küresel düzeyde işbirliği halinde gerçekleştirilmelidir. G-20 bu konuda aktif bir şekilde çalışmaya devam etmeli ve IMF, Dünya Bankası finansal istikrar kurumu stratejilerin eşgüdümüne katkı sağlamalıdır.''

-KAMU AÇIĞI VE BORÇ YÜKÜ-

Başbakan Erdoğan, küresel toparlanma izleyen yıllarda devam etse bile işsizlik oranlarının yüksek seviyelerini korumasının beklendiğine dikkati çekerek, ''Dolayısıyla işsizlikle mücadele alanında orta, uzun vadeli girişimlere de ihtiyaç duyulacaktır'' dedi.

Küresel krize bağlı olarak ekonomide yaşanan daralmanın kamu mali dengeleri olumsuz etkilediğine işaret eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''2009 yılında kamu açığı ve borç yükü artmıştır. Bu yıl itibariyle yüzde 6,5 civarına yükselecek olan bütçe açığının milli gelire oranını orta vadeli programımızda kademeli bir biçimde azaltarak 2012 yılında yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz.

Kamu açığında sağlayacağımız düşüşle beraber kamu borç stokunun milli gelire oranı 2011 yılında istikrara kavuşturulacak 2012 yılından itibaren ise azalmaya başlayacaktır. Programımız kapsamında ayrıca mali dengelerdeki iyileşmeyi kalıcı kılacak bir çok yapısal reform yer almaktadır. Bu reformalardan birisi de mali kural uygulamasına geçiştir. 2011 yılı bütçe döneminden itibaren Türkiye'de kamu mali yönetimini önceden belirlenmiş ve kamuoyuna açıklanmış mali kural çerçevesinde yürütmeyi hedeflemekteyiz.

Özelleştirme uygulamalarına devam edilmesi, iş gücü piyasasının esnekliğinin artırılması iş gücü eğitim programlarının güçlendirilmesi, aktif iş gücü programlarına ağırlık verilmesi ve İstanbul Finans Merkezi Projesi'nin hayata geçirilmesinin Orta Vadeli Programımız'daki önemli düzenlemeler, yapısal düzenlemeler arasında yer alıyor.''

-ORTA VADELİ EKONOMİK PROGRAM-

Erdoğan, Orta Vadeli Ekonomik Program'ın Türkiye'nin küresel krizin etkilerinden çıkış sürecine ilişkin gerçekçi bir perspektif ortaya koyduğunu ve öngörülebilirliği artırdığına ifade ederek, '' Programımızla ortaya konulan çerçeve piyasalarda güveni artırmış ve Türkiye'nin kredi notu görünümüne olumlu olarak yansımıştır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, bu oturum vesilesiyle bildirge ekinde yer alacak güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme çerçevesine ilişkin değerlendirmelerini, çok kısa olarak paylaşmak istediğini belirterek, sözlerine şunları ekledi:

''G-20 ülkeleri olarak sürdürülebilir ve dengeli bir küresel büyüme için aramızdaki işbirliğini artırması gerektiğini düşünüyorum. Bu çerçevede G-20 ülkeleri bakanlarının ekonomi politikalarına ilişkin düzenli istişare yürütmesini ve IMF'nin bu sürece destek sağlaması önerisini destekliyorum, ancak, ülkelerin zaman içinde uyguladığı politikaların ve alması gereken tedbirlerin kendi sosyo ekonomik ve politik şartlarına göre, farklılık arz edebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Dolayısıyla çerçeve kapsamında belirlenecek ilkeler genel hedefleri ortaya koymalı ve politika yapıcıları kısıtlayıcı bir nitelik taşımamalıdır. Sürdürülebilir büyüme çerçevesinin başarısı tüm G-20 ülkelerinin kabul edebilecekleri ve samimiyetle uygulayabilecekleri bir yapının oluşturulmasına bağlıdır.

Bu çerçevede tüm hususlar etraflıca tartışıldıktan ve ülkelerin gönül rahatlığı ile kabul edeceği ilkeler belirlendikten sonra kamuoyuna bir açıklama yapmanın doğru olacağı kanaatindeyim. ''/haber7