Bu hafta; Diyarbakırlı kahraman anneleri yazacaktım,

Hani; Sözde aydınların, sözde barış isteyenlerin, sözde sanatçıların,

Kulağını tıkadığı, gözlerini kapadığı annelerimizi,

Ancak; o mahalleli Cüneyt Özdemir,

Aynen “Bizim çevre, entel dantel, bizim solcular niçin? bu anneleri görmüyorsunuz?” diye başlayıp, kendi mahallesinin gerçek yüzünü

ortaya koyunca bu konuyu yazmanın anlamı kalmadı.

İstanbul'da büyükşehir belediyesinin, ne kadar kamyon, kamyonet, cenaze arabası varsa meydanlara israf diye yığan, ancak bir ay önce ihtiyaç var gerekçesi ile;

16,7 milyonluk araba kiralama ihalesi; ortaya çıkınca, mosmor olanlardan bahsedecektim,

Ancak; orada da; başkan bu kadar da acemilik olmaz, bizi rezil ettin diyen, bir kaç yazar-çizerde olsa gerçeği kabul edince, bu şovu da yazmanın anlamı kalmadı.

Bunların yerine;

Efeler ilçemiz; Girne mahallesinde yaşayan, doğum esnasında beyne kan gitmemesi neticesinde doğuştan Serebial Palsi hastası olan, ellerini hiç kullanamadığı için, burnu ile kullandığı bilgisayarı ile yüksek lisansını hazırlayan, birinci kitabı 3.baskı yapan, ikinci kitabını hazırlayan MUSTAFA EROL'u yazmak istedim.

MUSTAFA 38 yaşında,

Spastik olarak dünyaya gelmiş,

Ellerini hiç kullanamıyor,

Tüm ihtiyaçlarını annesi ve babası karşılıyor,

Açıktan; ilköğretim ve liseyi bitirmiş,

Yetmez demiş, yine açıktan önce 2 yıllık, sonra 4 yıllık öğrenim görmüş,

Bu da yetmez demiş, DÜ Türk dili ve edebiyatı bölümünde tezli yüksek lisansını yeni tamamlamış,

İlk kitabı; HERKES BENİ ENGELLİ SANIYO’yu yazmış,

Bunları hep burnu ile yapıyor,

5 Eylül günü; Aydın Milletvekilimiz Sn. Mustafa SAVAŞ ve Efeler ilçe Başkanımız Sn. Çağatay GÜLAŞTI ve 2 arkadaşımızla birlikte;

Hayata hiç küsmediğini, çok kısıtlı da olsa tek hakkı olan yaşama hakkını en iyi şekilde değerlendirme gayretinde olduğunu söyleyen, azmin sembolü Mustafa'yı ziyaret ettik.

Mustafa'nın hayat hikayesinin yanında, azmi ve yaptıkları hepimizi derinden etkiledi,

Hele okuduğu kitaplarının çokluğu, marangoz arkadaşımıza kitaplık yapma sözü verdirdi.

Bilgisayarının başında oturuyordu.

Söylediklerini; anne ve babasının tercümesi ile anladık.

Mustafa; şu sıralar yabancı dil çalışıyor,

Doktora imtihanına girecekmiş,

Bu arada; kendi hayal ürünü olan, engelli bir gencin hayatını anlatan bir roman hazırlıyor,

Koyu bir Fener bahçe taraftarı,

Televizyonda Mustafa'yı gören Sn. Cumhurbaşkanımız kendisini aramış, ihtiyaçlarını sormuş,

Mustafa; Aydın’a geldiğinde Cumhurbaşkanımızın kendisini ziyaret edeceğini söylüyor.

Bu ziyaretten sonra, birçok duygunun yanında, kendime;

Mustafa'nın azmi ve hayata bağlılığını hiç unutmamaya söz verdim.

Şimdi soruyorum,

Mustafa mı gerçek engelli?

Annelerin feryadına kulak tıkayanlar mı?

Mustafa mı gerçek engelli?

Yalanı ve iftirayı siyasi malzeme yapanlar mı?

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!