Adalet Bakanı Sadullah Ergin"in, Ceza İnfaz Yasası"nda yapılacak değişiklikle tutuklulara elektronik “kelepçeli denetim” uygulamasının getirileceği yönündeki açıklaması yankı buldu. Hukukçular arasında “medeni” bir uygulama olarak görülen “kelepçeli denetim” mekanizmasının, tutukluların delilleri karartabileceği endişesini de beraberinde getireceği ifade ediliyor.

Uzun tutukluluk sürelerine getirilen eleştiriler üzerine Adalet Bakanı Ergin, “Bu konuda önemli bir yasa değişikliği hazırlıyoruz. Avrupa ve ABD"deki gibi tutuklulara elektronik kelepçeli denetim uygulanacak” demiş ve tutuklulara “kelepçeli denetim” uygulamasının sinyalini vermişti. Bakan Ergin"in açıklaması da ceza hukukçuları arasınsa yankı buldu. Hukukçular söz konusu uygulamayı desteklerken, endişelerimi de dile getiriyor. Konuya ilişkin ANKA"ya değerlendirmelerde bulunan hukukçuların görüşleri şöyle:

-“YAPTIRIMIN UYGULANMASINDA KULLANILABİLİR”-

Ceza Hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç, elektronik kelepçenin bir yaptırımın uygulamasında kullanılabileceğini ifade ederek şöyle konuştu:
“Bir yaptırımın uygulanmasında elektronik kelepçe kullanılır. Elektronik kelepçe uygulaması şeklinde bir ceza hukuku yaptırımı olmaz. Kişiyi hapis cezasına mahkum edilir, kişinin hapis cezasını ceza infaz kurumunda değil de toplumsal ortamda infaz edilmesi sağlanır. Bu infaz bağlamında kişiyi bir takım yükümlülükler yükleyebiliriz. Tutukluyu, bu yükümlülüklerin gereklerini yerine getirmediğini, bazı yasaklara uyup uymadığını denetlemek için koluna, bacağına veya ayak bileğine kelepçe takılarak elektronik ortamda bir denetim altına alabilirsiniz. Kişinin denetimini sağlamak için bir araç olabilir. Bu konuda somut bir şey yok. Herhangi bir çalışma da yok sanıyorum. Böyle bir uygulamaya da kanunda herhangi bir düzenleme olmadan da başvurulabilir.”

-“SORUN UYGULAMADA”-

Özgenç, bazı davalardaki tutukluluk sürelerine ilişkin yapılan eleştirileri ise şöyle değerlendirdi:
“Tutukluluk süresi dün kısaydı da bugün uzadı gibi bir durum söz konusu değil. Biz CMK"yı hazırlarken orada bunu 2 yılla sınırlandırılması gerektiğini ve belli ağır suçlardan dolayı böyle bir süreyle tutuklanabileceğini yazmıştık.

Sonra buna bir sürü istisna getirildi. Bunun da tek bir dava üzerinden tartışmamak gerek. Bakıldığında Türkiye"de 12 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan insanlar var tutuk evlerinde. Burada kanuni düzenlemelerde de sorun vardır, fakat bence asıl sorun uygulamadadır. Bu uygulamalardan dolayı yüzlerce insan mağdur ediliyor. Burada başka bir sorunda tutuklama süresinin uzunluğunda da değildir. Çoğu zaman tutuklamayı gerektiren bir durum olmadığı halde tutuklama kararları veriliyor. Tutuklama sistemimizde bir cezalandırma aracı olarak kullanılıyor.”

-“DELİLLER KARARTILABİLİR”-

İstanbul Kültür Üniversitesi"nden Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Durmuş Tezcan ise bu yöntemin tutukluluğun amacına uygun olacağını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu:

“Başaralı olduğu zaman çok iyi bir yöntemdir. Amacı, kişinin tutuk evine girmeden kendi bulunduğu konutta ya da bir alan içerisinde serbestçe hareket edebilmesini sağlamak. Özgürlüğün insanları kapatarak sınırlandırılmasının önüne geçecek bir yöntemdir. Amaç bireyin kaçmasını önlemek ise kaçmayı önlemek için önemli bir uygulamadır. Ceza evlerinin de aşırı yoğun hale gelmesinin önüne geçer. Tutukluğunun amacına uygun düşer. Elektronik kelepçe birçok ülkede olumlu karşılanan, ancak ekonomik açıdan bazı sıkıntılar yaşanabilir. Faydaları çoktur. Kişiyi izole etmiyorsunuz, cezaevi ortamına sokmuyorsunuz, kendi aile ortamında kalmasını sağlıyorsunuz. Bir çok açıdan da olumlu sonuç doğurur. Böyle bir çalışma desteklenmelidir. Tabi kötüye kullanılmaması şartıyla. Fakat, eğer tutuklamada amaç delillerin karartılmasını önlemek ise bu sistemle bunu sağlayamazsınız. Çünkü tutuklu, konutunda istediği kişiyle görüşebilir, istediğini telefonla arayabilir. Haber gönderebilir. Ama tekrarlıyorum, kaçma tehlikesini önleme yönünden yararlıdır.”

-“MEDENİ BİR UYGULAMA”-

Ankara Üniversitesi Ceza ve Ceza Usulü Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Metin Feyzioğlu da “kelepçeli denetim” uygulamasını “çok medeni” bir uygulama olarak değerlendirdi ve şöyle devam etti:

“Çok medeni uygulamadır. Ancak, önüne gelene mahkemeler, elektronik kelepçe takmaya başlamazsa medeni bir uygulamadır. Delil karartma durumunu çok öngörmüyorum, çünkü evden çıktığı zaman alet ötecek. O mekanizma sağlam bir şekilde kurulursa, tekrarlıyorum çok medeni bir uygulamadır. Evden 20 metre uzaklaşıldığı takdirde cihaz ötecek ABD"deki gibi. Fakat şu da unutulmamalıdır; nasılsa tutuk evine koymuyoruz, daha rahat kelepçe takarız denirse olmaz. Tutuklama şartları bulunan hallerde sınırlı olmalıdır.”