Aydınpost Gazetesi ailesine katılmak, O ailenin bir parçası olabilmek için, kapıdan içeri girdik, ‘’hoş bulduk’’, dedik. Meslekten gazeteci değiliz. Ama köşe yazarlığı bizim gönül işimiz. Eğitim, çevre, tarih, doğa, güncel politikalar ve yaşadığımız yer, bizim araştırma alanlarımızın en önemlileri. Aydınpost içinde görüş olarak birbirinden çok farklı yazarlar var. Sorun olur mu? Asla, farklılık en büyük zenginliktir. Farklı görüşlerin bir arada bulunması, O gazetenin güzelliğidir.

1966 yılında Söke’de doğdum ve üniversite yıllarına kadar da burada yaşadım. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuyum. 26 yıldan beri öğretmenlik yapmaktayım. Bu sürenin büyük kısmını Efeler’de tamamladım ve halen burada yaşamaktayım. Endüstri Meslek Lisesi mezunu olmama rağmen, bir ÖSS kurbanı olarak coğrafya öğretmeni oldum. Dışarıdan üçüncü sınıfa kadar hukuk eğitimi aldım. Kendimi geliştirmek için çok sayıda kişisel gelişim kurs ve seminerlerine katıldım. Bu farklı eğitimler kültürel birikimimi ve olaylara bakış açımı olumlu etkiledi. Ömür boyu eğitim benim temel felsefem. Var olan bilgi birikimimizi herkesin kullanımına sunabilmek, karşımızdaki kişilerden bir şeyler öğrenebilmek en önemli çabamız. Doğrumu yapıyoruz, yoksa yanlış mı, bunu zaman gösterecek.

Az önce öğrencilerimden birisine, bir sınıfın defterini diğer arkadaşımın odasından alıp getirmesini söylemiştim. Öğrencim, verdiğim görevi yerine getirince kendisine teşekkür ettim. Öğrencim hafif bir şaşkınlık bakışından sonra, ‘’Ne demek hocam’’ cevabını verdi. Yapılan bir iş, bir davranış için teşekkür etmek kadar doğal bir şey olmadığını, bu tür davranışların nezaket kuralı olduğunu kendisine söyledim. Öğrencim daha da şaşırmış bir vaziyette, ‘’ ne nezaketi hocam, bir işi bırakın, insanlara iyilik yapıyoruz, bırakın teşekkürü neredeyse dövecekler, sövecekler’’ diyerek yüzüme garip garip bakarak gitti.

Nezaketi, inceliği, doğanın bir gereği haline getiren; önce kendisine sonra da karşısındakine saygılı olmasını bilen insanların, daha çok mutlu olacakları açıktır. Nezaket çerçevesinde teşekkür, en gergin ortamların bile yumuşamasını sağlayan, en zor işlerin kolaylaşmasını sağlayan, olmazı olduran sihirli bir anahtardır. Doğru ve sağlıklı iletişimin de ana unsurlarından birisidir. Sadece bugün için değil, gelecek için de önemli ve gereklidir. Yapılan bir iş için edeceğiniz teşekkür, daha sonraki ilişkilerinize de ışık tutacaktır. İnsanların üzerinde olumlu bir imaj bırakmanızı sağlayacaktır. Söylemesi hiçte zor değildir. İlk bakışta uzunca bir söz gibi gelebilir ama, bununda çaresini ‘’sağol’’ kelimesi kısaca çözmektedir.Teşekkür ederim. Bu kadar basit.
Bencillik, insanları farkında olmadan yalnızlığa sürükleyebilmektedir. Bencil insan kendisi ile hesaplaşmayı başkalarını küçük görerek sürdürdüğü sürece giderek köşeye sıkışmakta ve doğal olarak ta yalnızlaşmaktadır. Günümüzde gelişen teknolojilerle insanlar giderek bencilleşmekte ve diğer insanları ötekileştirmektedir. Ötekileşen insanlar da kendi bencillikleri içinde giderek daha yalnız, daha öfkeli, daha sabırsız, daha saygısız olmaktadır. Şeyh Bedrettin’in öğretisinde yer aldığı gibi, paylaşmayı bilmek, sevincini, mutluluğunu, hüznünü, kederini paylaşabilmek bencillikten kurtulmanın en geçerli yoludur. Yapılan bir iş ya da bir iyi davranış karşısında bencilliğimizi bir kenara bırakıp ‘’sağol’’ demek herkese iyi gelecektir. Böylece iyilik iyiliği doğuracak, bir teşekkürle bile bencillik giderek azalacaktır. Halk diline yerleşmiş ‘’insanlara iyilik yaramaz’’gibi bazı olumsuz söz dizileri de yok olacaktır. İlişkilerin vıcık vıcık bencillik ve çıkar korktuğu günümüzde bu mümkün mü? Elbette mümkün, ama epeyce kişiden kazık yemeği göze alabiliyorsanız. Her neyse, her şeye rağmen siz siz olun, bir teşekkürü kimseye çok görmeyin. Size söylemeseler bile. Kıymetini bilmeseler bile. . .

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım!