Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanları Derneği (EKMUD), AIDS'e yol açan HIV'in yalnızca bir grup marjinalın değil, tüm toplumun hastalığı olduğunu, toplumdaki tüm sosyal sınıflarda görülebileceğini belirtti.

EKMUD tarafından, 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, hastalığın tanımlandığı 1981'den bu yana dünyada 30 milyondan, Türkiye'de ise 4 binden fazla kişinin hastalıktan etkilendiği bildirildi.

Geçen yıl AIDS'e yakalananların sayısının 598 olduğu, bu senenin ilk 6 ayında ise 249 kişinin AIDS olduğu belirtilen açıklamada, Türkiye'de en sık 30-34 yaş grubundaki kişilerin hastalığa yakalandığı, ancak her yaş grubundan hasta bulunduğuna işaret edildi.

Türkiye'de hastalığın en fazla korunmasız heteroseksüel cinsel ilişki yüzünden bulaştığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanları olarak tedavide gelinen noktayı, henüz hastalığı tamamen yok edebilme aşamasına gelinmese de ümit verici bulmaktayız. Günümüzde HIV'den tamamen kurtulmak mümkün değil, hastalıkla barış içinde yaşamak mümkündür. Hekime zamanında başvuran, düzenli takip edilen, ilaçlarını aksatmadan kullanan hastalar hem uzun ve kaliteli bir yaşam sürebilmekte hem de hastalığın başkalarına bulaşmasını engellemiş olmaktadır.''

Hastalığa yakalananların toplum dışına itildiği belirtilen açıklamada, hasta olanların belirli koruma önlemlerine uymak koşuluyla yakınlarıyla sağlıklı ilişki kurabileceği, evlenebileceği ve çocuk sahibi olabileceği aktarıldı.

Açıklamada, AIDS ile yaşayanların da toplumdan gizlenmeden sevme, sevilme, kaliteli sağlık hizmetine ulaşma, eğitimlerini kesintisiz sürdürme, işlerinden atılmak korkusu olmadan çalışma hakkına sahip oldukları belirtildi.

HIV'in yalnızca bir grup marjinalın hastalığı değil, tüm toplumun hastalığı olduğu, toplumdaki tüm sosyal sınıflarda görülebileceği bildirilen açıklamada, şöyle denildi:

''Hastalığın en önemli geçiş yolu korunmasız cinsel ilişkidir. Nadiren kan ve kan ürünleri nakli ile hastalık geçebilir. Ender olarak da anneden bebeğe doğum ya da emzirme sırasında geçiş de mümkündür.

Ülkemizdeki HIV-AIDS'lilerin sayısı artmaya devam etmektedir. Bu sayıda gerekli düşüşü sağlamak için HIV-AIDS'lilerin kendilerini ve başkalarını korumada daha dikkatli olmaları gerekiyor.

HIV dokunmak, tokalaşmak, sarılmak, gözyaşı, ter, tükürük, aynı yerde oturmak, aynı havayı solumak, aynı havuzu, banyoyu ve tuvaleti paylaşmak ya da sivrisinek ve arı sokması ile bulaşmaz.

Toplum HIV-AIDS'den korkmadan vazgeçip, bilgilenmelidir. HIV-AIDS'lileri toplumdan ötelemek için bir sebep bulunmamaktadır. Hastalar sosyal olarak izole edilmemelidir.''

A.A.