Prieneli Bias, Teutamus’un oğludur. M.Ö. 6.yy’a (doğumu M.Ö. 600, ölümü M.Ö. 530) damgasını vuran etkili bir filozoftur. Felsefenin en değerli yedi düşünüründen biri olarak kabul edilmiştir. Felsefenin temellerini oluşturan görüşler ve döneminin ilk kanunları O’nun tarafından düzenlendi. Priene’yi düşman işgalinden korumak için yapılan bir savaş sırasında öldüğü söylenmektedir. Ölürken söylediği, “Bütün servetimi yanımda taşıyorum” sözü günümüze kadar unutulmamıştır.

Vatanseverliği, karakterinin asaleti ve efsane sözleri ile ünlüdür. Hayatın içinde bir düşünürdür. Antik dünyanın en gelişmiş şehirlerinden biri olan Priene’de politika ile uğraşmıştır.

Prieneli Bias çevresini her zaman adalete, doğruya, iyiye yönlendirmiştir. Haksızlığa tahammülü hiç olmamıştır. İnsanlara her zaman temkinli olmalarını tavsiye etmiştir. “İşe başlamak için acele etmeyin ancak işe başladığınızda sıkı sıkıya sarılın” demiştir.

Bias’la ilgili fazla bilgi yoktur, ancak kendisinden sonra yaşayan felsefeci ve tarihçilerin kaleme aldıklarından bilgi sahibi olabilmekteyiz. Efesli Heraklitos’un kaleminden Bias’ın aklının dönemin öteki felsefecilerinden daha büyük olduğunu öğreniriz.

Herodot ise Bias hakkında tarihe şöyle not düşer; “Persler Lidya kralı Croesus'u ( M.Ö. 547'den sonra ) mağlup ettiğinde, Bias'ın Küçük Asya Rumlarına şehirlerini terk etmeleri ve en uzak batıya göç etmeleri ve Sardunya'da yeni bir şehir inşa etmeleri tavsiyesinde bulundu” der. Ayrıca Histories'in yazarı, bu önerinin çok akıllıca bir öneri olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekler.

Aristoteles ise Bias'ın Priene ile Samos arasındaki sınır anlaşmazlığında yargıç olarak hareket ettiği bir geleneği kaydeder. Platon da Bias’ın yedi üzümden, yani yedi önemli düşünürden birisi diye söz eder. Şair Hipponax ise Bias’tan “güçlü bir savunmacı” diye bahseder.

Bias aklını muhakeme ve savunma yeteneğinde başarıyla kullanır. Bias’ı döneminin diğer bilgelerinden ayıran özellik, müthiş savunma yeteneğidir. Bu yeteneğini hep doğrunun, iyinin ve haklının tarafını tutarak ve haklıları savunarak hayata geçirmiştir. Bias’tan sonra, “Hâkimsen, bir Prieneli kararı ver” denilmeye başlanmıştır.

Bias’ın yolu iyi, doğru ve haklının yönünü gösterir. Bugün Vatikan Müzesi’nde çağdaş insanı büstüyle karşılayan Bias’ın insanoğluna öğütlediği birçok davranış ve yaklaşım tarzı vardır. Her şeyden önce Bias, iyi ve doğrudan yana olmayı telkin eder. Bias’la ilgili anlatılan meşhur hikâyelerden biri, haksız yere hapse giren kadınların serbest bırakılması için yüklü bir kefalet parası ödemesi ve onları kendi kızları gibi yetiştirmesi üzerinedir. Eğitimlerini tamamladıklarında da, babalarının evine göndermiştir.

Bias’ın günümüze gelen ve hayata bakışını özetleyen birçok sözü vardır. Çoğu sözü ahlak anlayışı, iyilik yapmak, haksızlığa karşı durmak gibi etik kuralları hatırlatır.

 

Bias’tan Öğütler:

Herkes ile iyi geçinin, kendinizi sevdirmeye bakın.

Dostlarınızı sevin, ama yarın düşmanınız olabileceğini unutmayın.

Düşmanlarınızın bile bir gün dostunuz olma ihtimali vardır.

Yanılmamak için erken konuşmaktan nefret edin; ardından pişmanlık gelir.

Ne iş yapıyorsanız yapın, yapabileceğinizin en iyisini yapın.

Ne ahmak olun, ne de kötü.

Yaptığınız şey üzerinde düşünün.

Çok dinleyin, yerinde konuşun.

Olmayacak şeyleri istemeyin, nasıl olsa olmayacaklar.

İkna ederek alın, zorlayarak değil.

Kendinizi gençken işe, ihtiyarken hikmete verin.

İyi bir iş yaptıysanız Tanrı’dan bilin, kendinizden değil.

Büyük servetler, birçok insana tesadüfen gelir.

Düşünmek üzere kabul ettiğiniz kursu seçin. Ama onu kabul ettiğinizde, o zaman sıklıkla sabredin.

Zenginlikleri nedeniyle utanç verici bir adamı övmeyin.

Her şeyi ikna ederek tedarik ettiklerini kabul edin, zorla değil.

Ne olursa olsun iyi şanslar sizi incitir, tanrılara bağlar.

Bilgiyi, gençlikten yaşlılığa geçiş aracı olarak dile getirin, çünkü diğer herhangi bir maldan daha kalıcıdır.

Her ne kadar bütün vatandaşları memnun etmek istiyor olsa bile eviniz cansız bir şehirde olabilir.

Vücudun gücü doğanın armağanıdır.

Çoğu erkek kötüdür.

Bias bu sözleriyle insanın özünü kavradığını gösterir. Üstelik döneminin insanıyla bugünün insanı arasında da büyük bir fark yoktur. Sözle o gün geçerli olduğu kadar bugünde geçerliliğini korumaktadır.