AYDINPOST HABER SERVİSİ/Filiz ÖZDEMİR-Aydın Tabipler Odası Yönetim Kurulu üyeleri bugün sabah saatlerinde Kahve Bahane adlı mekanda basın mensuplarıyla kahvaltıda buluştu.  Kahvaltının ardından basın mensuplarına açıklama yapan Başkan Eralp Atay,  26.08 2011’de çıkarılan ve  Sağlık  Bakanlığı’nın görev ve yetkilerini tanımlayan  Kanun Hükmünde Kararname’de yer alan tam güne ilişkin maddeleri eleştirdi. Söz konusu KHK’nın  kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin muayene açmasını yasaklarken, üniversite hastanelerinde görev yapan hekimlerin ise muayene açabilmekle birlikte döner sermayeye katkı sağlacak çalışmalar yapmasını engellemesinin sıkıntılı bir duruma yol açtığını belirtti.

“Tam gün yasası sermayeye yarıyor”

Son günlerde basında yer alan üniversite hastanelerinde doktor  sıkıntısına değinen Atay, “Mevcut uygulamada kendi muayenehanesi olan  üniversite hastanesi hekimleri hasta bakma, ameliyat yapma gibi döner sermayeye katkı sağlayacak çalışmalar yapamıyorlar. Buradaki doktorlar sadece tıp öğrencisi yetiştiriyorlar. Ayrıca ayda 15  nöbeti olan yedi yıllık asistan 1500 Tl maaş alıyor. Mevcut tam gün yasası uluslar arası sağlık sermayesine katkı veriyor. Tüm bu sorunlar çözülmediği sürece mevcut tam gün yasasını kabullenmemiz mümkün değil” dedi.

“Türkiye’nin ulusal sağlık politikası yok”

Eralp Atay’ın açıklamasından diğer satır başları ise şöyle:

İthal hekim getirileceği söylendi ama nerden nasıl getirileceği belli değil. Yabancı hekim düşünülebilirse yabancı sağlık bakanı da düşünülebilir.

Kamu Hastane Birlikleri’nde tüm yetki ve sorumluluk genel sekreterde. 7 bin yeni kadro tahsis edildi. Ama buradaki tüm personel sözleşmeli olarak çalıştırılacak.

Mevcut uygulama ile sağlık müdürlerinin doktor olma şartı kaldırıldı.  Müdürler için performans değerlendirmesi yapılacak. Buradaki tehlike; sağlık müdürlerinin hükümetle birlikte gelip gitmesidir. Bu görevler devlet adına yapılır.

Kamu hastanesi hekimlerine verilmeyen muayene açma hakkının üniversite hastanesi hekimlerine verilmesi anayasanın eşitlik ilkesin e aykırıdır. Ayrıca bu durum yüzünden üniversite hastanelerinde ameliyet yapılmasını, heyet raporlarının zamanında verilmesini, iyi doktorlar yetişmesini önlüyor.

Acil servislerde inanılmaz yoğunluk  var. Avrupa ve Amerika’da acil servise başvuru oranı yüzde 8 iken Türkiye’de yüzde 28-30 arası. Çünkü hastalar polikliniklerde 8 TL muayene parası öderken acilde bunu ödemiyor. Bu da yoğunluğa neden oluyor.

Özel sağlık sektörü devletin kıskacında. İstedikleri kişilerin hastane açmasına izin verirken istemediklerine izin vermiyorlar. Özelde çalışacak personel sayısını da devlet belirliyor. Ayrıca SGK kamu hastanelerinde bakılan her hastanın ödemesini yaparken, özel hastanelerde sayıyı 50 ile sınırlıyor.

Devlet hastaneleri özel girişimcilere, üniversite hastaneleri de devlete teslim edilmek isteniyor. Sağlık Bakanlığı sağlık sektöründe sadece denetim görevi üstlenmek istiyor.

Nazilli’de 400 yatak kapasiteli hastane yapılmasını doğru buluyoruz. Fakat Aydın’da 750 yatak kapasiteli hastane varken yeni yapılacak hastanenin bunun da altında 600 kapasiteli yapılmasını doğru bulmuyoruz.

Türkiye’nin ulusal bir sağlık politikası yok. İthalm politikalarla yönetiliyor. Sağlık Bakanlığı konunun tüm taraflarını bir araya getirerek Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun yeni bir sağlık politikası üretmelidir.

aydin-tabibler-odasi-(6).jpg