Türkiye İhracatçılar Meclisi(TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Büyüyen devlet bütçesinden ihracatçıların uluslar arası rekabet gücü kazanması için daha fazla pay ayrılmalı. İhracatçılara verilen destek tüm ihracatımızın yüzde biri seviyesine yükseltilmeli” dedi. Finansmanın görece rahat olduğu bir ortamda olunduğunu belirten Büyükekşi, “İhracatçı için ayrı bir kredi garanti fonunun kurulmalı. Finansman kaynağı var, bunu rahat kullanmak için 500 milyon TL sermaye ile bir ihracat kredi garanti fonu kurulmalıdır.

Ayrıca, kur istikrar fonunun kurulmalıdır. İhracatçının kurdan kaynaklanan riskini hedge edecek bir mekanizmayı mutlaka en kısa zamanda hayata geçirmemiz gerekir. Bunların dışında birde Eximbank"ın yeniden yapılandırılarak ülke kredileri açması ve alıcı finansmanına geçmesi gerekiyor” diye konuştu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, Sivas"ta açıkladığı ekim ayı ihracat rakamlarının açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada, döviz kurlarının düşmesinin birçok kesime olumlu yansırken, döviz kazandırıcı sektörlerin en büyük zararı gördüğünü ifade ederek, dolayısıyla ihracatçılara pozitif ayrımcılık uygulanması gerektiğini vurguladı. Büyükekşi, büyüyen devlet bütçesinden ihracatçıların uluslararası rekabet gücü kazanması için daha fazla pay ayrılması gerektiğini söyleyen Büyükekşi, ihracatçılara verilen desteğin tüm ihracatın yüzde biri seviyesine yükseltilmesi gerektiğini, bunun devletin gelirleri artıyorken daha kolay bir şekilde hayata geçirilebileceğini kaydetti.

Finansmanın görece rahat olduğu bir ortamda olunduğunu, ticari kredilerin arttığını dile getiren Büyükekşi, “İhracatçının bu alanda istediği üç temel konu var. Birincisi, ihracatçı için ayrı bir kredi garanti fonunun kurulmasıdır. Finansman kaynağı var, bunu rahat kullanmak için 500 milyon TL sermaye ile bir ihracat kredi garanti fonu kurulmalıdır. İkinci isteğimiz, kur istikrar fonunun kurulmasıdır. İhracatçının kurdan kaynaklanan riskini hedge edecek bir mekanizmayı mutlaka en kısa zamanda hayata geçirmemiz gerekir.

Üçüncü temel isteğimizde, Eximbank"ın yeniden yapılandırılarak ülke kredileri açması ve alıcı finansmanına geçmesidir” şeklinde konuştu.

-AR-GE HER ŞİRKETİN KÜLTÜRÜ OLMALI-

Büyükekşi, temel vurgularının uluslararası rekabet gücü olduğunu söyleyerek, bunun için yenilikçilik ve teknoloji üretiminin gerektiğini kaydetti. Ar-Ge"nin her yerde şirket kültürü olması gerektiğini belirten Büyükekşi, daha fazla kaynağın daha fazla işletmeye kullandırılması gerektiğini kaydetti. Türkiye"nin 2023"te kuvvetli bir sanayi ülkesi olma vizyonu ile hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, “Biz büyük bir ülkeyiz. Bu ülkede üreteceğiz ve ihraç edeceğiz” dedi.

İş dünyası olarak üretmek, satmak, istihdam sağlamak ve kar etmek istediklerini dile getiren Büyükekşi, “Bu kadar basit bir denklem. Bunların hepsi olmalı ki bu ülkede refah artsın. Kalkınma olsun” dedi. Kur konusuna değinen Büyükekşi, “Biz, üretimin ve ihracatın önündeki zorlukları biliyoruz. Bu engelleri aşmak için çözüm önerileri geliştiriyoruz. Temel meselemizin de rekabetçilik olduğunu ifade ediyoruz. Kur konusunda çok büyük kayıplarımız var. Diğer alanlarda mesafe almamız gerekiyor.

En başta sektörel sorunlara çözüm bulalım. Eskiden kaynak konusunda sıkıntı vardı. Ancak şimdi devlet bütçesinin gelirlerinin arttığını görüyoruz. Ekonomi çok canlı. Bu da devlet bütçesine gelir olarak yansıyor. Orta vadeli program da ileriye dönük olarak devlet bütçesi gelirleri revize ediliyor” diye konuştu.

-"BELDEN AŞAĞI VURMALAR" ARTTI-

Geçtiğimiz hafta G-20 toplantısının Güney Kore"de düzenlendiğini anımsatan Büyükekşi, toplantıya gelişmiş ülkelerde yaşanan sıkıntıların damga vurduğunu kaydetti. Kriz sonrasında gelişmiş ülkelerin bütçe açıklarının, buna paralel olarak borç yüklerinin artığını söyleyen Büyükekşi, “Bu yüzden topluma sürekli fatura kesiliyor. Sokağın gerilimi artarken, büyümenin psikolojik ortamı bozuluyor. İmkanı da daralıyor. Hal böyle olunca "belden aşağı vurmalar" arttı, kur ve ticaret çekişmeleri artık gizlenemez hale geldi” dedi.

G-20 zirvesinde tüm gelişmiş ülkelere bu konuda önlem alınması çağrısının yapıldığını belirten Büyükeşki, “Cari açık veren ülkelere olduğu kadar fazla veren ülkelere de çağrı vardı. Cari açık veren ülkelerin, cari açık seviyelerini sürdürülebilir seviyelerde tutmaları istendi. Çin gibi fazla veren ülkelere de "komşuda pişer, bize de düşer" türünden kurnaz politikalardan vazgeçmesi, daha çok sorumluluk alması çağrısında bulunuldu. Bunun bir gereği olarak tüm ülkelerin döviz kurları ile yapay bir şekilde oynamalarına tepki gösterildi. Tüm ülkeler paralarının değerini yapay olarak düşürmeyeceklerine söz verdiler. Ama geçmişteki kötü örnekleri de biliyoruz. Kurlarla ilgili yaşanan sıkıntılar çok önemli bir sorun kaynağı.

Nitekim Amerika kaynaklı parasal genişleme de devam edecek. Talep yetersizliği bir sorunken, ucuz döviz istilası da ikinci bir sorun alanı oldu” şeklinde konuştu. Büyükekşi, ABD"de, gerekse AB"de işlerin yolunda gitmediğini kaydederek, Almanya haricinde AB ülkelerinin toparlanma sürecinin zaman alacağını ifade etti.

-İHRACAT AÇISINDAN YÜKSEK ALARM DÜZEYİNDE ÇALIŞILMALI-

Büyükekşi, “Bütün bu gelişmeler ise ihracatımız açısından yüksek alarm düzeyinde çalışmayı gerektiriyor. Biz Türk ihracatçıları, hem gelişmiş ülkelerdeki sorunlara hem de kurdaki tüm zorluklara rağmen Türkiye"nin moral gücü olmaya çalışıyoruz. Alternatif pazarlara yoğunlaşarak ülkemizin ihracatını, üretimini ve istihdamını sürüklemek istiyoruz. Tüm zorluklara rağmen bunu da başarıyoruz” dedi.

-REKABET GÜCÜMÜZ GELİŞMELİ-

Türkiye"deki ortamı ihracatçı gözü ile değerlendiren Büyükekşi, ihracatın, ithalattan daha düşük bir tempo ile büyüdüğünü, kurun mevcut seviyesinin ithalatı cazip kıldığını böylece üretim ve ihracatın olumsuz etkilendiğini söyledi. 2010 yılı Eylül ayında ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 67.9"dan yüzde 57.2"ye gerilediğini anımsatan Büyükekşi, “Aylık ithalat 15 milyar dolar üzerinde gerçekleşiyor. 60 milyar dolarlık dış ticaret açığı 40 milyar dolarlık cari açık yaratıyor.

Bu cari açık da sıcak para ile finanse ediliyor. Doğrudan yabancı yatırımın 4.1 milyar dolar olduğu bir dönemde cari açık finansmanın da kalitesi düşüyor. Bu gelişmeleri, döviz kurunun mevcut seviyesi hızlandırıyor. Dış ticaret ve cari açık veren bir ülkeyiz. Biz ihracatçılar olarak rekabet gücümüzün gelişmesi ile bu açığı kapatacağımızı düşünüyoruz. Başka bir yolu da yoktur. Temel meselemiz rekabet gücünü kazanmak ve sürdürmektir. Bazı sektörlerimizde rekabet gücümüzü kaybediyoruz. Rekabet gücü hemen kazanılmıyor. Uzun vadeli bir dönüşüm gerekli” diye konuşu.

-BÖLGELERİN ŞARTLARINI GÖZETMELİYİZ-

Rekabet gücünü belirleyen faktörlere bakıldığında maliyet kalemlerinin başında iş gücü maliyetlerinin geldiğini söyleyen Büyükekşi, Türkiye"nin iş gücü maliyetlerinin arttığını, gerileyen bir nominal döviz kuru ile beraber bunun katmerli bir şekilde hissedildiğini kaydetti.

İş gücü maliyetlerinin sürekli arttığı bir dönemde istihdam yoğunluğunun az olduğu alanlara yatırım yapıldığını dile getiren Büyükekşi, iç piyasadaki yatırımların dış ticarete konu edilemeyecek alanlara kaydığını söyledi. Büyükekşi, “Halbuki bizim orta yüksek ve yüksek teknolojili sanayilerde yatırıma ihtiyacımız var. Bu sektörlerde üretim ve ihracatın arttırılmasına ihtiyacımız var. Bu tip üretime somut destekler vermemiz gerekiyor. Bölgelerin şartlarını gözetmeliyiz. Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçmemiz gerekiyor” dedi.

Esnek çalışma sistemini ve özel istihdam büroları uygulamalarının hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, iş gücü piyasasının esnekleştirilmesine ihtiyaç olduğunu kaydetti. Büyükekşi şöyle konuştu:

“Mesleki eğitimi ve hayat boyu öğrenmeyi geliştirmemiz gerekiyor. Vergi ve sigorta maliyetlerini azaltmamız gerekiyor. İşverenlerin üzerinde büyük bir yük oluşturan kıdem tazminatı meselesini çözmemiz gerekiyor. Kıdem tazminatı fonu kurulmalıdır. Hem işsizlik sigortası hem de kıdem tazminatı ödeyen işverene büyük bir haksızlık yapılıyor. Teşvikleri verirken istihdamı özellikle gözetmemiz gerekiyor.

Belli bir büyüklüğün üzerinde istihdam sağlayacak yatırımlara özel teşvikler verilmesi gerekiyor. İstihdam üzerindeki vergileri düşürürsek kayıt dışılığı da azaltmış oluruz.”

-SİVAS 2023"DE 350 MİLYON DOLARLIK İHRACAT HEDEFİ YAKALAYABİLİR-

Sivas"ın, ihracatta atılım yapan iller arasında ön sırada olduğunu söyleyen Büyükekşi, “Sivas, 2010 yılının ilk 9 ayında ihracatını yüzde 62 artırarak 41.5 milyon dolara yükseltti. Yılsonunda 50 milyon dolar barajını da kolayca aşacak” dedi. Sivas"ın 2010 yılında kaydettiği başarıyı oldukça önemli bulduklarını belirten Büyükekşi, “Çünkü, 2002 yılında Sivas"ın ihracatı sadece 8 milyon dolardı. 8 senede Sivas ihracatının geldiği nokta olumlu.

Ancak, Türkiye"nin coğrafi olarak en büyük ikinci ilinin ihracatı bu seviyelerde olmamalı. Sivas"ın potansiyeli çok daha yüksek. Mevcut büyüme hızı ile devam edilirse, 2023 yılında 350 milyon dolarlık bir hedefi yakalayabilir. Ama Türkiye"nin hedefi 500 milyar dolar ihracat. Sivas"ın hedefi de en azından 1 milyar dolar olmalıdır” diye konuştu.
Sivas"ın madencilik ve makine sektöründe önemli bir potansiyeli olduğunu vurgulayan Büyükekşi, “Burada katma değerli artırarak ihracatı artırmak temel hedefimiz olmalı. Diğer taraftan Sivas, Türkiye"nin komşularına daha fazla ihracat yapmalı. Çünkü Türkiye"nin son dönemde çok başarılı bir dış politika izliyor. Komşularımızla daha fazla yakınlaşmamız dış ticaret ilişkilerimizi geliştiriyor. Buradan üretip Gaziantep"e, Van"a, Mardin"e satmayı başarıyorsak aynı şekilde Suriye"ye, Irak"a, İran"a da satmayı hedeflemeliyiz” ifadelerini kullandı.