Topbaş, İDO ile özellikle Avrupa ve Körfez ülkelerinin ilgilendiğini söylemesine rağmen 1926'da çıkan Kabotaj Yasası gereği stratejik önemi nedeniyle İDO'nun yabancılara satılması mümkün değil.

TÜRK SANCAĞI GEREKİYOR

Dünya Gazetesi'nden Selçuk Onur'un haberine göre, Yasa gereği Türkiye sularında emtia veya yolcu taşımak için mutlaka Türk sancağına sahip olmak gerekiyor. Türk sancağına sahip olmak yasa gereği tek başına yeterli de olmuyor. Çünkü ayrıca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak şartı da aranıyor. İDO, satılsa bile bu şartların yerine getirilmemesi halinde yani bir yabancıya satılması durumunda, yasa gereği hiçbir faaliyette bulunması mümkün gözükmüyor. Yani İDO, yabancılar tarafından satın alınması halinde, sadece bir şirket olarak varlığını sürdürebilecek ve herhangi bir yolcu veya emtia taşıyamayacak.

YÜZDE 51'İ TÜRK OLMALI

Haberde konu ile ilgili görüş bildiren Prof. Dr. Necmettin Akten, "İDO, karasularımız içinde yolcu-araç taşımacılığı yapan AŞ statüsünde bir İBB iştirakidir. 815 Sayılı Kabotaj Kanunu'na göre bu şirketin yabancılara satılması halinde karasularımızda taşımacılık yapabilmesi için Türk şirketi olma konumunu sürdürmesi gerekir. Bunun için de ortaklarının yüzde 51'i Türk uyruklu olmak ve yabancı hisselerin nama muharrer (adı sanı belirlenmiş) olması gereği vardır. Bu şartları yerine getirmeyecek bir satış hem Şehir Emini'nin itibarını sarsar hem de Türk hukukunun dışarıda yanlış yorumlanmasına ortam hazırlar. Ayrıca, İDO'nun yabancı şirket statüsüne dönüştürülmesi durumunda, şirketin sahibi olduğu gemiler, Türk gemisi olma niteliğini yitireceğinden yolcu ve araç taşıması bir anda duracaktır" dedi.

KURUL OLUŞTURULUYOR

İBB yetkilileri bu konudaki çalışmaların sürdüğünü belirtirken, İDO yetkilileri "Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bir kurul oluşturuluyor. Kurulun belirleyeceği yol haritasına göre İDO'nun nasıl satılacağı şekillenecek. Eğer Kabotaj Yasası'nda bir engel varsa kurul bunu değerlendirecektir. Yasaya aykırı bir satış kesinlikle yapılamaz" değerlendirmesinde bulunuyor.

KANUN NE DİYOR?

Tam adı, "Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarda Kara Suları Dahilinde İcrayı San'at ve Ticaret Hakkında Kanun" olan Kabotaj Yasası ise bu konuda gayet net ifadeler içeriyor. Ancak yasa 19 Nisan 1926'da çıktığı için ifadeler eski Türkçe olarak yer alıyor. Yasanın Türkiye karasularında yapılacak ticaretle ilgili hükümlerini içeren 1, 2 ve 5'inci maddeleri aynen şöyle:

"Madde 1 - Türkiye sahillerinin bir noktasından diğerine emtia ve yolcu olup nakletmek ve sahillerde limanlar dahilinde veya beyninde cer ve kılavuzluk ve her hangi mahiyette olursa olsun bilcümle liman hidematını ifa etmek yalnız Türkiye sancağını hamil sefain ve merakibe munhasırdır.

Ecnebi sefaini ancak memaliki ecnebiyeden almış oldukları yolcu ve hamuleyi Türk liman ve limanlarına ihraç ederler ve Türk liman ve limanlarından ecnebi liman ve limanlarına gidecek yolcu ve hamuleyi de alırlar.

Madde 2 - Nehirler ve göller ve marmara havzasiyle boğazlarda bilumum kara sulariyle kara sularına dahil bulunan körfez, liman koy ve sairede vapur, romorkör istimbot, motörbot, mavna, salapurya, sandal, kayıt velhasıl makine, yelken, kürek ile müteharrik merakibi kebire ve sagire ile tarak, prizman, maçuna, algarina, şat ve her nevi nakliye ve su dubaları limyo, sefaini tahlisiye ve emsali ile şamandıra, sal gibi sabit ve sabih vesait bulundurmak ve bunlarla seyrüsefer ve nakliyat icra etmek suretleriyle ticaret hakkı Türkiye tebaasına munhasırdır.

Madde 5 - Bu kanunun 1'inci maddesi hükmüne aykırı olarak Türkiye limanları arasında kabotaj yapan gemilerin kaptanlarına ve yabancılara ait deniz taşıtlarının sahiplerine bin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilir. Donatanı yabancı olan gemilerle yabancılara ait sair deniz taşıtları, idarî para cezası tahsil edilinceye kadar elverişli bir limanda masrafları kendisine ait olmak üzere tutulur. Bu Kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde belirtilen yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan hakları kullanan yabancılara beşyüz Türk Lirası'ndan 5 bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilir ve gemi ve sair deniz taşıtları seferden alıkonulur."

En büyük araç ve yolcu deniz taşımacılık şirketi

İDO, İstanbul'un deniz ulaşımına ve trafik sorununun çözümüne katkıda bulunmak amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) tarafından 1987'de kuruldu. Şubat 2005'te İBB, Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) ile yaptığı bir protokolle Türkiye Şehir Hatları İşletmesi'ni devraldı. Devralma işlemlerinin ardından İstanbul'un deniz ulaşımından sorumlu tek otoritesi İBB oldu.

İBB, bu yetkisini büyük ölçüde İDO'ya devretti. İDO İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret AŞ'nin filosu; toplam 33 hatta, 25 deniz otobüsü, 10 hızlı feribot, 17 araba vapuru, 34 şehir hatları yolcu vapuru ve Mavi Marmara yolcu gemisi ile 86 noktaya hizmet götürüyor. İDO, filosundaki 87 gemi ve kullandığı 86 iskele ile dünyanın en büyük araç ve yolcu deniz taşımacılık şirketi konumunda. Filoda yan hizmet gemileri ile birlikte, toplam 103 gemi bulunuyor.