Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, ''18. Altın Koza Film Festivali'' kapsamında, Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda, ismi Nazım Hikmet'in şiirinden esinlenilen ''Ben Asyalıyım, Ben Afrikalıyım'' başlıklı panel gerçekleştirildi.
Adana Büyükşehir Belediyesi Altın Koza Sinema Danışmanlarından Alin Taşçıyan, panelin açılışındaki konuşmasında, dünyada çok önemli gelişmelerin yaşandığını, bu değişiklileri doğru şekilde anlamak için yakından tanık olanları dinlemek gerektiğini kaydetti.
 
Bu konuda sinemanın ve sinemacıların çok önemli olduğunu belirten Taşçıyan, şöyle devam etti:
 
''Çünkü sinema bir kitle iletişim aracıdır. Sinemanın başlangıcından beri, dünyada meydana gelen önemli şeyler, tarihteki önemli olay ve kişiler hep sinemada yer almıştır. Örneğin, son dönemde çevreyle ilgili gelişmeler hakkında ne kadar çok şeyi sinemadan öğrendiğimizi size hatırlatmak istiyorum. Sinema sadece bize öykü anlatmaz, o öyküler aracılığıyla çok önemli gerçekleri anlatır. Sinema, bazı konular hakkında hem bilgi, hem de görüş sahibi olmamızı sağlar.
 
Çok mutluyum ki; bugün bize bütün bu işlevleri hakkıyla yerine getirmiş önemli sinemacılar eşlik ediyor. Aynı zamanda da son dönemde özellikle Arap dünyasında yaşanan gelişmelere bizzat tanık olmuş, bu coğrafyalarda yetişmiş eser vermiş kişiler aramızda bulunuyor.''
 
-TUNUS'TAKİ OLAYLAR-
 
Daha sonra söz alan Tunuslu film eleştirmeni Hassouna Mansouri, Tunus'ta kısa süre önce olaylar yaşandığını, dünyanın ise bu olayları ''sürpriz'' olarak gördüğünü söyledi.
 
Tunus'un küçük bir ülke olduğunu, dünya için Akdeniz ortasında, siyasi ve ekonomik istikrarın bulunduğu bir ülke gibi göründüğünü belirten Mansouri, şöyle devam etti:
 
''Dünya Tunus halkıyla ilgili bu imajı biliyordu. Dünyada ve yöremizde herkes bize farklı şekilde bakıyordu. Çünkü yönetimle diyalog kuruyorlardı, onların gösterdiği Tunus'u biliyorlardı. Halkın durumu yansımıyordu. Ancak, Muhammed Azizi adlı bir genç kendisini yaktıktan sonra bu imaj yıkıldı. Onur ve kendi değerleri için savaşan kızgın bir gençlik gördü dünya.
 
Şimdi tüm dünyada Tunus farklı biliniyor. Tunus'un gerçek imajı şimdi ortaya çıktı. Tüm toplumda çekişmeler vardı ve bu durmadı. İstikrarlı imajı yönetimdeki diktatörler yarattı. Devrimden önce her şey karartılmıştı, yasaklar vardı. Şimdi ise özgürlük var. Geçmiş dönemde ve bu yeni dönemde yaşananların anlatılması için de sinemaya büyük görev düşüyor.''
 
-LÜBNAN SİNEMASI-
 
Lübnanlı yönetmen Hahij Hojeij ise Lübnan'in çok uzun süre savaş yaşadığını, bu durumun yarattığı istikrarsızlığın ise bir dinamizmi bulunduğunu, bunun iyi bir şey olmadığını ancak, sinemacılar için bir ilham kaynağı oluşturduğunu ifade etti.
 
Lübnan'da sinema yapmak için devletten destek almadıklarını ve kişisel çabalarıyla çalışmaları sürdürdüklerini kaydeden Hojeij, ''Fransa'daki bir sinema kuruluşundan da desteğimiz var, ayrıca bölgedeki sinema festivalleri de bize destek oluyor. Lübnan'da yılda 4-5 uzun metrajlı film yapılıyor. Bu filmler genelde Lübnan ve bölgedeki gelişmeleri ele alıyor. Benim filmlerim ise genellikle savaş dönemine ait konuları işliyor'' dedi.
 
Lübnan'da sinema yapmanın önündeki en büyük engelin, finansal destek eksikliği olduğunun altını çizen Hojeij, ''Sinema çok para isteyen bir alan. Ancak, Lübnan'daki genel kültür bize bu imkanı sağlamamakta. Ayrıca sinemaya bakış ve zihniyet de çok iyi değil. Birçok kişi, yönetimin zihniyeti nedeniyle ülkeden göç etmek zorunda kaldı. Biz sinemacılar olarak bir yandan maddi sıkıntılarla, bir yandan da bu zihniyetle mücadele ediyoruz.'' dedi.
 
Toplantıya, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni aldırmaz ile Türk sinema oyuncuları da katıldı.