ABD Başkanı Donald Trump'ın, ticaret konusunda attığı tek taraflı adımlar ve açıklamalar ile ABD-Çin arasında uzlaşmanın arandığı bir zaman diliminde Çinli teknoloji devi Huawei'nin sahibinin kızı ve şirketin Mali İşler Direktörü (CFO) Mıng Vancou'nun tutuklanması, ticaret savaşlarını yeni bir boyuta taşımış durumda.

AA'nın haberine göre bazı yabancı uzmanlar, ABD'nin Kanada ile birlikte attığı bu adımın; hem ticaret savaşında hem de mobil telefon ve telekomünikasyon alanında çok hızlı büyüyen Huawei şirketini durdurmak için atılmış olabileceğini belirtiyor.

Çin, ABD ekonomisinin 2019'da yavaşlayacağı beklentilerine karşın özellikle teknoloji ve ticaret alanındaki büyümesini güçlü bir şekilde sürdürerek ABD ile arasındaki farkı kapatmaya devam ederken, Huawei de Çin'in en büyük teknoloji şirketlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Dünyada telekomünikasyon sektörünü çok daha üst düzeye taşıyacak 5G teknolojisinde adından sıkça söz ettiren Huawei, Batılı ve Asyalı şirketlere karşı küresel yarışın en ön sırasında bulunuyor. Akıllı telefon satışlarında da ABD'li dev Apple'a fark atan Huawei, inovasyon ve Ar-Ge alanındaki başarıları nedeniyle 2016'dan beri ABD tarafından çeşitli suçlama ve sınırlamalara maruz kalıyor.

Huawei, aynı zamanda ABD yönetimi tarafından Çin'in, Amerikalı şirketlerin teknolojilerini ve fikri mülkiyetlerini ele geçirmeye çalışmakla da suçlanmıştı. Huawei, 5G teknolojisinde birçok ürünün mülkiyet hakkını elinde tutarken, ABD'li teknoloji şirketlerinin teknolojiyi geliştirme konusunda geride kaldıkları biliniyor.

APPLE'A 7 MİLYON FARK ATTI

Huawei, bu yılın üçüncü çeyreğinde 52 milyon 218 bin adet akıllı telefon satarak ABD merkezli Apple'a 7 milyondan fazla fark attı.

ULUSLARARASI ŞİRKETLERİ ENDİŞELENDİRDİ

Çinli teknoloji devi Huawei'nin sahibi Ren Zhengfei'nin kızı ve şirketin Mali İşler Direktörü (CFO) Mıng Vancou'nun ABD'nin İran yaptırımları kapsamında tutuklanması Washington'ın, yaptırımlarını başka uluslararası şirketlere karşı kullanıp kullanmayacağı endişelerini de beraberinde getirdi.

ABD BORSALARI ÇOK ETKİLENDİ

ABD-Çin ticaret savaşını yeniden tırmandırmasından korkulan tutuklamanın küresel piyasalarda yol açtığı satış dalgasından en fazla ABD borsalarının zarar görmesini "bumerang etkisi" olarak değerlendiren uzmanlar, kimseye yararı olmayan yaptırımların dünya ekonomisini olumsuz etkileyeceğini vurguluyor. Mıng'ın dün görülen kefalet duruşmasının bir kez daha hükümsüz sona ermesi, konuyla ilgili belirsizliğin artarak sürmesine yol açarken, kısa süre önce ulaşılan ABD-Çin ateşkesinin bu süreçten nasıl etkileneceği de yatırımcıları endişelendirmeye devam ediyor.

AYNI ŞEYİ AB DE YAŞAYABİLİR

Mıng'ın tutuklanmasına ilişkin gelişmeleri AA muhabirine değerlendiren Johns Hopkins Üniversitesi Ekonomi Profesörü ve Cato Enstitüsü Direktörü Steve Hanke, ABD yönetiminin, Mıng'ın tutuklanması ile ticaret müzakerelerini birbirinden ayrı tutma çabalarının sonuç vermeyeceğini söyledi. Hanke, ilgili tutuklamanın ABD-Çin arasındaki ticaret savaşının barışla sona ermesi ihtimalini zayıflattığını ifade ederek, benzer sorunların gelecekte Avrupa Birliği (AB) ile yaşanabileceğine işaret etti.

Hanke, "Aynı şeyler, ABD'nin İran yaptırımlarının çevresinden dolanmaya çalışan AB ile yaşanabilir. ABD'nin İran ile iş yapması halinde ikincil yaptırımlara tabi tutmakla tehdit ettiği Avrupalı şirketlerin yöneticileri de ansızın tutuklanabilir. Böyle bir durum, AB ile ABD arasında birçok sorunun çıkmasına neden olacaktır." diye konuştu.

ABD yönetiminin, uluslararası finans sistemini kullanarak yaptıklarından hoşlanmadığı herkesi cezalandırabileceğini düşündüğünü ifade eden Hanke, "Yaptırımlar, kaybedenler içindir. Çünkü hiçbir zaman işe yaramazlar. Tek yaptıkları, hedef alınan ülkedeki siyasi yönetimin yerini sağlamlaştırmaktır." dedi.

Washington'ın yaptırımlara başvurduğu zaman küresel piyasalarda dalgalanmalar yaşandığına dikkati çeken Hanke, "ABD borsalarına bakıldığında, yaptırımların bumerang etkisi yarattığı açıkça görülebilir. New York borsası, her yaptırım haberinde sarsıntı geçiriyor. Piyasalar, HuaweiCFO'su tutuklandığından beri negatif seyrediyor." şeklinde konuştu.

- "ABD'nin, Prens'in Kaşıkçı cinayetindeki rolünü netleştirememesi ilginç"

Steve Hanke, uluslararası gündemde yer edinen Cemal Kaşıkçı cinayetine atıfta bulunurken, "ABD'nin, Huawei'nin İran yaptırımlarını deldiğinden son derece emin olup Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin Kaşıkçı cinayetindeki rolünü netleştirememesi ilginç." ifadesini kullandı.

Hanke, Washington yönetiminin olaylara kendi çıkarları doğrultusunda yaklaşmasını da eleştirdi.

- "Çözülmezse bunun küresel ekonomi üzerinde de bir etkisi olacaktır"

Clingendael Hollanda Uluslararası İlişkiler Enstitüsü uzmanlarından Sico Van Der Meer de dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden birinin CFO'sunun yaptırımlar kapsamında tutuklanmasının olağanüstü bir durum olduğunu vurguladı.

Huawei'nin Washington ile Pekin arasındaki teknolojik, jeopolitik ve ekonomik rekabetin kurbanı olduğuna işaret eden Meer, şunları kaydetti:

"Huawei CFO'sunun ABD'nin talebi üzerine Kanada'da tutuklanması oldukça sıra dışı bir durum. Tutuklama, Çin'in talebi üzerine Google, Microsoft ve Facebook gibi ABD'li büyük şirketin CFO'suna yapılsaydı Amerikan kamuoyu çok büyük tepki gösterirdi. Çünkü bu, büyük şirketlerle başa çıkmanın normal yollarından biri değil. Bu bir şirketin politikalarını etkin şekilde etkilemek yerine kabadayılık taslamak."

Meer, ABD ile Çin arasındaki ticaret ihtilaflarının ulaşılan ateşkese rağmen sürdüğünü ifade ederek, "ABD ve Çin arasındaki ticaret sorunları, kısmen de olsa HuaweiCFO'sunun tutuklanmasından dolayı çözülmezse bunun küresel ekonomi üzerinde de bir etkisi olacaktır. Serbest ticaret ülkelerin tümüne yarar sağlarken, ticaret savaşlarında ortaya çıkan korumacılık ve jeopolitik rekabetler nihayetinde dünya ekonomisine zarar verecek." diye konuştu.

ABD'nin Huawei'ye yaptıklarının diğer ülkelere örnek olabileceği ihtimaline atıfta bulunan Meer, daha fazla ülkenin, faaliyetlerinden memnun olmadıkları yabancı şirketlere karşı daha saldırgan davranmasının uluslararası iş ilişkilerini daha riskli hale getireceğini savundu.

- "Eğer CFO serbest bırakılmazsa Çin, eşit derecede tepki verebilir"

Sico Van Der Meer, Huawei'nin CFO'sunun kısa zamanda serbest bırakılmasını umduğunu ifade ederek, "Eğer CFO serbest bırakılmazsa Çin, eşit derecede tepki verebilir ve ABD'li büyük şirketlerin üst yetkililerini tutuklamaya çalışabilir. Belki de bunu, ABD'nin Kanada ile yaptığı gibi müttefik ülkeler aracılığıyla yapabilir. Bu, ekonomik ihtilaflar açısından bir kısır döngüyü başlatacaktır ve böyle bir durumun kazananı olmaz." şeklinde konuştu.

- "Çin, tolere edebilir"

Merkezi Londra'da bulunan Capital Economics'in Kıdemli Çin ekonomisti Julian Evans Pritchard ise Huawei CFO'sunun tutuklanmasının bu zamana kadar ortaya konan çabalara taş koyduğunu belirterek, "Fakat yine de Çin, eğer bu sonuçta bir ticaret anlaşması ile sonuçlanacak ise bu ihlali tolere edebilir." dedi.

Pritchard, asıl meselenin ABD ve Çin arasında devam eden ticaret anlaşması müzakereleri olduğuna işaret ederek, "Halen ticaret ve rekabet konusundaki zorlu yapısal meselelere çözüm bulunması gerekiyor. Öte yandan, iyimser olmak için zemin mevcut." ifadelerini kullandı.

Çin'in planlama departmanının (NDRC) geçen hafta fikri mülkiyet haklarının korunması (IPR) konusunda bu yılın sonunda yürürlüğe girecek 58 sayfalık bir düzenleme hazırladığını hatırlatan Pritchard, "Regülatörler de aynı zamanda yabancı şirketlerin (Çin'de) piyasa erişiminin artırılması için çaba gösteriyor." dedi.

Tüm bu çabalara rağmen ABD Başkanı Donald Trump'ın daha fazlasını talep edebileceğini ifade eden Pritchard, "Trump, artık kişisel olarak anlaşmayı yapacak kişi olarak bu olaya dahil oldu. Huawei'ye karşı sadece ABD'nin değil, diğer gelişmiş ekonomilerin de soğuk tavır takınması nedeniyle ticaret tarafında varılacak bir anlaşma, teknoloji ve ulusal güvenlik alanlarındaki daha büyük çaplı olan gerilimleri çözmeye yetmeyebilir." değerlendirmesinde bulundu.

- ABD-Çin ilişkilerini geren tutuklamanın gelişimi

Huawei'nin sahibi Ren Zhengfei'nin kızı ve CFO'su Mıng Vancou, ABD'nin İran yaptırımlarını deldiği gerekçesiyle Washington yönetiminin talebi üzerine 1 Aralık'ta Vancouver kentindeki bir havaalanında uçak değiştirirken tutuklanmıştı.

Mıng'ın talebiyle alınan basın yasağı nedeniyle 5 Aralık Çarşamba gününe kadar kamuoyuna yansımayan tutuklamanın, ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Arjantin'de düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi'nde yaptığı görüşmeyle aynı gün gerçekleşmesi dikkati çekmişti.

Mıng'ın "Amerikalı bankalara, Huawei ile Hong Kong merkezli Skycom firması arasındaki bağlantı konusunda yalan söylemek ve komplo kurmakla" suçlandığı ise 7 Aralık Cuma günü yapılan ilk kefalet duruşmasıyla ortaya çıkmıştı.

Teknoloji devi Huawei'nin iştiraki konumundaki Skycom'un 2009 ila 2014 yılları arasında ABD'nin İran yaptırımlarını deldiğini savunan savcılık makamı, Mıng'ın "Amerikalı bankalara Huawei ve Skycom'u birbirinden bağımsız şirketler olarak tanıtarak sahtekarlık yaptığını" savunmuştu. Bu çerçevede mahkemeye, Mıng'ın 2013 yılında uluslararası bir bankaya yaptığı sunum delil olarak sunulmuştu.

ÇİN, BÜYÜKELÇİYİ ÇAĞIRDI

Olayın ardından Çin Dışişleri Bakanlığı, Mıng Vancou'yu gözaltına alan Kanada'yı insan haklarını ihlalle suçlamış ve Huawei yetkilisinin bir an önce serbest bırakılmasını talep etmişti. Geçen hafta boyunca süren sert tonlu açıklamalarla sonuç alamayan Çin hükümeti, pazar günü ABD'nin Pekin Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığı'na çağırdı.

Söz konusu gelişmelerin ardından dün görülen ikinci kefalet oturumu da Kanadalı hakimin çekinceleri nedeniyle hükümsüz sona erdi. Kefalet duruşmasının bugün üçüncü oturumla devam edeceği bildirildi.

İki ülke arasında "zar zor sağlanan" 90 günlük ateşkesi tehdit eden tutuklama olayı ve kefalet duruşmasından çıkacak sonuç, piyasaları yakından ilgilendiriyor.

Çin'in Shenzhen kentinde 1987'de kurulan ve bugün dünyanın en büyük telekomünikasyon şirketleri arasında yer alan Huawei'nin, 170 ülkede 180 binden fazla çalışanı bulunuyor. Bilgi ve iletişim teknolojisi (ICT) çözümleri, telekomünikasyon, kurumsal ağlar, bulut, akıllı telefon ve internet alanlarında hizmet veren Huawei'nin piyasa değerinin yıl sonunda 100 milyar doları geçmesi bekleniyor.